sanırım ruhumu şeytana pazarlıksız satacağım tek şarkı. dinlerken kendimden geçiyorum adeta. resim yaparken tualin karşısına oturduğumda son ses roxanne dinlerken tüm varlığımdan vazgeçebilirim. içimde saklı kalan yaratıcılık ortaya çıkıyor bu şarkıyla. şarkı bittiğinde ise yine saklanıyor özüne.
ankara konur sokak'ta bulunan bir apartmanın terasına yer etmiş kendi güzel yemekleri güzel mekandır.
geçen yıl bu zamanlarda teras acayip eserdi, yazın serindi güzeldi. en son gittiğimdeyse terasın üstünü kapattıklarını gördüm geçen yıl planını yapıyorlardı sahipleri zaten. eski halinden biraz boğucu görünse de kızılay için yemek-içki düşünüldüğünde gidilebilecek en iyi yerlerden biridir.
Büyük iskender'in sogdianalı prenses eşidir. M.ö 331'de iskenderin ölümüyle imparatorluğuna vekil olan diadokhos'lardan kassandros III. Aleksandrosun karısı "roxanne" ve veliaht oğulu öldürmüş böylece diadokhoslar dönemi başlamış, imparatorluk parçalanmıştır.
sting'in barlarda, restourantlarda, kafelerde arka planda çalınası şarkısı, ardından losing my religion, ardına rhcp'dan snow böyle liste uzayıp gider.
Bir the police sarkisi. Tom waits ayri güzeldir.
Sarkida roxanne isimli hayat kadinina olan ask isyani söz konusudur. “Baskasiyla paylasamam seni“ diye bu kadar güzel sarki yapilir mi lan?
Dinlerken roxanne'i tanimadan asik oluyor insan. Kim lan bu roxanne?
Bir de söyle bir coverine denk geldim. Güzel olmus.
insanı durduk yere gaza getiren, bilinmez bir heyecana sürükleyen şarkı. sanki her an bir adam ve kadın ayağa kalkıp kadehlerini tokuşturup dans etmeye başlayacaklarmış gibi. arkadaki enstrümanlardan da güzel tatlar duyarsınız.