roman karakterlerinin kusursuz olmasından kaynaklanır. tehlikeli bir şeydir. bazen o insanların gerçekte var olamayacağını kavrayamayan kişiler oluyor. gerçek hayattaki ilişkilerden aşırı beklenti içine giriyorlar.
yeni başlayan genç kızlar içinjane austen açıklamasıyla acilen çekilmesi gereken belgeseldir. hiç olmadı konu hakkında ciddi yardım edecek bir blog, bir kitap, bir bilirkişi (uzman) ortaya çıkmalı, hülyalı ergenimizin elinden tutmalıdır. nice senelerini harcamasına daha fazla göz yumulmasın, noel babayı bekleyen çocuk gibi boynu bükük kalmasın.
eğer kendi yazdığı romandaki karaktere aşık olunursa iş daha zordur. onu tehlikelere atamazsın. başına bir şey gelir diye hep korkarsın ama bilirsin ki o hep güvendedir. senin kaleminin değiştiremediği yerde.
insanı derin düşüncelere ve hayıflanmalara sürükler. her gün düşünür durursun, onun gibi birini bulabilecek miyim diye. bulamayacağını bilirsin aslında ama bilmek istemezsin. umut edersin yine de. kitabı en odanın en güzel yerine koyarsın. bazen resmini çizersin, duvarına asarsın. bazen de adının geçtiği satırları kazır günlüğüne, her gece yeniden okursun. elinde olsa, adının yanında duran önemsiz bir harf olursun onun için. evet, bir roman karakterine aşık olmak bazen ihtiyacın olan tek şeydir.
insan öyle bir aşık olur ki onu düşünmeden uyuyamaz.
her gün kitabı açıp okur. ama hiç bir zaman olamaz. bir nevi imkansız aşktır.
kötü yanlarını bile sineye çeker. ve o katil olsa bile o roman kahramanını çok sever ve savunur.
hatta öğretmenine sorar hocam katiller cennete gidebilirmi.
kim o roman kahramanını severse üstüne atlar ve ''o benim'' der.
çünkü o kişi gerçek aşkı bulmuştur hiç olmayan birisine aşık olmuştur. *