bekir çoşkun un cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde abdullah gül' ün cumhurbaşkanlığını içime sindiremiyorum beyanı üzerine rte' nin katıldığı bir haber programında beğenmiyorsa gitsin şeklindeki karşı beyanıdır. bu rte' nin bir çiftçi vatandaşımızı ananı da al git sözünden sonra ikinci kez aynı görüşteki tavrıdır. fakat bu kez gorülüyor ki, rte söylediği gibi değişmiştir. o zaman ki beyanında çiftçi vatandaşımızı anasıyla birlikte kovarken şimdi bekir çoşkun' un sülalesine ayrıcalık vermiş ve sadece onu kovmuştur. ülkeyi tapulu malı sayan rte demokrasi ve eleştiri bazındaki düşüncelerini bu yonde yansıtmakla nasıl bir demokrasi benimsediğini gozler onune sermektedir. rte seçim akşamı yaptığı konuşmasında bazı kesimlerin ikinci atatürk' ü oluvermişti. ama bugun ki rte görülüyor ki ikinci vahdettin' dir. o günün vahdettin' i atatürk' ü vatan haini yapmış ve ülkeden kovmuştu, bugunun rte' si ise kendiyle aynı düşünmeyenleri ülkeden kovmaktadır. sonuç olarak oluyor ki, rezaletin tamamen esiri olunmuştur.
not1: onemli olan bekir çoşkun' un kovulması değil birinin kovulmasıdır. burada ifade edilmek istenen bekir çoşkun' u aklamak ya da rte' yi karalamak değildir. onemli olan rte' nin demokrasi anlayışıdır.
not2: onemli olan bekir coşkun ve bekir coşkun' un kovulması değildir. onemli olan rte' ın bekir coşkun' u kovması da değildir. onemli olan rte' nin bir türk vatandaşını kovmasıdır. burada onemli olan bekir coşkun' un kimliği ve düşünceleri değil, rte' nin fikri ve zikridir.
kendisinin ne kalibrede bir siyaset adamı(!) olduğunu gösterir. kendisi aynı açıklamanın içinde edep ve adap gibi kavramlara da değinmiştir ki, işte ironi budur.
bekir coşkun un muhalefet yönündeki yazılarının uslubu son dönemlerde tatsızlaşmıştı evet. ancak her ne olursa olsun gazetecinin terbiyesizi olanı ile başbakanın terbiyesiz olanı kefede dengede durmuyor. haddini aşanlara kapının yolunu gösteren başbakan yerine kendini her kesime sevdirebilen ve takdir gören bir başbakan istemek hayal mi?
sayın tayyib erdoğan'ın akıllıca manevralarından biri daha, ilk önce lafı koy, ardından icraatı koy, ben seviyorum bu adamı diyorum inanmıyorsunuz, seçimlerden sonra deniz baykal ın 3 gün evinden çıkmadığını hatırlıyorumda, insan hem gülüp hem osururmu sorusu aklıma geliyor.
yazılan ya da söylenen her hangi bir düşünce eyleme dönüşmedikçe demokrasi gereği bir eleştiri olarak algılanmalıdır. eğer böyle algılanamıyor ve tahammül edilemiyorsa demokrasi içe sindirilememiş demektir. kaldıki tüm bunları da bir yana bırakalım bir devletin başbakanının her ne olursa olsun uslübuna dikkat etmesi gerekir. bunu beklemek hata mıdır sayın başbakandan evet hatadır. çünkü vatandaşına ananıda al git diyen bir insandan daha fazlası beklenemez. bu devlet kimsenin tapulu malı değildir ve hiç kimsenin başka bir kimseyi kovma gibi bir yetkisi, durumu da söz konusu olamaz dolayısıyla da recep tayyip erdoğan'ın bekir coşkun'a söylediği sözler ve onu tabir-i caizse ülkeden kovmaya kalkması yaptığı talihsiz ve uygunsuz davranışlarına bir yenisini eklemesinden başka bir şey değildir.
berkir coskunun terbiyesizliklerinin yanında çok masum kalan bir harakettir. sen bunca oy almış bir pariye kuyruk acısı içerisinde saldırırsan alırsın cevabını oturursun. bide bekir coşkun eşinin yabancı olmasına ramen benm yurt dışında gidecek yerim yok demez mi. eşinin boynundaki haç gözüne girsin be.
gelip geçici hükümetine ve nasıl olsa cumhurbaşkanı seçilecek abdullah gül kardeşine güvenip, * gereği * aksi seda çıkartmak en doğal hakkı olan herhangi bir vatandaşını öz memleketinden kovabilme gücünü kendinde görebilen rte klasiği. enteresan olan azınlık düşüncenin oyları ile gelen hükümetin başbakanı olup, çoğunluk düşünceye mensup birini nasıl vatanından kovma teşebbüsü gösterebiliyor hayret doğrusu.
bekir çoşkun'un cevabı "amerika'da evim, barkım, okuyan çocuklarım filan yok ki onların yanına gideyim veyahut ne bileyim gemicik de yok bineyim gideyim." şeklinde olmuştur.
"tiz başı vurula" buyruğundan bir kaç adım öncesidir.
sözlükteki haketmişti anlamına gelen yorumlara bakılırsa işlerine geldiğinde demokrat kesilenlerin aslında nasıl da totaliter bir rejime hazır olduklarının görülmesine neden olmuştur.
eee hani daha fazla düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokratikleşme istekleri. geçiniz. bunların aklına ifade özgürlüğü deyince atatürk'e rahat rahat hakaret etme özgürlüğü gelmektedir önce.
kovmasına kovdu da, ortada bir problem var.. hangi ülke böyle bir adamı kabul etmek ister.. adam su katılmamış abazan yahu.. düşünsenize fransa'ya gittiğini, le monde'da köşe yazdığını.. elysse sarayına başörtülü afrofransız çıkarttırmaz alimallah.. bence kendisine en uygun ülke ingiltere, en uygun gazete de the sun dır.. mesela avam kamarasında kaç kişinin eşi yazın tanga giyiyor hangimiz biliyoruz? bilmiyoruz, oraya bir bekir coşkun şart.. uçak bileti benden, güle güle bekir, allah yolunu açık etsin diyecem ama biliyorum soracaksın, hangi allah diye, o yüzden ben sana başş baaşş diyorum..ya da naşş naaşş mı demeliydim? neyse sen anladın zaten..
diyorlar ki, tayyib ve eşi hanfendiler; gül'ü vazgeçiremediklerinden rahatsızmış. hele emin hatun "hayruş benim üstümde mi olcek şimdi" diyerek (böyle ince söyleyemiyor da benzetim yaptım simultane) tayyib efendinin beynini yiyormuş.
tayyib ondan dolayı çok hassasmış bu aralar. tüm bu mesele de bundan imiş.
hassas, kanamalı bir durum yani. ağrılı bir dönem olacak.
kimsenin şikayet etmemesi gereken olay. çünkü bu ülkede yaşayan iki kişiden biri bu üslubu ve söylemi 22 temmuz gecesi peşinen kabul etmiştir. üstelik o iki kişiden biri sizin amcanız, dayınız, arkadaşınız, bakkal amcanız, belki sevgiliniz, eşiniz... bundan sonra hala bu üslüba isyan etmekte olan bizler, yani artık azınlık olanlar, elimizden gelen hiçbir şey yok. ben istememiştim bu aşağılanmayı, ben istememiştim ülkemden kovulmayı, hem de ülkemin başbakanı tarafından. fakat ne yazık, mukadderat...
bakın kardeşim götünüzden element uydurmayın, bekir çoşkun denilen şahıs, abdullah gül benim cumhurbaşkanım olamaz demiş, tayyib erdoğan da o zaman başka ülke de yaşasın demiş, ne olacaktı, bekir çoşkuna ayrı cumhurbaşkanımı seçeçekler? tamam o zaman herkes kendine bir cumhurbaşkanı seçsin. benim ki abdullah gül! bekir çoşkun'unkide margaret techer.