ara sıra kafayı temizlemek için okuduğum ve ilk okuduğum atsız romanıdır. her okumamda farklı bir ayrıntı keşfetmişimdir. bana göre atsız'ın romancılık manasında en iyi eseri değildir* fakat edebi gücünü en iyi yansıttığı eseridir ki bu kısacık romanın içerisinde efsane incelemesi, şiirler ve günümüz türkçesi kullanılarak aruz ile yazılmış bir şiir de yer alır (bkz: geri gelen mektup). ana karakter zor bir adamdır, öyle ki bu bazen okuyucuyu da yormakta fakat yarısına varmadan kitap açılmaya başlıyor ve başlıyorsunuz hızla sayfaları çevirmeye. hele son sayfalarda bir yargılama sahnesi vardır ki, kitabın filmi çıksa, o sahnenin azametini ve güzelliğini çekebilecek bir yönetmen şu an dünyada bulunmuyor. yer yer atsız beyin kendi yaşamından da yansımalar görürsünüz bu kitapta. kendi yaşamını okuduktan sonra ruh adam okumaya başlarsanız, atsız beyin neler hissettiğine dair fikir sahibi olabilirsiniz.
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse.
Askerlik öldü general, sinsi siyasetçilere sırf üniformalı oldukları için asker diyemem.
Askerlik rütbe ve elbise değildir, ruhtur.
Mutlak seveceksin beni bundan kaçamazsın.
Efsane romandır Elif Şafak canan tan Orhan Pamuk Emrah serbes müptezelini okuyan cahiller bilmez ve anlamazlar.
güntülü öyle ahım şahım güzellikte biri değildir. zaten aşkta öyle bir şey değildir. güntülü pek oralı görülmez ve atsızdan beklenen edebi manada bir zorla güzelik oldurma eylemidir ve mutlak seveceksin adlı eserini yazar.
sonrasında ise sadece duygularını ifşa eden bir şiiri mektup olarak gönderir.
mektup güntülü tarafından okunmadan geri gönderilir.
en son selim pusat döşeğinde iken güntülüye şu sözleri söyler.
- Izdırap çekiyorum. Sen de beni seviyor musun?
- Sus sus, ben de ızdırap çekiyorum.
çok öyle sevme becerisin sahip olmayan biriyim ancak sevecek olsam ızdırap çekerdim heralde.
atsız atanın yazdığı güzel eserlerden sadece biridir. iç hesaplaşmaların bol olduğu insanı duygusal olarak çökertebilecek bir yapıttır. okunmalıdır.
hani beyin yakan filmler olur ya işte onların kitaplaşmış hallerinden biride ruh adam eseridir.
edit: atsızdan bir sözle cevap verip susmayı uygun görüyorum. "milliyetçilik, milleti olmayanlar için faşizmdir."
aslında cevap vermeye gerek yoktu. hadi yine iyisin.
Selim pusat'ın yaşadığı; psikolojik gelgitleriyle, güntülüye olan aşkı ile, Tanrı'yla hesaplaşması ile okura vay be dedirten belki de en güzel Atsız eseridir. Tabiki Atsız'ın diğer eserleri gibi hak ettiği değeri görmemiştir.
Bir kitap karakteri ile tanışma hakkım olsa kesinlikle selim pusat olurdu.
Ayrıca Atsız'ın kendini anlattığı söylenir.
bitireli bir saat oldu ve hala etkisindeyim. okuyacak olanlar bunalımdayken okumasınlar ama herkes ömründe bir kere okumalı bu romanı. bir adamın hayatı boyunca inandığı görüşün tam zıttıyla karşılaşmasını ustalıkla anlatmış atsız. son olarak; (bkz: tiyatro bitti beklemeye lüzum görmüyorum!)
Ruhuma, beynime, mideme ve hatta saç diplerime bile dokunan yegane romandir benim icin bu kitap.
son sayfasının sonunu her okuyuşumda saç diplerim dikelir, gözlerim dolar.
ruh adam'ı okumamış insan ne şanslı insandır.
okuyacak harika bir masalı var çünkü.
Bazılarının ağzına yer etmiş, okumadan "ırkçılık" diyorlar. Atsız'ı biraz tanıyan, araştıran anlar zaten onu. Adam kitaplarında aşk anlatıyor lan bildiğiniz! aşk.
şunu da söylemekte fayda var; şu kitabı atsız değil de hümanizme oynayan sol görüşlü bir yazar yazsaydı hak ettiği değeri gösterirlerdi, o kadar da kesin söylüyorum. Fakat yazar Atsız olduğu için gereken değer gösterilmiyor ne kadar acı bir durum.
Neyse herkes anlasaydı zaten Atsız'ı, Atsız olamazdı. Onun kalitesini gösteren farklardan birisi de, belki de en büyük farklardan bir tanesi de budur *
Edebiyatın gücü bu romanda daha net görülüyor.
Ürkütücü mü? Evet. Üstelik sarsıcı da...
Kitabın talihsizliği yazarının siyasi yönüyle anılması.
Aksi halde bu dev eserin hakkettiği yerde olmaması nasıl açıklanabilir.
'gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın!
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin,
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! "
türk edebiyatının tartışmasız en büyük medar-ı iftiharlarından bir tanesidir bu eser. ideolojik sebeplerle geri plana atılmış olması, değer verilmemesi beni gerçekten hep üzmüştür. "mutlaka değerin anlaşılacak, bundan kaçamazlar" diyelim de okuyanlara, içinde kaybolanlara subliminal bir mesaj göndermiş olalım.)
Milletin birbirinin karısına hallendiği tiksinç dizilerin, güya bir gram et için çamurlar içinde birbiriyle yarışanların olduğu tiyatroların yerine ruh adam ve ruh adam gibi müthiş edebi eserlerin filmleri yapılsın.
Özünü koruyarak, kitaptan sapmadan yapılırsa muhteşem bir film çıkar ortaya.
Selim pusat'ı kim oynar, bu rolün ağırlığını kim kaldırabilir kestiremiyorum.
Nefsiyle mücadele eden selim pusat ın hikayesi.gerçekle hayal o kadar güzel harmanlanmış ki hangi noktada olduğunu düşünmeden kitaba kendinizi kaptırıyorsunuz.her ne kadar katı,kuralcı olunsa da insanoğlunun aşk karşısında nasıl yenilgiye uğradığını gösteren fantastik bir roman.tutanamayanları da bitirdikten sonra iki selim i karşılaştıracağım.önyargısız okunması gereken romanlardan.
Atsız Ata'nın sağlam romanlarından yalnızca birisidir. Kendi hayatını ve fikirlerini Selim Pusat karakteriyle bir anlamda paylaşmıştır. Kendi şiirleri de yine bu kitabında bulunur. Her Türk gencinin, Türk evladının okuması gereken bir kitaptır.