Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YUCEL
birde sevdiğinin sesinden duyduğunda dadından yenmiyür.
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hâlâ hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele
bir ilişki gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan,
büyüyüp kök salan, benliğimi kavrayıp,
varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
Ve hâlâ bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin
Şimdi biz neyiz biliyor musun ?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Şimdi biz neyiz biliyor musun ?
Yıkıntıların arasında yakınlarını arayan öksüz savaş
çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam
taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi,
ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlayamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
ben seni sevdim mi? sevdim, kime ne
tuttum, ta içime oturttum seni
aldım, okşadım saçlarını, öptüm
içtim yudum yudum güzelliğini
ben seni sevdim mi? sevdim elbette
bendeydi özlemlerin en korkuncu
çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu
ben seni sevdim mi? sevdim doğrusu
sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
biri vardı ağlayan gecelerce
biri vardı sana tutkun; o bendim
ben seni sevdim mi? sevdim en büyük
en solmayan güller açtı içimde
ömrümü değerli kılan bir şeydin
sen benim bozbulanık gençliğimde
ben seni sevdim mi? sevdim, öyle ya
bir çizgiye vardım seninle beraber
ve bir gün orada yitirdim seni
ben seni sevdim mi? sevdim, ya sen beni.
hepsi budur; kenardaki otlar..
yüzüm hep suya bakar benim,suya dalar çıkar.
bu göl; içinden bir ömür geçirdiğim dünya
bu durduğum, peşim sıra büyüsün diye rüya
bu yavrular,kanat açtığımız,
birbirimizin göğsüne durduğumuz filan...
bu gördüğün göl kadar.bir de işte kenardaki otlar..
kuğuysan, yeminliysen bir ömür bir aşka.
diyeceğim; gitsen başka düğüm kalsan başka.
ama vardı gidenler, onlarda gördüm;
(her gidende seyreklikti, birşey, uçtun da orda ne gördün!)
gitmeyi seçtim ben,kaldım üst üste, kördüğüm.
öğrendiğim;bir kuğu yeminliyse aşka ömrü gibi
göldür bütün dünya, bitmez boyun eğriliği.
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale.
Halbuki sen orda, şehrimde, gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...