rubailer

entry61 galeri0
    36.
  1. ne zaman sensizlik desem
    içimde bir benlik var oluyor
    şimdi bunu sana söylesem
    kibrin tavana vuruyor.
    3 ...
  2. 35.
  3. bana hep sonbahar yakışırdı.
    yaprak yaprak dökülürdü yüzüm.
    güneş parıldardı hala tepemde ama
    Nedense ölümü hatırlatırdı.
    1 ...
  4. 34.
  5. elimde kaldı kelebeğin kanatları
    soramadan daha kafamdaki soruları.
    oysa neler söyleyecektim sana kelebek
    suskunluğum yin e de bu ömre yetecek.
    1 ...
  6. 33.
  7. öyle vakitlice ölürüm ki ben
    ne ben şikayetci olurum ecelden
    aklımda bir soru belirir aniden
    ben ölünce ne kalır geriye senden.
    2 ...
  8. 32.
  9. Dünyada akla değer veren yok madem,
    Aklı az olanın parası çok madem,
    Getir şu şarabı, alın aklımızı:
    Belki böyle beğenir bizi el alem!
    0 ...
  10. 31.
  11. Yarısı seni aramakla geçti hayatımın
    yarısı seni unutmanın acısını teskin
    yarısı hala senin için çarpar kalbimin
    yarısı sende kaldı üstünde kaldıu ayrılığın...
    2 ...
  12. 30.
  13. nazım hikmet ran'ın rubailerinden bazıları:

    2

    Ruhum ne ondan önce vardı, ne ondan ayrı bir sırrın kemâlidir,
    ruhum onun, o dışımdaki âlemin bende akseden hayâlidir.
    Ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl
    bana ışığı vuran yârimin cemâlidir...


    3

    Sevgilimin hayâli dile geldi aynanın üzerinde :
    '' O yok, ben varım'' dedi bana günün birinde.
    Vurdum, düştü parçalandı ayna, kayboldu hayâl
    ve lâkin çok şükür sevgilim duruyor yerli yerinde...

    5

    Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
    Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
    ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
    ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...


    6

    Öptü beni : '' Bunlar, kâinat gibi gerçek dudaklardır'' dedi.
    «Bu ıtır senin icâdın değil, saçlarımdan uçan bahardır,» ; dedi.
    «ister gökyüzünde seyret, ister gözlerimde :
    «körler onları görmese de, yıldızlar vardır,» dedi...

    7

    Bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemin kokusu, bu mehtaplı gece
    pırıldamakta devâmedecek ben basıp gidince de,
    çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da bana bağlı olmadan vardı
    ve bende bu aslın sureti çıktı sadece...

    10

    Balla dolu petek
    yani gözlerin güneşle dolu...
    Gözlerin, sevgilim, gözlerin toprak olacak yarın,
    bal başka petekleri doldurmakta devâmedecek...

    13

    Aramızda sadece bir derece farkı var,
    işte böyle kanaryam,
    sen kanatları olan, düşünemeyen kuşsun,
    ben elleri olan, düşünebilen adam...

    iKiNCi BÖLÜM


    1

    '' Şarapla doldur tasını, tasın toprakla dolmadan'' dedi Hayyam.
    Baktı ona gül bahçesinin yanından geçen uzun burunlu, yırtık pabuçlu adam :
    '' Ben, bu nimetleri yıldızlarından çok olan dünyada açım'' dedi,
    «şaraba değil, ekmek almaya bile yetmiyor param...»


    2

    Ölümü, ömrün kısalığını tatlı bir kederle düşünerek
    şarap içmek lâle bahçesinde, ayın altında...
    Bu tatlı keder doğduk doğalı nasibolmadı bize :
    bir kenar mahallede, simsiyah bir evde, zemin katında...


    3

    Ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan :
    yâkut şarabı billûr kadehe doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan...
    Perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı,
    gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan...


    4

    Geçmiş günün hasretini çekmem
    '' yalnız bir yaz gecesi bir yana''
    ve gözümün son mavi pırıltısı bile
    gelecek günün müjdesini verecek sana...


    5

    Ben, bir insan,
    ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben,
    tepeden tırnağa iman,
    tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibâret ben...


    6

    Ben, spiker, konuştum,
    sesim bir tohum gibi ağır ve çıplak :
    Kalbimin saat ayarını veriyorum,
    gonga tam şafak vakti vurulacak.



    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


    1

    insan
    ya hayrandır sana, ya düşman.
    Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun
    ya bir dakka bile çıkmazsın akıldan...


    2

    Çürüksüz ve cam gibi berrak bir kış günü
    sımsıkı etini dişlemek sıhhatli, beyaz bir elmanın.
    Ey benim sevgilim, karlı bir çam ormanında nefes almanın
    bahtiyarlığına benzer seni sevmek...


    3

    Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
    uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin.
    Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden
    belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize...


    4

    Gün iyiden iyiye ışıdı artık,
    tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık.
    Sevgilim, sanki seninle yüz yüze geldim birdenbire :
    aydınlık, alabildiğine aydınlık...
    1 ...
  14. 29.
  15. kader defterimi yeniden yazabilseydim
    kendime gönlümce bir hayat seçerdim;
    bütün dertleri siler atardım dünyamızdan
    sevinçten göklere uçardı düşüncelerim.
    0 ...
  16. 28.
  17. 27.
  18. Çıkarın ! kalplerinizi koyun önünüze
    Sevda dan bir sınav yapacağız
    Başlayabilirsiniz istediğiniz yerden sevmeye
    Her zaman ki gibi kalacaksınız.
    3 ...
  19. 26.
  20. bir ses getirdi rüzgar kulağıma
    gel diyordu uzaklardan uzaklara
    fırladım koştum karanlığa
    ışığın yeter seni bulmaya...
    3 ...
  21. 25.
  22. şiirdin sen mısraları yüzüne dökülen
    kafiyeleri gözlerinde gizlenen
    ve ben seni anlattım tüm insanlığa
    çünkü kalmalıydın yarınlara ...
    3 ...
  23. 24.
  24. senden benden önce de vardı bu gün bu gece
    felek dönüp durmakdaydı hep bu gördüğünce
    usulca bas toprağa, çünkü bastığın yer
    bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce.
    1 ...
  25. 23.
  26. ne mutlu adı sanı bilinmeyene;
    ipeklere, kürklere bürünmeyene;
    anka gibi iki dünyadan da geçip
    bu viranede baykuşa dönmeyene.
    1 ...
  27. 22.
  28. bugun üzerimde sensizlik var
    kalbimde, vucudumda bir kırgınlık
    yüzmilyonlarca sen var içimde
    milyonlarca sana bölünmşlük...
    4 ...
  29. 21.
  30. Cennette huriler varmış, kara gözlü
    içkinin de ordaymış en güzeli
    Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
    Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili..

    (bkz: ömer hayyam)
    2 ...
  31. 20.
  32. yaralarıma sen bastım.
    dahaçok acısın diye.
    senden kurtulmak için
    sana gömülmek ne acı...
    6 ...
  33. 19.
  34. isyankarlıkla ile kaçaklık aynı mı
    korkulana dik durup mücadele etmek
    ya da korktuğunu kendine itiraf edemeyip
    korkusuz bir yer bulduğunu sanmak mı?
    1 ...
  35. 18.
  36. küçücük bir çocuktum.
    düştüm dizlerim üstüne.
    o an kokusunu aldım ölümün.
    hala o koku için sürünürüm.
    1 ...
  37. 17.
  38. Gün iyiden iyiye ışıdı artık,
    tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık.
    Sevgilim, sanki seninle yüz yüze geldim birdenbire :
    aydınlık, alabildiğine aydınlık...

    nazım hikmet
    1 ...
  39. 16.
  40. nedir dalıma çöken bu yalnızlıklar
    oysa hiç sevmezden yalınlığı
    ben ismin hep sen halinde olurdum
    Bu yüzdendir itirazlarım.
    2 ...
  41. 15.
  42. Yıllarca dönüp durduğunuz kabe mi
    Arayıp durduğunuz kıble mi
    gafil, koy sevgiliyi baş ucuna
    onu sevmek ibadet değil mi
    3 ...
  43. 14.
  44. öyle güzel susarım ki ben
    dem vurursun ölümün gevezeliğinden
    bir parça bal çalıver içindeki sevgiden
    kurtulalım sebebini unuttuğumuz hüzünlerden.
    3 ...
  45. 13.
  46. dindir içimdeki günahkar sesleri,
    yalnızca sana iman edeyim.
    bir la ile başla sen,
    gerisini ben hazfedeyim.

    (bkz: ehliistirahat)
    4 ...
  47. 12.
  48. Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
    Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
    Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
    insaf be sultanım, kötülük hangimizde?

    Gül verme istersen diken yeter bize,
    ışık da vermessen ateş yeter bize,
    tekke post most olmasa da olur.
    Kilise çanları bile yeter bize.

    Ömer hayyam
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük