yoğunluktan arada derede nete girme fırsatı bulduğumuzdan kendisinin gündemdeki abzürt tavırlarını yazmakta gecikiyoruz ama yine de yazalım... gündemi takip etmek bir yana gazeteleri dahi okumadan yazı yazan abla.
geçenlerde bir yazısını okudum ablamızın. şu bursa'daki hastane yangınıyla alakalı yazıyor. tamam biz de muhalefetiz akp'ye ama ablam her yerden bindirmeye çalışıyor bilgisizce. ilgili olayda ölenlerin yanarak öldüğünden falan bahsetmiş. üstelik ilgili yazı, olayın gerçekleştiğinin 3. günüydü.
hadi olayın olduğu aşkam televizyonlardan olayı takip etmedin, internetten falan takip etmedin ertesi günü gazete de mi okumadın abla?
yanarak ölmediler ki ölenler? hatta dumandan da zehirlenmediler, yaşam destek ünitelerinin fişi çekildiği için göçtüler? hatta tartışılan mevzulardan biri de yetkili kişilerin fişi çekip çekmediği.
ablacım sus allah aşkına... hayır okuyoruz yazını da, yine ne saçmalamışsın görmek için.
buraya yüziki entry girdirebilmiş dırdır makinesi.. kocakarı gibi oldu di mi biraz?
ama o kadar değerli sunucular ve ünlüler varken; sırf, 'eksi bir olmamak için sıfır olmayı tercih eden' bir kadının bu kadar revaçta olabilmesi inanın şaşırtıcıdır.
"Önceki akşam Kanaltürk'te 'Her Şeyi Söylemek Mümkün' programını izledim. 'Medyada Kadın' tartışılıyordu. Seversiniz sevmezsiniz sizin bileceğiniz iş ama en mantıklı Nazlı Ilıcak konuştu. Hiç olmazsa 'Rahmetli eşim Kemal Ilıcak sayesinde gazeteci oldum' dedi. Çoğu bunu söylemeye bile utanıyor. Dersin ki 18 yaşında Bab-ı Ali'de adliye muhabiri olarak başladı da şehir istihbarat şefi derken köşe yazarı oldu...
ÖNCE MODA YAZARI iDi
Konuklar arasında bulunan Ruhat Mengi Ali Kırca gibi TV'lerden milyon dolar alamadığı için dert yanıyordu. Kadın gazetecilerin yat kat ve at alamadığını anlatıyordu. Bilen var bilmeyen var. Ruhat hanım Sabah Gazetesi'nde moda yazarı idi. Mağazaları dolaşıyordu. Yazıları haftada bir gün 'Melodi' ilavesinde yayınlanıyordu.
GARiBAN MUHABiRLERE HAYVAN MUAMELESi
Şefi de ben gözüküyordum. Gariban muhabirlere hayvan muamelesi yaptığı için de beni çok yoruyordu. Foto muhabirleri onunla işe çıkmamak için ağlıyordu. atv'den Caner Budak'a sorun. Eee Ruhat hanım da benden hak ettiği sözleri dinliyordu. Bu sözlerimi ertesi gün Sabah'ın Genel Yayın Müdürü'nden Zafer Mutlu'dan dinliyordum.
MEĞER BAŞYAZAR GÜNGÖR MENGi iLE SAMiMi ARKADAŞMIŞ
Meğerse hemen gidip beni şikayet ediyormuş. Nereden bileyim başyazarımız Güngör Mengi ile samimi arkadaş olduğunu. Ruhat hanım işte böyle yazar oldu. Nazlı Ilıcak yüzüne söyledi ama belgesi yoktu. Laf olsun diye konuşmak kolay. Medyadaki kadınların neden milyon dolarlar alamadığını düşünürken gerçekleri de kabul edeceksin. Medyada kadınların çoğunlukta olduğunu da kabul edeceksin. Gazete ve TV'lere tepeden helikopter ile inenler bu soruların yanıtını veremez. alıntı eski şefi aykut ışıklar
edit;fatih altaylı "başyazarla yatarak yazar olunmaz" dediği için dava açıp 10 milyar lira kazanan yazarımsı. *
gorgu, adap nedir bilmeyen ve zaman zaman 8 yasindaki simarik kiz cocuklarindan beklenen tavirlariyla sinir bozan, igrenc bir sosyete kadini.buna ragmen kocasinin gazetesinin neredeyse bas yazari olmadigi kalmis, bu da turk medyasinin ne seviyede olduguna iyi bir ornektir elbette.
Gazete ön sayfalarından edindiği üstünkörü bilgilerle aydınlığa soyunan ve fakat bunu yaparken komik olduğunun bile farkına varamayan "gazeteci". Kısacası, medyamızın Ajdar'ı...
kanaltürk ekranında reha muhtar'ın sunduğu son kale programına bağlanıp bir türlü susmak ve de telefonu kapatmak bilmeyen kadın. şuan fatih terim'i övdükçe övüyor.
kendisine verilen emek uludağ sözlüğün en kötü yazarına verilse pulitzer ödülü alabilir.nişantaşı kafelerinde oturan herhangi birini işin içine sok bu kadar ''gazetecilik,moderatörlük'' yapar.
'bir kokona gazeteci olsa nasıl olur' sorusunun tek cevabı, lise bilgileriyle atatürk ve cumhuriyeti savunan, karşı fikirlere tahammülsüz, kocasından torpilli kiralık kalemdir.
her zaman aklın te bilimin ışığından bahseden ama programına konuk ettiği akademisyenler kendisiyle aynı fikirde olmayınca çocukça kaprisler yapan gelişmemiş zihin. ismini bir türlü hatırlayamadığım bir uluslararası ilişkiler ya da sosyoloji profesörü vardı programında, adam dedi ki 'araştırma yaptık, türkiye'de başörtüsü takma oranı git gide düşüyor. bir islam devleti kurulmasını isteyenlerin oranı %8 ve bu oran azalıyor.' peki ruhat mengi ne dedi 'olur mu efendim, her gün sokaklarda başörtülüler, çarşaflılar görüyoruz, eskisinden daha çoklar.' bilimi rehber alan aydına bakın hele, diğer adam binlerce insanı kapsayan, bilimsel kriterleri karşılayan bir araştırma yapmış, hanımefendi onu kabul etmiyor, kendi gözlemlerini geçerli sayıyor.
kemal kılıçdaroğlu nu programına demir baş olarak atayan onun her söylediğine emme basma tulumba gibi aha da aynı benim dediğimden tarzı baş sallayan her fırsatta islami değerlere siyaset üzerinden saldıran kendi fikirlerini savunmayan bir konuk gördüğünde hemen ama efendim bıdıbıdıbıdı diye lafını kesen şimdi reklama gidiyoruz diye çemkiren saygısız subjektif sözümona gazeteci.
çok sevilen, en azından sayılan bir gazeteci ama aldığı konukların laflarını çok kesiyor yahu bir konuşturmuyor belki de yapısından kaynaklanıyordur bilinmez, çok panik.* ayrıca yaptığı program da diğerlerinden çok farklı söylenemeyenlerin söylenmesi açısından.
Eskiden gazetelerin pazar eklerinde moda sayfalarında arzı endam ederdi. (Ruhat Biliktan)işi gücü giyim süs ve püstü. Eş kontenjanından gazeteci yazar oldu demiyeceğim. Yazar yapıldı. Eh bizde beğenerek okuyor ve izliyoruz. Çaresiziz.