kendimden bahsedip genişletmek istediğim bir hikayedir aslında bu. amerikan sinemasının duygusal müzikli aşk filmlerinde kahramandır o romantik adam. kimse onun şehir trafiğinde arabadan inip de kendisini sıkıştıran diğer sürücüye yumruk atmasını istemez. en güzel sürprizlerin, en güzel evlenme tekliflerinin adamıdır o. hikayesinin esas kadını hep ağzı açık seyredalar onun yaptıklarını. öyle bir evlenme teklif eder ki mesela, kadının mutluluk gözyaşları ganj nehrinin debisine ulaşır.
bizde de sözde örnek, aranılan erkektir bu abi. ama özde beklentiler farklıdır. teori ile gerçekler uymaz ve bu uyuşmazlığı gidermek için gerçekleri değiştiremezsiniz. bizim memlekette kızlar trafikteki o psikopatı isterler yanlarında. el ele yürürken es kaza kıza gözü kayan adama, "ne bakıyon lan hödük" diyen adamdır değerli olan. eczaneden kapsüllü hap alıp, kapsülün içini boşaltıp her bir ilaç kapsülünün içine sevgi sözleri yazıp sevdiği kıza veren adamın kıymeti yoktur. amerikan filmi değildir çünkü bu, türk yaşam biçimidir. arka yoldan sesi duyulan bir bmw kornasıdır bizim romantizmimiz, umursayanın kıymetsizleştiği bir dramdır hikayelerimiz. zorbalığın asaleti yendiği bir devirdir bizim devrimiz. içindeki kocaman romantik dünyayı yıkıp, ben de bir ayı olacağım kararını verebilen erkeklerin haklı çıktığı bir komedidir seyrettiğimiz.