Her karakter yalnızca benim hayal dünyama göre şekillenebilir. Tuhaf ama yalnızlığı geçiriyor, yeniden gerçek dünyaya döndüğünüzde sanılanın aksine gerçeklerle yüzleşmiyorsunuz, onlara farklı açıdan bakıyorsunuz.
özellikle paul auster romanlarında bu durumu sıkça yaşıyorum. bukowski piçi de bana bunu yaşatıyor. ayrıca beyaz zenciler de de charly ve erling bana bunu hissetirmişti. norveçin o soğuğunda afgan aramaya birlikte çıkmıştık mesela.
her kitap okurunun istemsiz olarak kendini alıkoyamayacağı eylemdir.
bu yüzdendir ki kitaptan uyarlanan filmler ne kadar iyi olursa olsun o kitabı okumuş kişiler tarafından genelde beğenilmez.
her okurun kitap karakterlerine can verdiği sima farklıdır kimi sarışın kimi esmer, kimi uzun kimi kısa hayal eder.