Belirli bir kışkırtma yokken bile, olmayan tehlikeleri aradığım huzursuz bir endişe hali içindeyim; bu durum benim için en ufak dertleri sınırsız derecede büyütüyor ve insanlarla ilişkiyi çok zor hale getiriyor. Schopenhauer beni yazmış.
sabahın 5 i gibiyim; ne aydinlik, ne karanlik. degisigim bu aralar. bosluktayim. umutluyum. hayatta zevk almaya calissamda, yasadiklarim beni, damar muziklere sevk ediyor. biran once aydinlanmam, yeni gune baslamam lazim.
"Her gün gururumun törpülendiğini, ruhumun yeni acılar keşfettiğini ve eski müreffeh halimin rıhtımdan uzaklaşan ve bir daha dönmeyecek gemiler gibi uzaklaştığını hissediyorum."
Bu aralar verdiğim kararları sonuna kadar arkasında olmanın direnciyle boğuşuyorum.
"Ağaç değilim yer değiştirebilirim" mottosuyla direniyorum.
Kararlarım sıradan ama hayatımı değiştirecek cinsten.
Sıradanlıkları aşınca sanırım hayat rutinden kurtuluyor bir süreliğine sonra yine aynı düzen.
Ruh halım, tam anlamıyla bir kasenin içinde, bir araya gelmesi için mikseri bekleyen farklı türden maddeler gibi.
Birbiriyle uyumsuz ama işte mikserle ancak bir araya gelebilecek.
Mikser mi?
Tabiki benim direncim.
Yine ben.
Bana tek fayda yine kendimden gelir. Başkasından beklemek?
Aptalca.
Dinler geçersin son kararı ne de olsa sen veriyorsun.
Nice mikserli günlere.