lirik çabanın kuştan, böcekten, ağaçtan medet umması durumu. anlatımların alegorik olması zorunluluğundan doğan tekdüzelik. ibare: aşkla şevkle dile getirildiğinde bir oduna çiçek açtırabilmesi mümkündür kanısı yaygın bir yanlıştır.
sevgilinin gözlerindeki deryada boğulmak, aklına yar düştüğünde içinde asil beyaz atların tepişmesi, ceylanların suya inmesi, karanlığın yalnızlıkla işbirliği yapıp maşuku boğması, rüzgarın sevdiceğin kokusunu taşıması, yağmurun hayalleri ıslatması, bulutların o'nu resmetmesi, bülbülün ötmesi, gülün küsmesi, word stacking'in kusması...bunlar hep böyle şeyler işte.
ben buraya bir güfteden yollandım. bir çiğ tanesi bülbülün çilesi metamorfozunu ıstıraplarım eşliğinde gözlerken, yangın yeri gönlümü bülbül çilesi körüklemesiyle defaten harlayıp ve de darlanıp, aniden/birden bülbülü es geçip, tutuşmuş kıçıma, mustarip bedenime ağıtlar yaktım; gülü küstürdüm, bülbülü öldürdüm.
--spoiler--
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
Yağmur mahvoluyor çarparak
Kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
silkiniyor vuran her damlayla.
--spoiler--
tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış. dağ kudretli tabii. zavallı küçük tavşan karşılık alamadığı aşkından dolayı serzeniş bağlamında bir bağlama, bir benden haberdar ol arzusu, bir küstüm oynamıyorum tavrı sergilemiştir ki; hangi çiçek buna boyun büküp solup gitmesin, hangi kuş kendinden geçip yere düşmesin, hangi ayı yer yarılıp da içine girmesin.(ayı bunu neden bir utanç meselesi haline getirdi ben de anlamış değilim)