ne diyor?
"Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel görevlendirilen gönüllüler askerlikten muaf olabilecek..."
kim bu gönüllüler?
nerelerde, hangi sahalarda özel olarak görevlendirilecekler?
senin benim çocuklarımız, kardeşlerimiz olmadığı kesin bu kişilerin.
türk milleti asker millettir, türk milleti tanrının ordusudur, ama bakın şu son dönemde ne asker millet kaldı, ne de türk ordusu.
türk ordusunun genetiği ciddi anlamda değiştirildi ve şu son çıkacak yeni askerlik sistemi yasası ile genetiği değiştirilmiş türk ordusunun hücreleri kansere evrilecek.
kimler askerlikten muaf tutulacak? cumhurbaşkanı ilerleyen günlerde kimleri özel olarak görevlendirecek bekliyoruz...
“Yasada rte demiyor” diyici süperzeka arkadaşlara bir çift laf etmek lazım. Evet yasada tam olarak rte diyor. Nasıl ki ankara bşb de gökçek in 25 sene kullandığı başkanlık yetkilerini meclis mansur yavaş kazanınca kendisinden alıp kullanmak istedi, bu da aynı. Yarın birgün başksı cb olsa jet hızı ile bu kanun değiştirilir.
Dünyada hiçbir ülkede kanunlar bu kadar nesnel olamaz. inanılır gibi değil.
Ulan Herif her değiştirdiği sistem için illa bir kılçık bırakıyor yav.
Şöyle bir yasayı da şahsi çıkar gözetmeden, art niyet barındırmadan, sadece toplum yararına yapsa ölür sanki.
akla osmanlı'nın son dönemindeki askerlik sistemini getiren tasarıda yer alan madde...
bakınız osmanlı devletinde, daha doğrusu o dönemin hiçbir ülkesinde zorunlu askerlik yoktu.
osmanlı ordusu profesyoneldi, harekat kabiliyeti çok yüksekti.
o yüzden yükselme döneminde dünyanın en geniş sınırlarına sahipti ve son derece zengin bir devletti.
abd iç savaşı ve fransız devrimi sonrası dünyada zorunlu askerlik kavramı ortaya çıktı.
osmanlı'da da zorunlu askerlik uygulaması başladı.
lakin osmanlı'da gayrimüslimler askerlik hizmetinden muaf tutuldular.
bununla beraber, padişah/halife kararı ile mekke, medine ve istanbul'da yaşayanlar askerlikten muaf tutuldu.
askerlikten muaf tutma yetkisi padişahın elindeydi.
ve padişah, hacı olanları askerlikten muaf tuttu. daha sonra din görevlileri askerlikten muaf sayıldı.
ve en sonunda da dini okulların öğrencileri askerlikten muaf tutuldu.
dini okulların öğrencileri.
yani tekke ve zaviyelere sığınan, burada din eğitimi alıyor ayağına tarikatçılık yapan tipler askere gitmedi.
93 harbinde tarikat ve cemaatlerin elindeki tekkeler doldu taştı.
çünkü askerden kaçmak isteyenlerin ilk sığındıkları yer buralardı.
ardından balkan harbi, birinci dünya savaşı.
anadolu'nun ve rumeli'nin yüzbinlerce genci delikanlısı vatan için şehadete koşarken, yüzbinlerce şerefsiz tarikatlara, tekkelere sığındı.
--spoiler--
Türk ordusunda şu anda 300.000'den fazla asker kaçağı mevcuttur.
Bunlar düşmana katılmamakta ancak memleketlerinin art bölgelerine kaçıp burada yağma ve talan yaparak ülke güvenliğini tehdit etmektedirler.
Her yerde birlikler bu kaçakları yakalamak üzere harekete geçirilmelidir.
--spoiler--
bu asker kaçakları harp kanunları gereği bulundukları anda infaz ediliyorlardı.
tabi onlar da çareyi tekkelere ve tarikatlara sığınmakta buldular.
zira harp kanunları tekke ve zaviyeleri kapsamıyordu.
keza kurtuluş savaşımızda da aynı sorunla karşılaştık.
1920 Eylül'ünde Meclis harekete geçti.
Hükümetin ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın ısrarlarıyla 11 Eylül tarihinde "Firari Kanunu" çıkarıldı ve istiklal Mahkemeleri kurularak bunlara kanunu uygulamada sınırsız yetki verildi, iki hafta sonra bu mahkemelere "Hıyaneti Vataniye Kanunu" altında getirilen davalara bakma yetkisi de verildi.
fakat buna rağmen 1921 ağustos ayında varolma mücadelesi verdiğimiz sakarya savaşı'nda asker kaçaklarının oranı ordunun yüzde 15'ine tekabül etmekteydi.
düşünün, tutunacak son menzildesiniz ve toplayabildiğiniz ordunun yüzde 15'i savaştan kaçıyor.
bu arada sakarya savaşında türk ordusunun mevcudu 120 bin kişidir, buna oranlarsak yüzde 15'lik kaçak sayısı korkunç boyutta olduğu ortaya çıkıyor.
bu kaçakların da çoğunun tekkelere sığındığını söylemeye gerek yok sanırım.
bu çok can sıkıcı bir durumdu.
ve atatürk'ün dikkatinden hiç kaçmıyordu.
nitekim büyük taarruz hazırlıkları sırasında atatürk konya'ya gider.
--spoiler--
gazi mustafa kemal, 2 nisan 1922 tarihinde yanında sovyet elçisi aralov ile birlikte konya’dadır.
“o gece iki medreseyi ziyaret ettik. kanlı, canlı hemen hepsi de gencecik mollalar medresenin avlusunda dizilmişlerdi. bunların yanında geniş cüppeli, beyaz sarıklı hocalar da yer almıştı. hepsi de yerlere kadar eğilerek mustafa kemal paşa’yı selamladılar.
içlerinden biri, bunların başı ve en nüfuzlusu; mustafa kemal paşa’dan, medrese sayısını arttırmasını rica etti. bu zat, ayrıca, medrese öğrencilerinin askere alınmamalarını da istirham etti.
hoca konuşurken mustafa kemal’in kendini tuttuğu belli oluyordu. ama medrese öğrencilerinin askere alınmaması söz konusu olunca, artık kendini tutamadı ve yüksek sesle, sertçe:
“ne o, dedi. yoksa sizin için medrese, yunanlıları mağlup etmekten, halkı zulümden kurtarmaktan daha mı değerlidir? millet kan içinde yüzerken; halkın en iyi çocukları cephelerde döğüşür, yurt için canlarını feda ederken, siz burada genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz!… “
mustafa kemal konuşurken gözleri daha korkunç bir hal alıyordu.
”bu asalakların askere alınmaları için hemen yarın emir vereceğim!”.
hocalar sindiler, ama yüzleri öfkeden kıpkırmızı kesildi, yabancıların yanında hükümet başkanı onları paylamıştı.
mustafa kemal paşa bize dönerek; “hadi gidelim, dedi, artık burada bizim için yapılacak bir şey kalmadı.”
ve şöyle, isteksizce selam vererek oradan ayrıldı.
mustafa kemal paşa otomobilde uzun süre yatışmadı: “savaş sona erince onlarla daha ciddi konuşacağım! her şeyden önce onları mali kaynaklarından, vakıflardan yoksun edeceğim. yurt topraklarının büyük bir parçası, neredeyse üçte ikisi, belki daha çoğu vakıftır. bu topraklar mollaların yaşam kaynaklarıdır. bunların çoğu köylülerin ellerinden alınmış topraklardır. buna son vereceğiz. bir de utanmadan hükümetten yardım istiyorlar.
mustafa kemal, anadolu topraklarında, şimdi gördüğümüz dinç, sağlam delikanlıları askerden kaçıran yüzlerce medrese bulunduğunu söyledi.
bu asker kaçakları tam bir kolordu demekti.
medrese öğrencilerinin şimdiye kadar niçin askere alınmadıklarını sormam üzerine, mustafa kemal, bunları askere alınmaları için gerekli emrin verilmiş olduğunu söyledi. bu devrimci adım, subaylar arasında büyük bir sevinç yaratmış ve bu olay son günlerin en çok üzerinde durulan bir konusu haline gelmişti.
kaynak:s.i.aralov, bir sovyet diplomatının türkiye hatıraları, çeviren: hasan ali ediz s.104-106
--spoiler--
işte, kurtuluş savaşının en çetin yılları.
atatürk ve silah arkadaşları vatanı kurtarmanın peşinde, ama medreseler, dergahlar askerden kaçacak şerefsizler için daha çok yatacak yer, daha çok tekke talep ediyor...
bugün ne yazık ki şu kanun yasalaşırsa olacağı budur.
türkiye'de ne kadar tarikat, cemaat, dergah varsa buraya üye olanlar askerlikten muaf tutulacaklar, besiye çekilecekler.
bunun hazırlıkları yapılıyor.
artık önemli olmayan bir yetki, Bunlara takilmayalim, zaten mecburi askerlik bitti gibi bir şey.
Artık daha iyi savaşan, PKK'ya ağır darbeler veren, eskisinden çok daha başarılı bir ordumuz var.