hulki cevizoğlu'na devredilse çok daha fazla iş yapabilecek olan programdır. zira halk tv'nin belki de en çok izlenen programı budur. oysa daha fazla izlenilesi hale getirmek de mümkündür bu programı.
ruhat mengi de iyi hoş ancak konuklarına bazen nefes almaya fırsat bile vermiyor. sorunun cevabını tam beklemeden yeni soru soruyor. bazen yeri geliyor, konuk tam sadede gelmişken; konuşmanızı bölüyorum ama çok önemli bir şey söyleyeceğim affederseniz diyerek konuşmalarda araya giriyor.
ayrıca yaptığı en büyük hatalardan biri de programa fazla konuk alması. genelde bu tür açık oturum programları en fazla 2 kişiyle yürütülür. 4 kişi her biri ayrı telden çaldığı zaman güzel olmuyor, hele ki konukların bir kısmı karşıt görüştense. sırası gelen konuşmaya başladıktan sonra diğerleri arka planda fısıltıyla konuştuğundan, konuşmacının sesiyle beraber bir fısıltı da duymak olası oluyor çoğu zaman.
bir de programda odaklanılması gereken konu sayısı en fazla 2-3 olması gerekirken, ruhat mengi büyük küçük ayırdetmeden bir haftanın bütün konularını masaya yatırıp hepsine değinmek istiyor. ancak 2-3 saatlik bir programda hepsine en ince ayrıntısına kadar değinmek mümkün değil. üstelik önemli olanlar da arada kaynıyor ve değinilenler de kısa kesilerek öbür konuya geçiliyor. bu da oldukça dağınık ve karmaşık bir program akışına yol açıyor.
programı daha izlenilir hale getirmek aslında ruhat mengi'nin elinde. şahsen arada bir çıkan prof. nurşen mazıcı da olmasa ben genelde programı izlenilebilir bulmuyorum. dinlerken yoruluyor ve konuya odaklanamıyorum. yeri geliyor çok önemli konular bile arada kaynıyor. bu da programı daha az izlenilir kılıyor.
çekemeyenlerin hakkında çamur atmaktan başka hiçbir şey yapamadığı program. akp gibi kinci bir diktatör rejime karşı çıkıp bütün pisliklerini ortaya dökmesi kimilerinin hoşuna gitmiyor tabii. onlar da haklı, alışmışlar ya herkesi susturmaya ya da kendi yanlarına çekmeye, kendilerini eleştiren birilerini görünce kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar.
gelen konuklar tarafindan da cok ta siklenmeyen program. Bir kac kere denk geldim. Gelen konuklar yemek yiyip gelmis herhalde, diliyle dislerini temizliyor.. migdem kalkti izlerken. ha zaten bunyemde kaldirmaz bu tarz bi programi o konulara hic girmiyorum..
bozar seni, izleme mirtaza bunu.
edit: aklima gelmisken bu programi sunan sunucunun citir versiyonu var;
ruhat mengi denen kocadan torpilli gazeteceliği g sinden anlamayan kadının kendi çalıp kendi oynadığı programdır.her açıdanmış bak hele ulan ne zaman açsam ruhat cım ne derse doğrudurcuların konuk olduğu demirbaş olarak ta kılıçdaroğlunu çağırdığı ondan sonra oh ne güzel lan herkes bizim gibi düşünüyor biz en doğrusunu biliriz hepiniz öcü kakasınız diye muhabbetin döndüğü saçma program.birde her programda arkasından her türlü çirkef yorumu yaptığı insanları davet eder size cevap hakkı doğdu bekliyoruz der amma velakin programa katılan karşıt görüşlü birini asla konuşturmaz, çenesine maraz vurmuş gibi bik bikk ama efendim ama efendimm reklama gidicezz diye öter.
(bkz: ruhat mengi nin açısından)
bugünkü Onur Öymen (ki ben kendisini post-modern Nazi olarak tanımlıyorum bundan böyle) ile yaptığı telefon bağlantısında, "kraldan çok kralcı" kesilen sözde gazetecidir. Her pazar topladığı "tribün" ile statükocu asker eliti - ergemekon savunucusu nitelikli öğretim üyeleri ve paşalarla aciz bir propaganda yapmaya çalışan bu sözde gazeteci ama gerçekte ideolojik saplantılı şahsın, bütün çabaları Ak parti'yi kötülemek, "çamur at izi kalsın" politikası uygulamaktır. Bu aralar gündemden düşmeyen "analar yine ağlasın" diyen, dersimli karşıtı onur öymen isimli şahsı aklamak için elinden geleni yapmıştır. Onur öymen'in bile lafını keserek "anlıyorum bir yanlış anlaşılma olduğu belli, tabii ki böyle birşey demek istememişsiniz" ayarında sözler sarf ederek, bu tatil günü insanı gülmekten yerlerde süründürmüştür.
Anlıyorum ruhat hanım, içinize sindiremiyorsunuz bir türlü bu milletin size verdiği demokrasi derslerini, attığı sandık tokatlarını ama ne yapsanız olmuyor işte. Her pazar Topladığınız şakşakçı amigolarınızın size, sizin onlara yaranmaya çalışmanız da artık sizi kurtaramıyor maalesef! Utanmasınız stüdyonun ortasında "üçlü çektirecek"siniz! * Sizin yazdığınız gazeteye verilen paraya, gördüğünüz eğitime acıyorum. Yazık ki onlar sizin gibi bir insanı muhatap diye her Pazar bu milletin önüne çıkarıyor. Bu milletle daha fazla yüz göz olmadan, izzet-i ikbal ile çekilmek varken, "yenilen pehlivan güreşe doymaz" misali nedir bu çırpınışlarınız anlamış değilim! Biliyorum komplekslisiniz, içiniz içinizi yiyor artık uyanmış bu milletin sizin nasıl etik dışı bir gazetecilik yaptığınızı anladı diye ama bu kadar da olmaz ki! Bari alenen göstermeyin hazımsızlığınızı canım aaa! *
her açıdan içine sıçabileceğim program. mümkünse ruhat mengi gazetede kalsın lutfen, televizyona falan da çıkmasın. artık tipine bile sinir oluyorum, çıkabileceği en yuksek yer radyo olsun lutfen. belkı anlamam ruhat mengı oldugunu da dinleyebilirim. aaa bide alınganlıgı var ki bu ablamızın, üffff diyorum size. sene ikibinbilmemkaç, ekşi yi sikayet eymisti, hakkındaki yorumlar dolayısıyla. sonucunda başarmıştı. evet, başardı.
ruhat mengi'nin çoğu zaman hazırlıksız çıktığı program. konukları ile herhangi bir konu hakkında konuşurken, '' benim ondan haberim yok'', ''ben onu atlamışım'' gibi cümleleri çok sık kuruyor.
medyanın içinde yer alıp gündemden bu kadar uzak kalması hayli enteresan.
pazar günlerini evde televizyon izleyip nasıl berbat hale getirebiliriz sorusunun cevabı olan program.
birgün bu programda konuklardan biri atatürk'ün kenofobi sahibi olduğundan bahseder. merkum ruhat mengi "nayır o atadır korkmaz, kabul etmiyorum nayır nolamaz" nidalarıyla izhar-ı acz etmiştir. atatürk'ün kenofobi olup olmadığını bilemem, derdim de değil açıkçası ama biri bu kadına atatürk'ün heykellerde gördüğü gibi bir beton olmadığını söylemesi gerekiyor. yazık yahu atatürk'ün yemek yiyip tuvalete gittiğini de kabul etmez bu kadın. üzülüyorum haline, yersen.
az önce birazını ilk kez seyrettiğim ve birkaç doğru şeyin de söylendiği programdır. tabii iktidarların ağır manipulasyonlarına maruz kalan insanların hoşuna gitmez sivil toplumdu, verginin özerkleştirilmesiydi...
star tv'de yayınlanan en taraflı tartışma programlarından biridir. ruhat mengi program yöneticisi olarak taraflı tutum sergilememesi gerekirken, tam aksine katılan konuklardan daha fazla taraf olmayı her seferinde başarabilmektedir.
tam bir "deliler sağırlar birbirini ağırlar" kakofonisi.
Üniversite camiasının erman toroğlu'ları olan bir kaç profesör bu programda yatıp kalkıyor, aytunç hocam arada yurtdışından bildiriyor, islamiyeti çağ ve mantık ile biçimlendiren aydınlar bu programda.
Hepsine saygım var, hatta düşüncelerinin çoğuna da katılıyorum.
ama arkadaş, bir program bu kadar mı taraflı olur? bir program bu kadar mı saatlerce sürer ve hiç yeni laf edilmez.
aslında neden basit, çatışma yok, çatışacak taraf ve dolayısı ile sentezlenecek bilgi olmayınca, seyreyle gülüm gümbürtüyü.
sunucu, konu islam, islamiyet, türban, oruç, namaz, islamiyette kadının yeri falan olunca, acayip keyif alıyor, coşuyor ha coşuyor, yüzünden okuyabiliyorsunuz.
topunu almış gelmiş, sevdiği arkadaşlarını da çağırmış, güle oynaya top oynuyorlar karşılıklı. biz de mal gibi televizyonda bu anlamsız top verkaç, alverlerine saat dakika akıtıyoruz.
ruhat mengi hanıma ufak bir tavsiye : bbc'deki herhangi bir tartışma programını baştan sona izlesin, sonra bir tane de rastgele kendi programını baştan sona izlesin. bu kadar! halen tamamdır, benim yaptığım doğrudur, harikuladedir diyorsa, yolu açık olsun. ne diyeyim!