-hacı şimdi kantinde oturuyoz böle manitalar falan sarmış yavşamışız artık.
+hadi canım seen?
-hea. olum değiştik diyoz da kimse inanmıo mınakoyim.
+ee abi anlat anlat.
-işte biz oturuyoz. bizim bi hoca vardı kıl bişi. adı neydi lan o pezonun... heh george diye bi tip hep böyle derste takışırız, ben buna ayar veririm falan. efendime söyleyeyim, geldi kızların yanında artistlik trip gırla gidiyo, konuşturmuyo da pezevenk.
+vay pezooo.
-kalktım ayağa... dedim van münits. sen on dakkadır konuşuyosun. bize söz vermiosun. olmaz böle dedim. el kol yaptı. dedim indir o elini. kızlar falan girdi araya yapma etme diye.
+vay be abi sonra noldu hoca bişey dedi mi?
-ne dicek oğlum fırsat vermedim. dedim daha da ne kantine gelirim ne de senin dersine girerim. vurdum kapıyı çıktım.
+allah allah ben bunu bi yerden hatırlıyom sanki ama neyse.
-eee ne demişler insan yedisinde neyse yetmişinde de odur... ama iyi taktik yani arada uygularım. baya tutmuştu o zamanlar.
-şşşt, rte üniversite günleri ne güzeldi di mi lan?
+ıı evet öyleydi.
-lan sen de az değildin ha! kızları nasıl keserdin ince ince.
+mahmut, boş ver girmeyelim bu konulara.
-seni bu siyaset bozdu lan rte.
not: bu entrydeki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür.
2 yıllık bölümden mezun olduğunu ifşa etmek istememesinden ileri gelen durumdur. zira bitirdiği bölüm daha sonradan dört yıllık olmuştur ve o da ses etmeyerek devam etmiştir bu duruma.
türkiye cumhuriyeti vatandaşları için çok büyük bir kayıptır. oysaki bizler onun engin(?) tecrübelerine dayanaraktan nasıl bir insan olmamamız gerektiğini öğreniyoruz.
bir gün aldım biraları, mahmut, süleyman ve bülentin üniversite evine gittim. sonra kapı çaldı büşra, kübra ve aleyna geldi diye başlayan, her üniversite gencinin anlattığı hikayelerdir.