Eğer bedende olmadığı sürece ruh bir kez güvenlik altına alınabilirse, ruhun yokluğunu sonsuz bir süre devam ettirmemesi için herhangi bir neden olamaz.
Gerçekten de bir insan sırf kişilik güvenliğini hesaplayarak, ruhunun bir daha asla bedenine dönmemesini arzu edebilir.
'' ruh ideaları bir bedende dünyaya gelmeden önce görmüş ve bilgilerine sahip olmuştur. Dolayısıyla her türden bilgi ruhun önceden görmüş olduğu ideaları hatırlamasından kaynaklanmaktadır ''.
--spoiler--
"üçüncü menba: ruh, zîhayat, zîşuur, nuranî vücud-u haricî giydirilmiş, câmi, hakikattar, külliyet kesb etmeye müstaid bir kanun-u emrîdir. halbuki, en zayıf olan kavânîn-i emriye, sebat ve bekaya mazhardırlar. çünkü, dikkat edilse, maruz-u tagayyür olan bütün nevilerde birer hakikat-i sabite vardır ki, bütün tagayyürat ve inkılâbat ve etvâr-ı hayat içinde yuvarlanarak suretler değiştirip, ölmeyerek, yaşayarak bâki kalıyor."
"işte, herbir şahs-ı insanî, mahiyetinin câmiiyetiyle ve küllî şuuruyla ve umumî tasavvurâtıyla, bir şahıs iken bir nev' hükmüne geçmiştir. bir nev'e gelen ve câri olan kanun, o şahs-ı insanîde dahi câridir."
"madem fâtır-ı zülcelâl, insanı câmi bir ayna ve küllî bir ubudiyetle ve ulvî bir mahiyetle yaratmıştır. her fertteki hakikat-i ruhiye, yüz binler suret değiştirse, izn-i rabbânî ile ölmeyecek, yaşayarak geldiği gibi gidecek. öyleyse, o şahs-ı insanînin hakikat-i zîşuuru ve unsur-u zîhayatı olan ruhu dahi, allah'ın emriyle, izniyle ve ibkasıyla, daima bâkidir.
--spoiler--