2005-2006 yılında geçen olaylar için ABD başkanı "barack obama" bile ruhi mücerretten bahsediyordu diyen murat mentes kitabi. Sizce de ilginc degil mi?
murat menteş'i seviyorum, naif bir adam. kelimeleri zarif, alıntıları bol, dil bilgisi yerinde, o osmanlıca arapça dediğimiz geçmişten güne gelen çok kullanılmayan kelimelerin harmanını iyi yapıyor. iki kitabını okudum, biri ruhi mücerret. yere göğe sığdırılamayacak bir kitap değil. daha doğrusu benim yöneldiğim türde yazmıyor. kendisinden etkilendiğimden mütevellit okuyorum. yeni şafak'tan istifa etmeden önce de bu sebeple gazeteyi alıyordum. neyse gelelim kitaba, dört bölümden oluşuyor denilebilir. avni vav, ruhi mücerret, civan kazanova ve tekrar ruhi mücerret. her sayfada hoşunuza gidecek, bir bilgin sözü, ya da menteş'in kendi dünyasından güzel aforizmalar çıkar. aklımda kalan cümleyi de aktarayım; ılımlılık ölümcül, yeterlilik sıradan, aşırılık lezizdir.
çok hafif bir kitap, öyle ağır yürüyen bir şey çıkmaz menteş'ten. hani orhan pamuk gibi bir bavulun 20 sayfa betimlemesi yoktur, şe yapmayın.
Bence, yeterince eğlenceli değildi. Teknik olarak da önceki kitaplarındaki aynı tekniği kullanmış. Kendini tekrar ediyor gibi. Olayı farklı karakterlerin gözünden 2-3 kere yazma tekniğini diğer kitaplarında da görmüştüm. Karışık cümleler, alıntılar, ilginç isimler, absürd olay kurgusu aynı...
Murat Menteş, Türk hikayesini, Amerikanvari olaylarla bütünleştiriyor.
Murat Menteş, yeni kitabı Ruhi Mücerret'i yayınevi değişikliğiyle beraber Mart 2013'de çıkarttı.
Ruhi Mücerret için April Yayıncılık bir yandan ciddi bir reklam faaliyeti yürütürken diğer yandan da Murat Menteş, kanal kanal gezerek programlara katılıyor.
Sonuç olarak da bütün bu çalışmaların karşılığında Ruhi Mücerret, çok satan kitapların arasındaki yerini haftalardır koruyor.
Ruhi Mücerret'in bu denli yoğun bir reklam kampanyasıyla tanıtılıyor oluşu ve Murat Menteş'in daha önceki yıllarda olmadığı kadar sıklıkla televizyona çıkması sosyal medyada da kimi tartışmaların doğmasına da neden oldu.
Bu tartışmaların merkezinde, "Murat Menteş'i de popüler kültüre kurban mı veriyoruz?" sorusunun yer aldığını söyleyebiliriz.
Murat menteş'in diğer ikisinden pek farkı olmayan son romanı.
Kitabın arka kapağını ve son sayfasını peşpeşe okursanız tokat gibi spoiler yersiniz. Sonrasında hevesiniz kaçar ve kitabı elinize almazsınız, demedi demeyin.
murat menteşin daha önceki iki kitabı da ruhi mücerret kadar güzelidiyse ben o iki kitaptan pek bir şey anlamamışım dedirten son m.menteş kitabı. Gayet orijinal aforizmaları bünyesinde barındıran kitap. en ok eleştiriliecek noktası hikayenin asıl sahibinin civan kazanova olması olur sanırım. tabi birde ruhi mücerredin mezar taşına ne yazdırdığının havada kalması. her şeye rağmen çok akıcı, ironiler, komiklikler şakalar barındıran hoş bir kitap olmuş. tebrikler sunuyoruz.
ön kapağında "benim yaşımda aşk, kimin kollarında öleceğine karar vermektir. aslında her yaşta öyledir." cümlesini gördükten sonra okumaya başladığım murat menteşe ait kitap. geç kalmış olabilirim ama dublörün dilemması ve korkma ben varım ı da aldım.
--spoiler--
dünyada bir cennet inşa edersen, ölümle cennete yatay geçiş yaparsın. asıl hayat cennettedir. demek ki dünyada mümkün olduğunca yaşatmaya bakmak gerek. fidan dik, kuş besle, evlat büyüt, umut ve sevinç aşıla... insanlar senin yanındayken kendilerini cennetteki gibi kınanmayan, yadırgamayan, dışlanmayan aksine ödüllendirilen, yüceltilen, hoşnut edilen, ikramda bulunulan konumunda, özgür hissederlerse sen, bulunduğun yeri cennete benzetmişsin demektir. cennetin inşaatında bir mühendis, mimar, usta, kalfa yada işçi olarak çalışıyorsun demektir. yok, eğer öldürürsen, yaşatmazsan, beslemezsen, yaşama azmi aşılamazsan, insanlar senin yanında kendilerini cehennemin dumanında boğuluyor gibi sıkıntılı, üzgün, baskılanmış, boyunduruk altında, kısıtlanmış, suçlu, mahcup, rahatsız, cezalandırılmış, mahrum... hissederlerse, sen cehennemini kurmuşsun demektir. zebanileşmişsin. burada kendi ellerinle inşa ettiğin cehennemden, öldüğün anda yatay geçişle ahret cehennemini boylarsın.
--spoiler--
mevta mıntıkasında;striptiz kulübünde heyecan arayan jinekolog kadar umutsuz olduğunu düşünen huysuz ihtiyarın yer yer güldüren hikayesi.
100 yaşlarındaki ruhi adındaki bir adamı ele alan bir kitap. yine yine yine çok güzel diğer menteş kitapları gibi.
100 yaşındaki adamı yazmak çok yaratıcı. çünkü; rutin olarak konuştuğumuz ve yaptığımız her şey bu adam için çok anlamsız.
örneğin; hapşurduktan sonra "çok yaşa demek",
-ıspanak da pişirse miydim?
ruhi: şu dünyada temel reisten bile fazla ıspanak yedim.
--spoiler--
"nasıl gidiyor?"
"denize uçmuş cenaze arabası gibi."
"hala o kızı mu düşünüyorsun?"
"dönmesi gerekirdi."
"bu dünyanın kuralları güzel kadınları bağlamaz."
--spoiler--
kitabı okurken kahkaha attım lan resmen büssürü yerde.
hüzünlendim sonra, fujer fuji'ye aşık oldum falan filan.
çoh eyi kitap, siktir edin aldanmayıngeri zekalı bok atıcılara, murat menteş candır, okuyun.
Murat abi yine hoş bir kitap yazmış. Dublörün dilemmasından biraz daha uzun ama korkma ben varım kadar da bölünmemiş . iyi olmuş , ayarında. Kitap genel olarak akıcı zaten ama sonlara doğru anlamadığım bir kopukluk var.
--spoiler--
Fuji ameliyathanede vurulduktan sonra noldu orayı pek anlamadım. Bir de ruhi dedenin kafasında çip var ve hareketleri kontrol edilebiliyorken nasıl ateş etti? Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.
--spoiler--
*
*
*
*
*
Murat menteş zaten malum kelime oyunlarının adamı , severiz. Bir de alakalı alakasız her karakterin kültür seviyesi tavan olmasa daha bir hoş , daha bir samimi olacak gibi ama onun tercihi. "7 ölümcül sevap" bölümü pek güzel olmuş. bir de murat menteşin sevdiceğini betimlemeleri bildiğin çok iyi. her kitabında öyle* . Şöyle beğendiğim ufak bir bölüm ;
--spoiler--
güneş , ışınlarını ona dik olarak gönderiyordu. yüksek ökçeli pabuçlarıyla , yansımalı fayans zeminde yürürken ,
siyah elbisesinden kesilmiş gibi duran mendiliyle gözyaşlarını sildi. nafile. makyajını melekler yapmış besbelli. gözleri , deniz facialarına yol açabilecek mavilikteydi. ağzı , pırıl pırıl bir öpücük atolyesi. bu kadın , şişelenmiş yıldırıma benziyordu. kainat güzeli seçilmediyse , adaylığını koymadığındandır.
--spoiler--
*
*
*
*
*
kitap içerisinde çok şekil cümleler vardı , bunlar da hoşuma gidenlerden birkaçı ;
--spoiler--
yapabildiğim tek spor bu : çay karıştırmak
mezar taşlarına baktıkça kendimi seri katil gibi hissediyorum.
cepheye gittim. nefer olarak. rütbem , zeka gerektirmiyordu. Diğer tüm askeri rütbeler gibi.
doktor "takdir neyse o olur" demiş. 105 yaşında bir adam ile doktorun birbirine söyleyebileceği fazla bir şey yoktur.
benim yaşıma geldiğinizde siz de 7'den 70'e herkese "genç adam" ya da "küçük hanım" diyebileceksiniz.
"evlilik dediğin , kadına dırdır etme yetkisi , erkeğe de somurtma imtiyazı veren kutsal bağdır."
(lunaparka vardığımızda) rengarenk , ihtişamlı eğlence tesisatı karşısında içim burkuldu. prezervatif reklamı izlerken de böyle hüzünleniyorum.
cami , terminal gibidir. cemaatin çoğunluğu teşkil eden yaşlı üyeleri , öbür dünyaya gitmek üzere burada her gün 4-5 defa toplanır.
-reenkarnasyona inanıyor musunuz efendim?
+ben bu yaşta , rezervasyona bile inanmıyorum.
zebercet hanım son sözünü söyledi : "ma..ma..mango'da indirim başladı!!" ve sizlere ömür. ne kelime-i şehadet , ne kelime-i tevhit...
birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen , onu anlaman imkansızlaşır.
bir davranışla ilgili olarak "asla yapmam" dediğimde , tam da öyle davranmama varan bir geri sayım başlıyor.
beyin fırtınasında kafayı üşüttüm galiba.
şeytandan en ufak bir yardım almadan cehenneme gidebileceği tipinden belliydi.
beynim ile midem arasındaki ünvan maçına penisim hakemlik yapıyor.
yedi sene hiç tv seyretmemiştim , gazete okumamıştım. meşhurların hepsi benim nezdimde meçhuldü...
başını omzuma yasladı . ve evrendeki tüm taşlar yerine oturdu.
--spoiler--
Ey çoklu evren sisteminin rabbi; cemaatimizin müdavimlerinden olup, bilerek ya da bilmeyerek, iblisin hipnotik vesveselerine kapılan, nihayetinde tövbe ederek kozmosun akışına ayak uydurmaya yönelenlerin, paralel evrenlerdeki günahkar versiyonlarını da ıslah eyle.
--spoiler--
anlatım dili hoş olmasına rağmen reklamlara boğan paragraflarda olay akışının sekteye uğradığı kitap. belli ki bazı kısımlar zorlanak koyulmuş asıl hikayenin içerisine. iç kapakta okuyucuları bekleyen reklam bombardımana uyarı niteliğinde "bu kitapta ürün yerleştirme bulunmaktadır" yazısı bulunması gerekmektedir.
"Dublörün Dilemması" ve "Korkma Ben Varım" değişik bir kafayla yazılmış ilham verici iki güzel kitaptı. Lakin bütün bunlara rağmen Menteş'in 3. kitabını okumakta kararsızdım. Bu tanıtım filmiyle de tavlandım ve okumaya karar verdim:
bazı hallerine kızdığım ve hatta yaptığı radyo programından sonra kendisinden gitgide soğuduğum menteş, hayalini gerçekleştirmiş görünüyor. kim bilir kaç sene evvelinden, kitabı yazdıktan sonra sigarasını ateşleyip arkasına yaslanarak böylesi bir filmi izleyeceğini hayal etmişti. özetle, ben de hayal kurma aşamasındayım ve bu yönde hayalini gerçekleştiren adama saygı duyarım.