bence hiç kimse değildir. gerçekten tayyip erdoğan'ın karşısına birini çıkartma fikri biraz delice, biraz da lüzumsuz.
neden?
erdoğan'ın varlığını, siyasetini ve alacağı oyu karşısına çıkacak tek bir adam değiştiremez. bu biraz popülizm bence.
erdoğan'la uğraşmak nasıl bir şey biliyor musun? araba kullanmayı öğrenmeden ralli yapmak gibi bir şey.
erdoğan seçimlerde erdoğan olarak kavga etmez mesela. halk kitlelerinden adamları vardır, işe güce koşturdukları vardır.
siz en son bir seçime kimi böyle hazırlamışsınız?
sizin mesela gençlik kollarınız ne durumda?
insanlara size inanıp, sizinle savaşmaları için ne vaadedebilirsiniz?
para mı? maneviyat mı? statü mü? saygınlık mı?
erdoğan hepsini yarım saat içinde halledebilir ve buna da sizi köle kılacak kadar inandırır.
demek ki erdoğan'ı tartıştıracak kimse olamaz. bunu geçelim.
o halde erdoğan'ın şahsiyetiyle uğraşmaktansa kendi oluşumumuzda olanlara bakıyoruz. bir kere başa bakalım...
bahçeli ve kılıçdaroğlu... mesela bu üç adam birbiriyle yaşıt denebilir fakat aralarından bir tek erdoğan taşı sıksa suyunu çıkaracak halde.
öyle olmasa da öyle görünmeyi de başarırdı.
ya diğer ikisi? kime umut olabilirler? mesela o adamlardan birinin oğlusunuz diyelim, 12 saat çalışıp evinize para getirebileceğine inanabilir misiniz babanızın? erdoğan inandırırdı.
apartmanda kavga çıktı diyelim... hangisi döver? erdoğan döver, kılıçdaroğlu dayak yer, bahçeli ya karışmaz ya da ayırmaya çalışır.
kısacası bu 2 adamdan toplumun en sıradan kesimlerini dahi harekete geçirecek potansiyeli çıkmaz. burda bir anlaşalım.
o zaman bu adamları değiştirmeniz gerekir. ama o da nesi? adamların ikisi de otokrat, dışarda kimseyi dövemiyorlar ama evde çocuklarını dövebiliyorlar.
dönelim evin içine... bahçeli'nin evinde dayak yiyenler evi terketmiş biz ayrı eve çıkacağız diye...
kılıçdaroğlu'nun evindeyse ''ulan ev annemizin peder bizi evden atmakla tehdit ediyor, gidiyorsa kendi gitsin'' muhabbeti var.
evin güzel ve okumuş kızı selin de basmış istifayı... gitmiyorum artık işe falan, evin reisi ben olursam ne ala diyor.
yani değişimin karşısına geçilemiyor, bir kıpırdanma var...
bu bir avantajdır, nitekim değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
erdoğan da bir gün artık çekilmek isteyecektir bu işten, onun için doğru zaman, ne zaman istersedir.
fakat diğerleri için her an doğru zamandır.
türkiye'ye yeni bir liderden ziyade yeni bir oluşum, yeni bir umut, yeni bir barışın eski alternatiflerden daha lazım olduğunu düşünüyorum.
kısacası bana göre mhp ve chp hiç lider bulmaya falan çalışmadan partileri emekli edip, fraksiyonları doğrultusunda yeni oluşumlarla yola çıkmalı, halka dürüst ve samimi olmalı, istikrarı amaçlamalı, ak parti'yi tukaka etmek yerine çalışmalarını ve kazanımlarını örnek alarak neyi birkaç adım ileri atabileceklerini ve bunu halka kanıtlayabileceklerini düşünmeliler.
mhp'nin bu cesaret ve özgürlükte olduğunu sanmamakla beraber ak parti'nin yancısı olmaktan şikayet edeceğini sanmıyorum zira birisi heo kırsalın partisiydi, ötekisi de o noktaya gelmemek için bir uğraş içinde.
fakat chp'nin böyle bir lüksü olmamalı. artık siyaset mirasçılığı bırakılarak atasına saygısı da korunularak yeni bir isim, yeni bir logo ve yeni vizyonlar ileri sürerek devam etmeli.
ben kılıçdaroğlu önderliğinde zaten tabela partisi haline gelineceği ve bir daha da toparlanamayacağını düşündüğüm için selin, özgür gibi ilerici gençlere bunu öneriyorum. deniz gibi ihtiyar delikanlılara da eski partilerinde kalıp artık bu işlerden ellerini eteklerini bir çekmelerini önermek isterim tabii.
lider aramasınlar, oluşumlar liderlerini aslında kendileri seçerler.
milli görüşün erbakan'la tıkanıp kaldıktan sonra kendini yenileyerek erdoğan'la bu noktaya gelmesi bunun en muhteşem örneğidir.
inönü'yle zavallılaşan chp'nin ecevit'le kendini aşması da gayet iyi örnektir.
önemli olan isim değildir, söylem bile değildir, eylemdir.
ortanın soluna kefeniyle savaşacak adamlar ordusu lazımdır. aşırı solda durmalarına da gerek yoktur. biraz eğri oturabilirler.
aynı anda hem kedileri kontrol edebilen hem ysk üyelerinin hile yapmasını engelleyebilen hemde ülkenin yüzde ellisinin hırsızlığı, haksızlığı, yalanları gördüğü halde susmamalarını sağlayabilen birisinin bulunması gereken mevzudur. isimler falan önemli değil bu milletin yüzde ellisi hırsızlığı benimsiyor en büyük engel bu. adamlar trafolara kedi soktu sustular ysk üzerinden usülsüzlük yaptılar en başta sözlükteki tipler bununla bile övünüyorlar hala utanmadan sıkılmadan. bunların önüne geçmek lazım en başta..
Başbuğ cesaretsiz adamdır az sıkıştırdılar içerde hemen herkesin sicilini okudu.
Başbuğa en başta askerin saygısı yok.
Milletin de çıktıktan sonraki pasiflipine tahammülü yok.
Beni bu şekilde üçkağıtla içeri atacaklardı çıktığımda hepsine ülkeyi dar eder ağzına sıçardım. .
Erdoğan karşsına çıkacak adayı daha öncekiler gibi ekmeksiz yer bitirir. Bir ara ekmek için ekmeleddin vardı ahh ne günlerdi. ekmeleddin'i bile ekmeksiz götürdü.
Atı alan üsküdar'ı çoktan geçti beyler kabullenin artık.
kabul edin Erdoğan karşına çıkarılabilecek hiçbir aday yok çünkü Erdoğan şimdiye kadar karşısına çıkan herkesi resmen bitirdi. ama bundan sonra siyasi kariyerini bitirmek isteyen başka gönüllüler varsa elbet çıksın meydana. görelim boylarının ölçüsünü.
erdoğanın elindeki medya gücü kimsede yok. o yüzden amerikalı büyük abiler bişiler istemezse karşınsında kimse kazanamaz. ama tayyipdeki medya gücü bugün bizim bakkal rıfatta olsun o adam bile geçer tayyipi.