türk eğitim sisteminin özenle yetiştirdiği, hiç kitap okumayan, gazete, dergi denince kuaförde okuduğu sabah ve hülya, film denince recep ivedik aklına gelen, futbol ve diyet kutu kola bağımlısı, daha çok kazanmak ve harcamak için her türlü aymazlığa sesini çıkartmayıp daha da körükleyen, insanları giydikleri kıyafetlerin markaları bindikleri araba ve oturdukları semt ile değerlendiren, üretmeye değil kredi kartına 727 taksit tüketmeye inanan suçu kendinde değil çocukta arayıp psikolog psikolog gezdiren bir ebeveyn olun gerisi kendisi gelir zaten, üzülmeyin. o birey onsekizine gelmeden emekli maaş kartınızı ve arabanızı sormadan alıp, nereye gidiyorsun sorusuna ..benin ..mına diyince altmışiki yaşınızda kalp krizi geçirip öldüğünüze ise hiç ahlanmayın, vahlanmayın.
popüler kültürün toplumumuza kazandırdığı/empoze ettiği yaşantıyı, çağdaşlık ve medeniyet zannedip ses çıkartmaz isek eninde sonunda olup olacağı budur.
bize özgü bize has milli manevi kültürel değerlere sahip çıkıp yaşama ve yaşatma gayreti göstermez isek, yarın öbür gün gençlerimiz hiç yaşamaz, hiç sahip çıkmaz. buna şaşmamak lazım.
insan yetiştirmek sanattır. bir o kadar meşakkatli ve önemli, ama mutlak manada da lazım şart ve gereklidir.
bunu 15 temmuz da yaşadık işte. bu vatana sahip çıkmazsak, elimizden alıverirler de bakakalırız. eğer gençleri geliştirmezsek, asla vatanımıza sahip olamayız.
zaten düşmanlarımızın üstün yozlaştırma gayretinin ana hedefi ve gayesi de bu değil midir ?
şu düzende hiç de zor değil. ne kadar iyi bir eğitimden geçirirseniz geçirin, kendi başına kalmaya başladığında, hayata dair hiçbir ümidinin, planının kalmadığını fark ettiğinde zaten ruh sağlığı bozulmaya başlıyor.
henüz otuzlu yaşlarınızda iseniz ve normal birisi iseniz, mutlu ya da sorunsuz iseniz, bu sizin için büyük bir başarı demektir.