duygasallığa siyaseti karıştıran ki bugüne kadar duygu yüklü bir lidere sahip olmamış bünye'nin gözyaşlarına bile laf atma çabası ve bu liderin nihayetinde bir şair olduğu ve okuduğu mektubun ciddi anlamda yürek dağlayıcı olduğunu gördüğü halde sırf laf sokmak amaçlı ne olursa olsun bir türk evladı olan başbakanın da ağlamaya hakkı olduğunu düşünmeden sallayan yazar söylemidir.
öncelikle bir insanın ağlamasının doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmak abesle iştigal etmek olur.çünkü ağlama da insanın kontrolünün dışında gerçekleşen oluşumlardan biridir ve önlenmesi neredeyse imkansızdır.burada tartışılması gereken esas konu,12 eylül'deki referandumdan önce,sırf 12 eylül askeri darbesi mağdurlarının evet oylarına göz dikmek ve duygularını sömürmek için orada o mektupları okumak konusudur.8 senedir iktidarda olan bir partiden bir kişi bile,referanduma 2 aydan az bir süre kaldığı şu günlere kadar bir defa olsun 12 eylül'de infaz edilen insanlardan bahsetmemiştir,bahsettiyse de hiçbiri eline bir mahkumun mektubunu alıp okumamıştır.
durum böyle olunca,'neden ağlıyorsun'dan önce sorulması gereken soru,'ağlayacağını bile bile neden o mektubu böyle bir zamanda okuyorsun' olmalıdır.ki şuna hiç değinmedik,o mektubun sahibi ve diğer mahkumların kanlarının yerde kalmaması ihtimali,referandumdan hangi sonucun çıkacağıyla pek ilgili değil gibi görünüyor.evet denirse 12 eylül askeri liderlerinin,pardon,katillerin yargılanması yolunun açılacağı söyleniyor,ama sadullah ergin gibi,kültür bakanı ertuğrul günay gibi siyasiler sözkonusu değişikliğin sonucu olarak gösterilmeye çalışılan darbecilerin yargılanması ihtimalini,sadece bir ihtimal olarak gösteriyor,ve mevzuyu savcıların vicdanına bıraktığını söylüyor.
bu durumda,rte'nin gözyaşlarının tamamen dinmesi için,yeni anayasa paketi'nin üç maddesi hariç referanduma gitmesi kararından önce chp'nin yapmış olduğu ve darbecilere gerçekten yargı yolunu açabilecek olan kanun teklifini kabul etmiş olması lazımdı.yapmadı.yazık oldu.