Siyaset gündeminde sorgulanması gereken şeydir. Hiç durmadan CHP Genel Başkanı ile alakadar oluyor.
Bence daha ciddi işler peşinde olmalı. Ortalık için büyük bir savaş alarmı söz konusu. iç siyasetin, normal zamanlarda yapılması gerektiği kanaatindeyim.
korkudur. kılıçdaroğlunu başarısız bir siyasetçi olarak görüyorum ancak tayyip koltuğu buna kaptırırsa ( her şeye rağmen oy olarak tek rakipleri chp ) neler olabileceğini biliyor. mesela siyasi rakibi eski devlet bahçeli olsa onun içinde aynı şeyleri söylerdi. ki söyledi de zaten adamın ailesizliğine kadar inip saldırmıştı. şimdiki devlet bahçeli kendi yerine geçecek olsa hiç itiraz etmez. hatta belki bunu istiyordur bile. devlet bahçeli cumhurbaşkanı olsa bunlar ailece başka ülkeye giderler rahatça.
yani işin özü, sebebi korku. dünya lideridir dik durur bilmem ne bir sürü hayal ürünü yaratıyor seçmeni ama içten içe inanılmaz bir korkuları var. 18 senede yaptıklarını ne yalakaları konuşur ne havuz medyası. ne de siyasi bir baskı olmaz ise yargı araştırır,eder kendi kendine. eğer 18 senenin hesabı ortaya çıkarsa hem kendisi kalan ömrünü hem ailesi kalan ömürlerini özgürce geçiremezler. bu adam her şey olabilir ama bunları görmeyecek, bilmeyecek birisi değil. zaten o yüzden hiç boşluk bırakmadan gittiği her yerde bay kemal bay kemal diye saldırıyor. insanların zihinlerini sürekli bununla meşgul ediyor, algı yaratıyor.
Rte'nin kılıçdaroğlu ile alıp veremediği yok hatta bence çok seviyor. O olmasa kendisine yönelen okları nasıl başka yöne kaydırabilir? Işler sıkışınca kendisine hop bir iki itham yönlendiriyor gündem değişiyor.
sürekli recep tayyip erdoğan'ın diktatör olduğunu iddia ederken oturduğu koltuktan kalkmamak için muharrem ince gibi birine bile atılmayacak iftiralar atan bir siyasi liderden söz ediyoruz.
kemal kılıçdaroğlu belki de recep tayyip erdoğan ile bu kadar uğraşacağına, hatta insanların izlediği kanallara karar vereceğine, akp'nin yanlışlarına saldırmak yerine daha iyi bir politika izlese zaten şuana kadar lider olacaktı.
fakat gelişi bile "kemal kılıçdaroğlu deniz baykal'ın kiralık kasedini kasada tuttu" gibi iddialarla gelişen ve koltuğa paraşüt ile indirilen bir siyasi parti lideri olarak kemal kılıçdaroğlu'nun muhalefet olduğu yıllara baktığınızda tamamiyle chp içinde bir ikiye bölünme hali yaşandığını anlıyorsunuz.
belki bazılarınız "içten fethedilen kale chp" isimli kitabı okumamışsınızdır. lakin chp içinde bu bölünme sonucu olan şeyi şöyle açıklayabilirim. şuan chp'nin içinde 52 kişilik parti meclisinden 42 tanesi kemal kılıçdaroğlunun mezhebinden, 1 tanesi Hristiyan, 2 tanesi Kürt kardeşlerimiz. 5-6 tane de recep tayyip erdoğan'ın mezhebinden insan yer alıyor.
bu sürece gelene kadar neler yaşandığını tahmin edebilirsiniz umarım. kendisinden olmayanı en az diğer liderler gibi eleyen biriyle ne alıp veremediği olabilir ki? sadece sürekli sağa sola tükürecek bir siyasi anlayışı olan birine karşı cevap verme hakkını kullanıyor anlayacağınız.