bir beşiktaşlı olarak, beşiktaşlı gözüyle bobo'yu anlatmaya çalışacağımdır. nobre'yi sever taraftar; fenerden gelmesine rağmen. çünkü formasının hakkını sonuna kadar verir, elinden gelenin en iyisini yapar. taraftar da bu çabayı görür ve karşılıksız bırakmaz. tello'yu çok sever taraftar, kolay mı, ligimizin gerçek yıldızı. hatta en çok güven veren oyuncudur atak organizasyonlarında. ernst; söyleyecek söz yok, üstün alman teknolojisi, herkes daha bi güvenle seyreder ernst sahada ise. zapo çok sempatik, sivok adam yer, ibrahimlerin ikisi de canavar(üzülmez'in hakkı yeniyor olsa da), her şeye rağmen delgado, yürüyerek adam geçen yusuf, küllerden kendini doğursan ekrem ...
seviyoruz hepinizi. beşiktaşı seviyoruz abicim.
ama gelelim bobo'ya. yukarda tüm saydığım güzel özelliklere imzamı atarım. ama bobo be abi; gol kaçırsada, bazen götü büyütse de, bobo nun yeri ayrı be abi. tamam şut atar, kafa vurur, orta açar, asist yapar, dripling yapar, adam geçer, verkaç yapar; tamam bu özelliklerin hepsine sahip. ama o da değil asıl, adam ayağına topu aldığında, top sürdüğünde, koştuğunda; bunların hepsinde görülen stil: adam ben duruşumla topçuyum diyor. sinsi ve çakal, işin piçliğini de biliyor. gol sevinci bile ayrı güzel. bobo nun yeri ayrı be abi...
ferdi'den -les ferdinand- sonra beşiktaş'ta yıldızını parlatıp ülkesinin milli takımına giden futbolcumuzdur.
son maçlardaki büyük formsuzluğu sebebiyle çok sövdüm kendisine ancak, bobo kumaşı sağlam bir topçudur ve dileriz bu durumdan sonra hırslanır ve eski formuna döner.
bir de bu durumdan memnuniyetsiz olanlar da ilginçtir.
o değil de alex 4 yıldır fenerbahçe'de kaç defa brezilya milli takımı'na çağırıldı, hemen karşılaştırma yapıp "alex kaptan oğlum o takımda" demek tuhaf gerçekten.
bobo verdiği bir röportajda, "dunga ukrayna'dan futbolcu alıyorsa buradan da alabilir o yüzden avrupa'da bir takıma giderek şansımın daha fazla artacağına inanmıyorum" diyerek, milli takım'a beşiktaş'ta girebilme inancını konuşturmuştur.
alex de artık bir dahaki sefere. ama fenerbahçeli kardeşlerimizin, alex'in çağrılmayıp, bobo'nun çağrılmasını hazmedemememesi ilginçtir. aziz başkan artık dunga'yı koltuğundan eder.
öncelikle belirteyim beşiktaşlıyım. çocukluğumda okul maçlarında gol attıkça romario, bebeto diye bağırırdım kendimi onlar sayardım öyle sevinirdim gollerime. sonradan ronaldo, adriano formaları ile halı sahalarda samba yaptım kendimce.
işin özeti pele gibi büyük forvetler çıkarmış bir millettir brezilya. övün beşiktaşlı kardeşim, sen bugün brezilya gibi cihana hücum dersi veren bir milli takıma forvet oyuncusu göndermiş bir takımın taraftarısın. gurur duyabilirsin, çok değil bundan 2 sene önce onun bunun dalga geçtiği futbolcun zirveye 5 adım ötede.
aklımda bir sahne:
bobo ve gökhan güleç ile beraber devre arasında beşiktaş'a yeni transfer olduğu dönemde mikrofonlar sergen'e uzatılıyor:
-sergen yeni transferler hakkında ne düşünüyorsun?
-valla gökhan güleç çok başarılı ve yetenekli bir futbolcu, diğer arkadaşımız da adı güzel bir arkadaşımız..
o bobo 2 senedir kariyerinde her takıma gitmiş sergen'e ahlak dersi vermiştir. gökhan güleç'e disiplin ve azim dersi vermiştir. tüm türkiye'ye de kapak olmuştur bu milli takım daveti.
dilerim, bu adam brezilya milli takımında başarılı olur, bundan 8-10 sene sonra biz anlatırız inönü'de bobo'yu doya doya izledik diye, aynı abilerimizin bize ferdinand'ı anlatması gibi. yoksa yemişim bobo'dan gelecek 5 10 milyon euro'yu... nasıl olsa bizim yönetim onu piç etmede oldukça profesyonel davranacaktır.
dunga'nın zaman gazetesi'nin düzenlediği yılın sporcusu ödül töreninde "olimpik milli takım kadrosunda da olacak" açıklamasının üzerine "oğlum adam olimpik milli takıma çağrıldı lan" denmektedir, fakat irlanda ile çarşamba günü oynayacak olan takım, brezilya a milli takımı'dır ve bobo sakatlanan pato'nun yerine dahil edilmiştir.
tanım: gürcan bilgiç'in bilgi eksikliğine dayanarak, bugün çağrıldığı kadronun olimpik milli takım olduğunu düşünenlerin olduğu futbolcudur.
13 numaralı formasıylaaaaaaaa...
da silvaaaaa...
bobooooo!!!
kaç defa duyduk bunu biz, kaç defa yankılandı kulaklarımızda?
türkiye'nin her yerinde, ligde, kupada, avrupada.
kaç defa coşturdu bizleri?
beşiktaş'a geldiğinde henüz 20 yaşındaydı, altyapıdan yeni gelmiş, çelimsiz bir çocuk misaliydi.
ne dalga uğraşmıştı bizim bas-ın onunla, kim bu kiiiim diyerek?
geldiği ilk maçta golünü atıyor ve bobo'nun beşiktaş macerası da böyle başlıyor.
neredeyse 4-5 yıl oluyor, biz boboyu, bobo bizleri tanıyalı.
kimilerimizin sevdası oluyor, kimilerimiz eh'i, kimilerimizin gitsin abi bu adamı.
değişik bir oyuncudur bobo çünkü.
hiç bir zaman sevinçten çıldıran, kafayı kıran, süper kupayı almış fenerli topçuların yerlerde sürünmesi gibi sevinçler yaşayan bir adam değildir.
yaşadığı en büyük sevinç kollarını açarak koşması ve gülmesi, eğer attığı golden çok keyif aldıysa goooooool diye kafasını sağa sola sallamasıdır.
vardır öyle tipler, dürtersin tepki vermez,
öyle bir adamdır işte bobo.
eşinin bile evde odun gibi bir adam dediği bir adamdır bobo.
yani öyle çok kişinin gözüne hitap etmez.
ama kalbe hitab eder işte bobo.
zamanı gelir en dandrikus pozisyonlarda nerdeyse çizginin üzerinden topu dışarı atar adamı dumura uğratır,
kimse atamaz, hadi len oradan denilen pozisyonlarda ise topu ağlarla buluşturur.
her zaman topu kalecinin bacakarasından geçirmeyi, iğne deliğinden topları sokmayı sever.
dedik ya bir pascal nouma gibi ilhan mansız gibi filip holosko gibi dışarısıyla yaşayan adam değildir bobo,
içine kapanıktır.
o yüzden dönem dönem küser bu arkadaşımız,
öyle de küser ki sahada göremezsin bile,
adeta yürür.
bir türlü form tutamaz, o form tutana kadar biz nefesleri tutar bekleriz.
ama öyle de bir coşar ki zamanı gelince,
golleri leblebi gibi dizer.
her transfer sezonunda basının bir numaralı malzemesi,
beşiktaş'ın tarihinin en fazla gol atan yabancı oyuncusu,
beşiktaş'ın türkiye kupasındaki en golcü oyuncusu,
ve avrupa kupalarındada muhtelemen en golcü oyuncusu olmaya aday karakartaldır bobo.
bana göre beşiktaş'ın evladıdır,
her maçtan sonra gelip formasındaki armayı öpen sonra o formayı bizlere gönderendir,
ama bunları şov için değil, yürekten yapanıdır.
o çelimsiz korkak çocuktan bugüne gelen yapılı ve bana göre türkiye süper liginin en iyi forvetidir.
herşeyden önce beşiktaş'lı duruşuna sahiptir,
o asaleti üstündedir.
gün gelecek herkes gibi gidecek o da,
bazılarımız yeri dolar diyecek, bazılarımız yok ya diyecek.
ama bundan yıllar sonra her şampiyonlar ligi maçı zamanında onun liverpool'a, marsilya'ya attığı golleri anacağız, her türkiye kupası konusu açıldığında fener'e nasıl taktığını anacağız, ne zaman bir derbi mevzusu olsa bobo gelecek akılları.
beşiktaş tarihinde yerini aldın,
ama en önemlisi gönüllere çentik attın.
sezonluk 11 golün altına düşmüyordu 4-5 golde türkiye kupasında atar ise en kötü 15 gol ortalaması tutturuyordu, bu sene ernst guti ve quaresma derken avrupa ve ligde toplamına çoktan ulaştı 25'i geçerse şaşırılmamalıdır.