karakter kısıtlamasına takılmış başlıktır efendim.
romandan uyarlama dizilerin kitap okumaktan soğuttuğu gerçeği'dir asıl.
dikkat ederseniz bir dönem romandan uyarlanan diziler, artık gına getirmiş, her kanalda en az eski bir romandan uyarlanmış dizi oynatılmakta - çekilmektedir.
çoğuda saçma sapan senaristlerin 250 - 300 sayfalık saçma romanları, aynı içeriğe sahip ağlak dizilere çevirmesiyle oluşmuştur.
ama unutulan bir şey var.
bunlar kitap - roman.
insanın okudukça kendi hayal dünyasına göre yaratacak karakterleri.
kendi düşlediği zamanda, kendi düşlediği duygularla okuyacak.
şimdi aşk-ı memnu'yu okuyan bir insan behlül karakterini k. tatlıtuğ, yaprak dökümündeki ali rıza'yı halil ergün'ü, hanımın çiftliğinde ise hanım ağayı hiç mi hiç o karaktere yakışmayan özgü namal olarak hatırlayacaktır, canlandıracaktır.
bırakın okumayı nasıl olsa dizisi çekilir diye okumayı isteyeceği kitabı bir kenara bırakacaktır.
korkum savaş ve barış gibi, suç ve ceza gibi romanların dizisinin yapılması. raskolnikov'u kenan imirzalıoğlu mu canlandıracak, halit ergenç mi!
şükür yavaş yavaş azalıyor da artık insanların hayal dünyasına müdahale bitiyor.
ha bir de şu var;
kanal d'deki bu tür diziyi yazan iki kadın vardı. sanırım aşk-ı memnu'ydu. iki tane menopoza girmiş, saçma fantezilerini ekrana yansıtan kokoş yazıyordu. çok gülmüştüm. dizinin ne olduğu senaristinden belli diye.