geçen gün babamın internet geçmişinde görüp,
-baba ne iş?, diye sorduğum ve
+sana bi laptop'ımı verdim pişman oldum,cevabını aldığım ve babamdan utandığım arama konusu.
ruh; ikizinden ayrı.
ruhumun kalp ritmi bozuk. ve ben o yokken kurallara aykırıyım, çıkmaz sokaklar düşer payıma ve sana çıkmaz sokaklar.
Gözlerim; manavın bütün kırmızı meyvelerine benzer, köşedeki fırının sıcaklığındayım. ateşim yüksek, hastayım sensiz. Güneşin ilk saatlerinde günün elinden tutmam, bırakırım.
duygularım; yığın yığın ve Çamaşır sepeti karışıklığındayım.
mide yangınım; simitçinin davetkar çağırışlarına kulak kabartmada.
Sancır dudaklarım, tırnak törpüsü içimi acıtır, yaralı parmaklarıma çare değil hiçbir bant, dudakların nerde, kopuyor etlerim.
ikizim; Yollar bana hiç bitmez, hep giden olurum. Bu acıyı yaşayan belki bir gün olur, sen olur.
ruhum; bana kış gelmiş senin vücudun tuzlanırken arkamda bıraktığım gölge giderek bana benzemez olur. güneş rengine çalar benim gözlerim sen çam yeşili bakarken etrafa.
ama yaşlandıkça belim sana doğru bükülür, saç tellerim yastığında beyaza çalar ve ben yine sana benzerim. sen kokar sözlerim.
eşim ben, sana denk. derunum sana eş.
ruh ikizi, ikili ilişkilerde aranan bir özelliktir. genellikle insanevladı bekler ki özelliklerimiz aynı olsun. zevklerimiz, hayat tarzlarımız vs. hep birbiriyle örtüşsün. ancak schopenhauer'ın da bahsettiği gibi kadın erkek ilişkilerinde bireyler kendinde olmayan özellikteki insanları çekici bulur ki ben de katılıyorum. hani zıt kutuplar çeker mantığı. giyim tarzlarının, renk seçimlerinin, müzik ve hayata bakış açılarının tamamen farklı olması birbirlerini etkilemelerini sağlar. ve iyiden iyiye o kişiye farklı bir büyüyle kapılmalarını ve kendilerini kaptırmalarını sağlar. böylece ilişkide bütünlük sağlanmış olur. farkettiyseniz ortada ikiz gibi dolaşan kaç çift var? ama mutlaka demişsinizdir ki, o şişman adamın yanındaki fidan gibi kıza bak hiç yakışmıyor ya da o esmer adama bak almış sarışını koluna.. neden; ruh ikizini bulmuştur. ilişkileri birbirini tamamlamıştır. ne aradığnız ve sonunda ne bulduğunuz önemlidir, yeter ki yüksekten uçmayın ve etrafınıza sadece dikkatli bakın, kişileri iyi tanıyın.
hani daha kelime ağızdan çıkmadan söylenir ya, düşündüğün kitap bir an da ellerinin arasında belirverir ya, hiç beklemediğin anlarda daaann diye bir süpriz patlar, sabahları alnında tatlı bir öpücük hissedersin ya, bazen tartışırken bile dayanamaz anında affedersin ya, sahip olunan fikirlerin çoğu birdir edilen muhabbetler en zevkli olandır ya, hissedilen sıcaklık herşeyden daha çok ısıtır ya, sanırım bu ruh ikizliğidir...
deepak chopra'nun bır çırpıda okunacak hayatın surprızlerle dolu olduğunu vurgulayan romanı. yazar okuyucuya soruyor;" onun için nelerı goze alırdınız"?
--spoiler--
Yetenekli, genç bir doktor olan Raj Rabban, sevginin ve ölümün anlamını bildiğini düşünürken, Manhattan metrosunda alev saçlı Molly ile karşılaşır. Bu karşılaşma, onun hayal bile edemeyeceği kadar derinlere nüfuz eder. Raj, ailesinin kendisi için seçtiği Maya ile nişanlı olmasına rağmen, Molly onun ruhundaki ateşi yakan alev olur. Kısa bir süre, ancak gerçek ruh eşlerinin paylaşabileceği bir rüyayı yaşarlar. Önünde uzanan yol, onu ve ona yakın olanları ölümün kapısından içeri taşıyacaktır. Ruh ikizi, sadece iki kadına birden duyduğu aşkla bölünmüş bir adamın hikâyesini anlatmamaktadır. Deepak Chopra'ya özgü sezgilerle de zenginleştirilmiştir. Yazarın zihin, beden ve ruh anlayışı, yeni ve cesur bir ifade kazanmakta; kendisine, tutkulu ve saplantılı bir aşk hikâyesi sunulan okuyucu, sevginin bizi ölümlü hayatın sınırları dışına nasıl taşıyabileceğini keşfetmeye davet edilmektedir.
--spoiler--
aynı gözlerle bakmaktır dünyaya, aynı bedende atan can gibidir, herşeyi aynı görmek, aynı düşünmek, bakışlarla ne dediğini anlayabilmektir... aynı anda telefona sarılıp, aynı cümlelerle mesaj göndermektir, hiç haberiniz yokken çok uzaklardayken bile belki adım atışlarınızın aynı olmasıdır.
yoktur ruh ikizi,zaten kendimizle aynıysa neden kendimizle değilizdir neden bir başkasına ihtiyac duyarız düşüncesini akla getirir.beraber olmaktan hoşlandığımız insan tamamen bizimle aynı değildir bu yüzden severiz onu,her an farklı bir özelliğini keşfetmek ve kendimizden farklı olarak sevdiği ve bizimde hoşumuza gidicek şeyler bulmaktan hoşlanırız kimi zaman.
herkesin son dönemde tırım tırım arandığı, bir bağlamda insanın ekürisi.
zira bir çoğu bulduğu zaman kıymetini bilememekte, kör ölünce de badem gözlü olmakta, kaybeden insanlar da kendilerini duvardan duvara vurmak suretiyle heba, ziyan etmektedir.
görüntü önemli deildir insanın içindeki şey artık ruh'mu denir başka birşey mi denir bilemem onun anlaşması daha önemlidir. aynı anda aynı şeyi düşünmek, benzer şeylerden hoşlanmak bu olsa gerek.
ha yanada kendinize aval aval bakmisiniz, ha ruh ikizinizi bulmusunuz. ikisi de ayni hesaba gelen bir vakitten sonra 'acaba ben sizofren miyim' dedirten durum.
lan yoksa beni ben mi delirttim?
söyle lan benjamin...?
alo benjamin?
benjamin bakkala gitmiş, bari permatik alsa kuyumscuya döndük iyice...
günümüzde cılkı çıkmış bir başka kavram.
herkesin ağzına sakız, piyasa olmuş tabir. özelliğini yitirmiş, dalga malzemesi bile olmuştur. elektrik almak, ten uyumu, kanki vs. gibi birçok zırvanın bir çeşit versiyonudur.
suyunun, huyunun, boyunun, posunun, aradıklarının, inandıklarının, bulduklarının, sandıklarının, bildiklerinin, sevdiklerinin, yaptıklarının, ve tam terslerinin aynı olduğunu sandığın kişi.
