ekonomi de stopping lost diye bir teorem vardir.
bu teoreme gore eger ki bir seyden zarar ediyorsan ve eger o ise devam etmek o isten cekilmenin getirecegi zarardan fazla ise hemen zarari durdur ve isten cekil denir.
simdi bu mantikla rte surekli ulkeye zarar veriyorsa ve onun bu zararini bitirmenin tek yolu ona cumhurbaskanligini almasi ise (ki bu da zarar eden sermayeyi kapatmanin getirdigi zarar) rte ye basbakan iken daha fazla zarar vermesin diye yetkileri sinirli bir cumhurbaskanligi vermek daha mi iyidir?
cumhurbaskanligina ne dersin rte?
su an turkiyede hickimse rte nin cumhurbaskani olmasini istemiyormus gibi bir hava var. kim yapti bu adami basbakan? onu basbakan yapan zihniyet cumhurbaskani olmasina niye karsi ciksin? ayrica, cumhurbaskani iken basbakan gibi kanun koyma yetkisine sahip olunamiyor, bu yüzdendir ki rte nin cumhurbaskani olmasi daha az zararli gibi gözükebilir. fakat aslinda kanun koymadan daha onemli bir konu vardir ki, o da kanun tasarisina onay vermektir, bu da cumhurbaskanligindan gecer. su anki cumhurbaskanimiz ahmet necdet sezer in uyguladigi politika gözönüne alinirsa, bu kurumun ne kadar onemli oldugu ortaya cikar. bir an icin rte nin cumhurbaskani oldugunu dusunelim * o zaman ne olacakti, anayasaya aykiri oldugu gerekcesiyle ahmet necdet sezer in geri cevirdigi bütün tasarilar yasalasacakti, yani anayasaya aykiri kanunlarimiz olacakti. o yüzdendir ki rte nin hertürlüsü bu millete zulümdür.
kaçınılmaz son. türk milleti evden çıkarken bilerek musluğu açık bıraktı ve şimdi su baskınının önüne geçemiyor. zaten var olan milli servetimizi toplam nüfusa bölüp işte ekonomide refah düzeyini yükselttik diyen, eğitim reformu konusunda kılını kıpırıdatmayan, sadece türban ve imam hatiplerle uğraşan, sosyal güvenliğin yanından bile geçmeyen, ulaşımı kabusa çeviren hükümetin lideri cumhurbaşkanımız oluyor hayırlı, uğurlu olsun.
''sabıkalının iş bulması zordur'' diye düşünülen bir ülkede,sabıkalı birini tutup başbakan/cumhurbaşkanı yapmak,heralde hiç düşünülmemiş olunduğunun resmidir..
''başbakanlık/cumhurbaşkanlığı yan gelip yatma yeri değil !!! '' diyerekten haykırma isteği uyandıran durumdur..
ayrıca üzerinde fazla konuşulması riskli bir konudur,ananıda alıp bu diyarlardan gitme talebinde bulunabilir kendileri..
''bu ülkede bukadar ampül varken,böylelerinin sırtı yere gelmez'' diyede bir serzeniş vardır düşüncemde..
eger bu ulkede bi demokrasiden bahsedebiliyorsak sorun olmaması gereken bir olaydır. ama bunu sorun edenler demokrasi oldugu için sorun ettiklerinden benim kafam karısmaktadır. bu ulkedeki siyasetçiler zaten sömürme yarışı içindeler değişen hiç bir şey olmaz. bi taraf din der, diğerine dinsiz der. diğer taraf laiklik der, diğerini laik olmamakla suçlar. hayır kardeşim hem dindar hem laik olunamıyo mu bu ülkede.
eğer demokrasiden bahsediyorsak olması gerekir. ama kişisel düşünceme göre türk siyasetine eli değmiş herhangi birisinin orada işi yok şu an hiçbiri haketmiyo. belki menderes türel olabilir. kendisini takdir ediyorum. *
Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarının ve Atatürk devrimlerinin hala benimsenmediğini ve sivil toplum kuruluşlarıyla sözde sanayi ve işçi sınıfının hala tarikat -cemaat ilişkisi içinde şeriat özlemi çektiğine tanık olduğumuz üzücü tablodur. % 30 oy yüzdesiyle tek başına iktidar olan bu faşist-dinci partinin yine kendi parti kadrosundan farksız cahil , üçkağıtçı , arap ve amerikan emperyalisti kişiler tarafından seçilmesi , diğer taraftan "oy verecek adam gibi parti bulamıyorum" bahanesiyle apolitize edilmiş vatandaş(!)1950'den günümüze şeriatçı ve etnik ırkçı zihniyetin yeniden hortlamasıdır.Demokrasiyi kendi ideolojisini benimsetmek ve bu yola giden her yolu "türban , imam hatip yoluyla" mübah kılmayı görev bilmiş fethullahçı zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki kara peçesidir.
