Sembolizmin doruklarında dolaşan,psikolojik tahlillerin sayfalardan fışkırdığı ve geçmiş-gelecek,hayal-gerçek gibi edebiyatımızdaki klâsik bunalımları içerisinde bolca bulunduran hüseyin nihal atsız romanı. Alışılmışın dışında bir eserdir. Şiirler eserin etkileyiciliğini arttırmakta ve selim pusat'ın taparcasına yaşadığı aşkı daha iyi yansıtmaktadır.
Ama bu derecede bir romanın hacminin biraz daha büyük olması gerektiği kanısındayım. Bazı noktalar aceleye gelmiş gibi bir hava var. Kitapta psikolojik tahliller erken bitirilmiş. Bilemeyiz belki de kitabın büyüleyen özelliği de budur.
Gerçek kıymeti bilinmemiş ve aslında çok sürükleyici ve derin bir içeriğe sahip Hüseyin Nihal Atsız romanı. Siyasi ideolojisi nedeni ile bu kadar arka plana atılması bu etkileyici kitaba yapılan bir haksızlıktır. Fransız eşi sayesinde Avrupa'ya açılan Yaşar Kemal'in kendini bir yerden sonra tekrar etmeye başlayan ince Memed serisine gösterilen alakanın milyonda biri neden bu romana gösterilmez anlamıyorum.
Bir iç hesaplaşma ve dolaylı bir itirafın sembollerle üstü örtülmeye çalışılmış halidir.
Hüseyin Nihal Atsız'ın muhteşem romanı. içinde geçen geri dönen mektup şiiri ayrıca muhteşemdir. Atsız hakkında önyargılarını bir kenara bırakıp okursa Edebiyatla ilgilenen birinin beğenmeme ihtimali yoktur.
Hüseyin nihal atsız beğin yazdığı mükemmel kitap. Başları biraz sıkıcı ama belli biyerden sonra soluksuz okuyorsunuz. Eski basım kitapları kütüphanelerde bulmak mümkün yeni basımlar ise tüm kitapçılarda var.
ön yargıları, siyasal düşünceleri bir tarafa atıp bir edebiyatsever sıfatıyla okunması gereken roman.
en başta şunu söylemek gerekir ki nihal atsız'ın edebiyat ve tarih donanımının ne kadar geniş olduğunu gösterir bu kitap. yani okuduktan sonra "bu adam edebiyatçı ise biz neyiz?" sorusunu sorup duruyorum kendime.
kitaba gelirsek edebiyatımızın pek de alışık olmadığı hayal-gerçek, geçmiş-günümüz zıtlıkları üzerine kurulmuş ve tek kelimeyle psikolojik bir kitaptır. sorgular ve sorgulatır. kitabın sonuna doğru kurulan o büyük meclis ise kitabın özüdür. tanrı ve peygamber olgusu dahi selim pusat'In konuşmaları karşısında sessiz kalır.
4 ağustos 1972'de bitirilen kitabın devam mahiyetindeki kısmı ise nihal atsız'ın ömür vadesine takılıp kalmıştır. ayrıca nihal atsız'ın bir kaç şiiri de kitap konusu içinde harmanlanıp okuyucuya tanıtılır.
sonuç olarak sıradışı bir sorgulama ve psikoloji kitabıdır. 298 sayfa boyunca imgelerle, geçmişle, sorgulamalarla, hayaller ve halisinasyonlarla arkadaşlık eder durursunuz. mutlak seveceksin şiirinin ise kitap bittikten çok sonraları bile hafızanızda yer ettiğine çok çok şaşıracaksınız.
Atsız Ata'nın ideolojisini benimsemeyen ancak edebiyat sevdası olan her bireyin bile tek solukta okuyacağı eser. Üslup öyle güzeldir ki romanı okurken bir süre dünyadan koparsanız.
Hep derim bu roman eğer solcu bir yazardan çıksaydi öyle bilinir hatta sinemaya uyarlanirdi ki....
ama Atsız'in ya kıymeti bilinmez...
Kitap bitince hep şunu dersiniz;
"bir erkek, "ızdırap çekiyorum, sen de beni seviyor musun?" diye ağlıyor, bir kadın da buna "sus sus ben de ızdırap çekiyorum" diye cevap veriyordu."
tartışmasız şuana kadar okuduğum en etkileyici, derinden etkileyen ve bir o kadar da akıcı bir roman. kitabın her sayfasında selim pusat'ın güntülü'ye duyduğu aşkı yüreğinizde hissediyor, içinizde bi burukluk hissediyorsunuz. çünkü pusat'ın güntülü'ye duyduğu aşk gerçek aşk. ayrıca selim pusat da atsız'ın ta kendisi.
sırf atsız ın ideolojik yönünden dolayı sümen altı edilmiştir. halbuki türkiyedeki psikolojik dalda yazılmış üç eserden biridir. senaryolaştırılıp filmi çekilse gişe rekarları kırardı. yahut böyle bir eseri komünist biri yazsaydı -ki mümkün değil yazamazlar zira bunun için her şeyi madde olarak görmekten vazgeçmeleri lazım- çoktan filmi çekilip şahaser ilan edilmişti. ama olsun biz kıymetini biliyoruz. vaktiyle bir atsız ata varmış. var olsun...
Yazarın ideolojisi bu kadar uç noktalarda olmasaydı, okuyucular sırf yazarın ideolojisi yüzünden kitaba ön yargıyla yaklaşmasaydi eminim ki bu kitap türk edebiyatının başyapıtlarından olur, sikko ortam bebelerinin ve boynu fülarlı entellerin elinden düşmezdi.
Kıymeti bilinmeyen bi kitabimiz. içindeki psikolojik tahliller çok kalitelidir, derindir.
Ayrica okurken ayşe pusat'a asık olursunuz adeta. Hatta ve hatta ayşe pusat gibi hoşgörülü , sadakatli bi kadının hayalini düşlersiniz.
ideoloji bir kenara bırakılıp okunduğunda gerçekten dönemine göre çok çok özgün bir anlatım ve derinlik barındırdığı görülecektir. gerçekten sonunda vay be dedirten bir roman.