başbakanımız recep tayyip erdoğan ın aynı anda hem abd ye hem rusya ya hem de israil e rest çekip posta koyması hadisesidir. suriye yi saymıyorum bile. o çantada keklik.
lider dediğin böyle olur. kimsenin gölgesine girmez. mevzubahis türkiye nin çıkarlarıysa gerisi teferruattır. o değil de kendisine abd nin piyonu diyenler de kızaracak yüz var mı acep.
puhahahhaaahhaaaa şeklindeki nefret edilesi gülme efektini ağız dışında başka organlardan da çıkartabilecek posta koymadır.
- sayın obama gemimize saldırdı israil
- sayın obama suriye uçağımızı düşürdü
- sayın obama rusya bişeyler diyo bi el atsana
- sayın putin vizeleri falan kaldıralım bak elma armut ucuza vericez
- israil' den intikam alınacaktır. özür dileyecektir israil. ( israil şu ziki ve taşşağıyla yellenmekte)
- suriye mevzusunu hiç açmaya gerek yok. bir başbakan bu kadar rezil olabilirdi.
halka malolmuş bir yobaz tarafından ortaya açık zarf şeklinde atılmış postadır.
yerlerde debelendirerek güldüren de bir laf vardır orda "lider dediğin böyle olur". adamın karısı heralde bu. pek bi sevişiyosunuz başbakanınla.
"başbakanımız" lafını da asla kabul etmiyorum. benim başbakanım değil.
hükümetin ve başbakanın 'kraldan çok kralcı'larının uydurmasıdır.
en basitinden şöyle diyelim; filistin'in yanında yer alıyoruz biz değil mi? görünüşte öyle yani. abd ve israil'e filistin'in davasında haklı olduğunu ispatlamaya çalışıyoruz hatta mavi marmara saldırısı da bu yüzden oldu. abd de bizim en iyi müttefikimiz olarak lanse ediliyor. israil, çiş, bok, kaka; ama abd en canımız ciğerimiz olarak sunuluyor halka her akşam ve her sabah.
peki aynı abd, filistin geçenlerde bm genel kurulu'nda devlet statüsüne kavuşunca nasıl bir tavır aldı hatırlıyor musunuz? tam olarak israil'in yanında yer aldı. hillary clinton çıktı açıklama yaptı ve 'ortadoğu için çok sıkıntı verici ve üzücü bir gelişme.' babında açıklamalarda bulundu.
sonra diyorsunuz ki başbakan öyle posta koydu, böyle ayar çekti, iç politikada gürlüyor, kükrüyor 'dış politikada, ortadoğu'da söz sahibi biziz.' dercesine. ama sonra abd geliyor böyle de bozuyor oyununu. nasıl görülmüyor bunlar ben ona şaşıyorum. ben şahsen çok komik ve bir o kadar acıklı buldum. ne derler buna? trajikomik.
One minute demek, gemi vurmak, bunlardan hangisi posta koymak ? Yani birisi konuşuyor, birisi icraat yapıyor. One minute two minute demekle posta koyulduysa, israil gemi vurarak ne koydu sorusu gelir akıllara . Yani posta falan değil safi rüzgar (bkz: kolpaçino)
evlâdım, denge politikasına göre kimseyle çok yakın ya da uzak olmayacaksın. mesafeli bir dostluğun olacak. sen herkesle kötü olarak dengeyi koruyamaz, tersine "abi beni sik" demiş olursun.
mavi marmarada kendi milletvekillerini gemiden indirip diğerlerini ölüme terkeden sonra da israil özür dileyince dize getirmiş gibi gösteren rte mi israile posta koyacak.
reyhanlıda onlarca vatandaşımız öldürülmüşken koşarak baba evine giden rte mi abdye posta koyacak.
suriyeye girerseniz moskovaya girmiş gibi müdahale ederiz diyen putine sesini çıkaramayan rte mi rusyaya posta koyacak.
buraya avm de yapacağız cami de yapacağız. bunun iznini bi kaç çapulcudan alacak değiliz diyip kendi halkına posta koyduktan sonraki halini de gördük onun. biz avm demedik. metresine uymaz bi kere falan filan diye saçmalamaya başladı peşinden.
ya r.t.e nerdeyse ilah ilan edeceksiniz. davosta posta koydu,obamaya düğme ilikletti. hı hı oldu cnm ya tüm dünya r.t.e önünde secde ediyo oldu mu. hadi git şimdi.
ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz sözünün özellikle uluslararası ilişkilerde ne kadar işe yaradığının göstergesi olan durum ya da algıdır. geçmişte israile de posta koymuştuk güya. millet de sokaklara dökülmüştü ellerinde türkiye bayraklarıyla. başbakana övgüler yağdırıyorlardı hepsi de.
türkiyenin ne rusyaya, ne israile hele de abdye ciddi ciddi posta koyacak durumu yoktur. zaten şu anki durum göz önüne alındığında hiç bir devletin bunu yapması mümkün gözükmüyor. koskoca abd bile çin ve rusyanın izole olmaması, tam tersine serbest ekonominin çeşitli formlarına evrilerek kapitalist dünya ile entegre olabilmesi için uğraşlar veriyorken birilerinin de çıkıp "başbakan herkese ayar veriyor, posta koyuyor. başbakan didiğin biyle olur. helal sana delikanlı başbakanım benim" demesi olsa olsa o adamın diplomasiden ve uluslararası ilişkilerden zerre kadar anlamadığını gösterir.
başbakanın dış politikada yaptıklarının ve yaptırdıklarının etkisini tam olarak görmemiz için henüz erken. ancak iki hafta ömür biçilen esadın iki yıldır ayakta duruyor olması, mısırda türkiyenin çok büyük destek verdiği mursinin darbe ile indirilmesi ve abdnin buna açık açık göz yumması, modelliğini yapmamız beklenen islam coğrafyasında sünni çoğunluktaki devletlerde dahi tutunduğumuz dalların birer birer kırılması gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda pek hoş sinyallerin gelmediğini ve hükümetin karnesinin çok da iyi olmayacağını kestirmek zor değil. türkiyenin bu bakımdan dış politikada acilen farklı çözümler üzerine yoğunlaşması ve hem batıda hem de ortadoğuda daha geniş çapta destek görmesi gerekiyor. ama başbakanın bu saatten sonra, hele de her şeyin en iyisini bilen usta moduna girdikten sonra, bu denli geniş düşünebileceğini ve böyle bir şeye enerjisinin yeteceğini düşünmüyorum. zaten danışmanları konusunda attığı adımlar da bunu destekler nitelikte.
bu devirde herkese meydan okuyan adamlar kahraman olsaydı; bugün saddamı, bin ladini, kaddafiyi kahraman olarak anıyor olurduk. oysaki şimdiden sonra bu adamlar için tek yapabileceğiniz, ruhlarına fatiha okumak. 21. yüzyıl dış siyasetinde başına buyruk hareket edene "yalnız uçan kartal" denmez. "sürüden ayrılan kuzu" denir.