sevgili ile romatizmin doruklarına ulasmanizi engelleyecek olaylar butunudur. kirmizi sarap ve mum esliginde romantik olurken yan komsunuzun ilkokul 3. sinifa giden yavrusunun blok flut ile caldigi "minimini bir kus donmustu" melodisi, ince duvarlarinda etkisiyle bu olaylara ornek olarak verilebilir.
seneler seneler önce, caylakgeldimcaylakgidicem henüz doğmuşken, anne çgçg baba çgçg ile birinci yıl dönümlerini kutlamak ister. çgçg anneannesine postalanır. anne çgçg süper yemekler hazırlamıştır. mumlar yakılmıştır. evdeki sobaya şömine süsü verilmeye çalışılmıştır. * saçlara fön çekilmiş, en bi güzel kıyafetler giyilmiştir. akşam olmuş, baba çgçg eve gelir.
- hoşgeldin hayatım. *
- ışıkları kim söndürdü aq? yemeği hazırladın mı? çok yoruldum. hemen yiyip yatıcam. *
- allah belanı versin. öküz adam.
erkek arkadaş ile deniz kenarında oturulmaktadır.
erkek:- ne kadar güzel , narin parmakların var. ellerini hiç bırakmak istemiyorum hayatım. ya sen?
kız: - ooo sen benim ellerime güzel diyosan bi de bizim esin in ellerini gör. bitersin..
erkek: hönk!
-aşkım sanki zayıflamış gibisin biraz. zayıf gördüm seni.
+gerçekten mi? spora başladım ya ondan.
-ama karakter olarak hahaa.
+aykut bazen ne kadar odun oluyosun farkındasın değilmi?
-evet nihaaha...
ramazan davulcusunun kapıyı çalması, telefonun çalması, çiçekçilerin muzalat olması vb... hiç olmadık zamanda romantizmin tam da orta yerine ederler. nasıl bir zamanlama ise o esnada sevdicek ya gözünüüzn içine bakıyordur, ya elinizi tutmuş güzel birşeyler söylemek üzeredir, anlarsınız. ama tam da o anda!
Bazen dişte kalan maydanoz yaprağı, bazen ısrarla çalan telefon, şıp diye damlayan davetsiz misafir, gereksiz bir cümle, ter kokusu, kirli tırnaklar falan filan...
Herşey olabilir.