Komik tespittir. Meydanlarda dolaştığını iddia eden arkadaşlar 500 tane korumayla bende rahatca dolaşırım meydanlarda. Adama ulaşabilmek mümkün değil bu haldeyken bile diktatör değildir kanitida işte budur diyenleri anlamakta zorlaniyorum.
seçimle başa gelen insanların dikdatörlük yapamayacağını zanneden amipgillerin ıspatlamak için götlerini yırttıkları ama başka bir şey de bulamadıkları kanıtlardır.
Recep tayip erdoğan,zambiyadan,mozambikten,angoladan diktatör olarak görünmüyor olabilir.Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her birey ise recep tayip erdoğanın ne kadar dikta bir yönetim izlediğini rahatlıkla görebilir.
Türkiye de medya, ''burjuva sarayı'' olmaktan öte gidemedi.Bu medya saraylarında iktidar menfaatine,sermaye patronlarının menfaatine kalemini yürütmeyen,düşünmeyen,yazmayan yazarlar barınamıyor ne yazık ki.Buralar tamamen burjuva palyaçolarının ikametgahları haline gelmiş.Sabahtan akşama kadar süslü cümlelerle kürt sorunu,ermeni meselesi,apo asılacak mı vs gibi saçma sapan meseleleri,ısıtıp ısıtıp önümüze koyarak gündemi kontrol altına alıyorlar.Tabi bu sırada birileri gemi alıyor,ada alıyor.Metrelerce derinlikte 300 ün üzerinde insanımız hayatını kaybediyor.Flash tv de insanlar halay çekip dans etmeye devam ediyor.Diğer kanallarımız ise 2558 bölümlük bir dizinin 555.bölümü ile 556. bölümü kadar farksız bir şekilde yayın yapmaya devam ediyor.Katiller çıkıp kanallarda umarsızca,utanmadan basın açıklaması yapıyor,adamın biri çıkmış,karbonmonoksit ile ölüm tatlıdır diyor.
Halkın ise hiç bir şekilde söz söyleme hakkı yok.Düzen monolog bir şekilde devam ediyor.Halk sadece konuya 'evet' veya 'hayır' diyerek dahil olabiliyor.Yorum yapma veya fikir beyan etme şansı yok.Sermaye patronları veya iktidar konuyu belirler halk ise evet veya hayır diyerek onaylar veya veto eder.
Aslında düzende belli düzülen de ama ne bileyim böyle s.kim gibi bir düzen var işte.
rte diktatörlük kurmak yolunda ilerleyen bir despottur. her geçen gün geçmişi aratmaktadır. gazetecilerin medyanın baskı altında alındığı, köşe yazarlarına karşı linç kampanyaları uygulandığı, temel hak ve özgürlüklerin kullanımının binbir yöntemle engellendiği, polis şiddetinin canlar aldığı, mit yasasıyla denetimsiz bir muhaberat ve korku örgütünün kurulmaya çalışıldığı, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırıldığı, yargı kararlarının uygulanmadığı, her gün halkı bölücü söylemlerle halka manevi cebir uygulandığı, bir ihaleyi kimin alacağına , hangi kanunun nasıl olacağına bile tek bir adamın karar verdiği, yalan, dolan ve talan üzerine kurulu, denetim mekanizmaları çalışmaz hale getirilen bir sistem demokrasi olarak tanımlanamaz.
şu anda açık bir diktaya doğru hızlı bir gidiş içinde olan bir kişiye demokrat diyenler, her diktatör amacına ulaşırken yalan söylediğine göre, onun bu yoldaki hempalarıdırlar.
hani çiftçi'ye "ananı al da git" diyor ya,
hani soma'da bir kişiyi yumruklamaya çalışıp "niye kaçıyorsun ulan israil dölü" diyor ya.
hani "yolsuzluk yapan babamız da olsa acımayız" deyip 4 bakanın fezlekesini günlerce okutmuyor ya.
hani "paraları sıfırla" deyince oğlu "hangi paraları" diyor ya.
Madenci' ye istemeyerek vurması diktatör olmadığının en büyük kanıtıdır. Diktatör dediğin adam daha sert olur, yakınlarını kaybetmiş, canı yanmış madenci' ye israil dölü deyip, kasten tokatlar, kalem müdürüne falan tekmeletir. Şehit olan askerin ailesine askerlik yan gelip yatma yeri değildir, ölüm bu işin fıtratında var, güzel öldüler, sadece onlar şehit olmadılar, yakınlarını da şehitlik mertebesine ulaştırdılar gibi cümlelerle alay ederdi diktatör olsaydı. Diktatör değil bir dünya lideri, örnek alınan bir şahsiyet olduğuna dair buna benzer birçok örnek verilebilir.