ulusoy'la tanıştığım yolculuk tarifesi. yıllardır şiki şiki baba müzik çalan , yanınızda uyuyan amcaların kafalarının omzunuzda artık iz bıraktığı , öndeki car car konuşan teyzelerin patatesli börek kokusundan çıtayı alçaltmış , neredeyse deniz seviyesine çekmiş bizler için bir lütuf imiş meğerse.
insanın hakettiği ölçülerdeki koltuklarından sarman kedi misali kıvrılırken ayak altında çanta ya da tepenizde demoklesin kılıcı gibi salınan yolcu torbalarından çekmiyorsunuz bir kere. radyo imkanı var 8 kanal , entegre televizyonda 80 lerin yeşilçam komedilerinden gına gelmiş bizlere zap hakkımız olmasa da gündelik olayları takip etme ve kral tv * hakkı verilmiş. yiyecek içecek servisi klasiğe oranla daha zengin ve de tuvalet hizmeti sunmuşlar. bir de daha eli yüzü düzgün , daha özenli bir yolculuk ekibiyle gidiyorsunuz , mesela kaptan değişimi filan da oluyor küçük ama önemli bir ayrıntı. demem odur ki bir kaç milyon fazla verip daha insani bir yolculuk için değerdir.
ulusoy'un bu tarifesine, sürekli seyahat ettiğim metro turizm'in bana yaptığı ayıp ve yanlışlardan dolayı seçmiştim. daha 2 gün önce uzun bir tatilin ardından istanbul'dan izmir'ime kavuştum. sürekli izmir-istanbul arası seyahatler ediyorum. normalde 40 tllik hatta zorlarsan 30 tllik bir bilet bile bulabilecekken, gittim bu izmir-istanbul seyahatindeki en pahalı bileti aldım. tabii insan bir şey bekliyor royal class deyince. 61 tl vermişim boru mu afedersin?
insan bu kadar parayı verince, güler yüzlü personeller, kaliteli hizmet ve daha birçok şey bekliyor ister istemez. hem bu firmanın da bunu düşünmesi lazım zaten. '' ulan millet 30'a 40'a bilet bulabilecekken bizimkine 61 tl veriyorsa harbiden bir şeyler yapmalıyız'' diye düşünmesi lazım, ve ona göre şeyler yapmalı, yoksa niye tercih edilelim ki diye de sorgulaması lazım kendini.
ama baktığımda, çok da 61 tlye değecek bir hizmet kalitesi görmedim. altını çizeyim hizmet kalitesini diyorum. personellerinin de öyle çok güler yüzlü olduğunu söyleyemem. sadece indiğimde servisle ilgilenen bir beyefendi çok ilgili ve güleryüzlüydü. bunun dışında, tekli koltuklar muhteşem. çok iyi düşünülmüş bir şey şüphesiz. üstelik koltuklar çok rahat ve konforlu, insanı uyutabiliyor bile. hani bazısı için sadece tekli koltuk için bile verilir bu paradır. aslında benim için de öyle.
tekli koltuktan başka bir havası olduğunu söyleyemem. yastık veriyorlar, battaniye veriyorlar, onu da alıyorlar inerken zaten. yeterli sayıda da yok bunlar. ilk bindiğinde aldın aldın, alamadın millet bitiriyor valla. bunu artık diğer firmalar da yapmaya başladığından bir artı olarak değerlendiremiyorum.
geceleri meşrubat ve yanında kek tarzı şeyler veriyorken, sabahları bir sandviç veriyorlar. yanında istediğin türden bir meşrubat. tabii ben gece yolculuk ediyorum ve ona göre söylüyorum bunları. bir de moladan sonra su dağıtıyorlar, bütün servis bu 8 saatlik yol süresince.
bir kolonyalı mendil bile vermediler oysa. metro veriyordu halbuki. bu bence bir eksidir. küçük detaylar önemlidir müşteri için.
sağ tarafta bulunan çiftli koltukların arasında bardak koyma gibi gereçler bulunuyor, bu hem rahatlık hem de koltuklar arası mesafe açısından çok güzel bir şey. gayet geniş bir koridora sahip aynı zamanda. bunun dışında 8 kanallı radyo var, kulaklıkta mevcut oluyor. fakat frekanslar birden değiştikten sonra yol boyunca kendini farklı şarkılarda bulabiliyorsun. yani serdar ortaç, ''hayat beni neden yoruyorsun'' derken bir bakmışın ki,'' elimdeki resminle avunur gönlüm'' tarzına geçebiliyor. nedir bu cover felan mı? değil tabii ki böyle cover mı olur, belli ki cengize geçmiş frekans. allahtan yanıma kendi mp3 çalarımı almıştım da radyo'ya ihtiyacım olmadı.
royal class'ın hemen hemen tek farkı tekli koltuklarının bulunmasıdır gibi bir şey aslında. tam öyle değil belki, bununla beraber küçük bir takım şeyler de sayabilirsin ama ben yine de böyle diyeyim. ama derseniz ki tekli koltuk içinde o kadar para verilir mi, vallahi verilebilir, ben verebilirim.
yanında yaşlı amcaların çenesi yok en güzeli. ''evladım yolculuk nereye?'' nereye olacak express işte la. ya da, ''nerelisin sen, babangil nereli'' felan gibi bir şey de söz konusu değil. veya yaşlı genç sıkıcı muhabbetler yapmak zorunda değilsin kimseyle. kendini bir şekilde soyutlamak gibi, tek başlılığın verdiği atmosferle güzel bir yolculuk olabiliyor. hem bu soyutlama olayı bazen çok dikkat çekiyor.
size ister istemez melankoli halleri yaşatıyor bu tekli koltuklar aynı zamanda. yanına bakıyorsun, ulan karı koca veyahutta genç sevgililer ya da iki aradaş vs vs. ama sen teksin, yalnızsın, al frekansa geri, hayat beni neden yoruyorsun...
sonra önüne bakıyorsun işte senin gibi tek seyahat edenler dolu, önün arkan sol taraf komple. bir kader arkadaşı gibi görüyorsun,hepsi yol arkadaşınmış gibi, bakınca kendini görüyorsun felan. amk çok saçma... böylesine bir konuda niye duygusala bağladım bilmiyorum ama tekli koltuklar güzel.
an itibarı ile entry girdiğim otobüstür.
koltuk rahat, priiz var, internet var, tamamda neden bir internete bağlanmak için bilgisayarla fazlasıyla haşır neşir olan ben bile 20 dk uğraşmak zorundayımki? modem daha iyi ayarlanabilirmiş.
ha bide bağlantı edge. birdahaki sefere 3g bağlantı isteriz.
bir kere royal class'ın koltuk araları daha geniş ve otobüste daha az koltuk var ama araçlar o kadar çok yıpranmış ve eski ki asla rahat edemiyorsunuz. sürekli bir sesler geliyor bir yerlerden. de luxe'de de araçlar çok yeni değil ama neoplanlara göre çok daha diri. sanki yepyeniymiş gibi bir izlenim uyandırıyor sizde, ne bir sarsıntı ne bir ses.
ulusoy'un servis kalitesi varan'a göre kötü. personeller daha bir ilgisiz, daha bir asık suratlı. ama varan'da güleryüz öncelikli. servis durmak bilmiyor.
neoplanların karartılmış cama sahip olması gece yolculuklarını çileye çeviriyor. kendinizi kapana kısılmış gibi hiisediyorsunuz. hava karardıktan sonra görüş alanınız sıfıra iniyor. ama setra'nın camları kolormatik olmasına rağmen bu etkiyi yaratmıyor sizde. bu yönden de de luxe daha iyi.
royal class'ın bazı servisleri çiftkatlı royal megalar ile yapılıyor. bu araçlarda üst kat 2+1, alt kat 2+2 olarak koltuklandırılmış. ama üst katta tavanın basık ve alçak olması nedeniyle sorun yaşıyorsunuz. oysa varan'da üst kat 2+2 iken alt kat bistro olarak düzenlenmiş. yolculuk esnasında alt kata inerek boş olan herhangi bir yere oturup özel olarak dizayn edilmiş masanızda bir şeyler yiyebiliyor veya içebiliyorsunuz. üstelik alkol satışı da mevcut.
sonuç olarak de luxe çok daha başrılı bir uygulama.