isvicre nin basel sehrinde dogmustur. simdiye kadar kendisiyle bereber en cok grand slam kazanan pete sampras ve tenis kamuoyunun coguna göre, gelmis gecmis en büyük teniscidir. eger bu yilki wimbledon i kazanirsa, en cok grand slam kazanan tenisci ünvanini alip rekor kiracaktir.
sezonun 3. grand slam turnuvasında, wimbledon da 24 numaralı seribaşı tommy haas ı 3-0 yenerek finale çıkmıştır. finalde ingilizlerin gözbebeği andy murray ı 3-1 yenen amerikalı andy roddick le karşılaşacak.
edit: final biletleri 20 bin sterline alıcı buluyormuş internette gidecek arkadaşlara duyurulur. *
tüm zamanların en iyi teniscisidir. roland garrostan sonra 6.kez wimbledon şampiyonu olarak 15. grand slam şampiyonluğuna ulaşmıştır. tüm zamanlarında en büyük rekorudur bu. böylece 6 wimbledon, 5 amerika açık,3 avustralya açık ve 1 de roland garros sahibidir. o gerçekten mucize adam...
15. grand slamini andy roddick'i terlemeden yenerek kazanmış efsane. zira 4 küsür saat süren maçtan sonra roddick terden batmışken federer maça daha yeni gelmiş gibiydi.Bu kadar rahatken 15 grand slam nasıl kazandı bu adam onu bilmiyorum.
dünya tenis tarihinin gördüğü en iyi raket. grand slam turnuvalarında aldığı 15. galibiyet ile tarihte ilk ve tek olduğunu kanıtlamış mütevazi biri. bu zamana kadar elbette tenis tarihi birçok ismi yazmıştır. pete sampras, bjorn borg, andre agassi vb isimler her daim anılır, o ayrı. lakin an itibariyle roger federer her daim bambaşka bir yerde, hakkıyla durmaktadır.
Bir efsaneye daha tanıklık etmiş olarak beni gururlandıran tapılası insan. Tenis konusunda aşmış kişilik. Artık karşılaştırılması gerekilen kişi Nadal değil Schumacher , Jordan gibi efsane sporculardır.
gelmiş geçmiş en iyi tenis oyuncusu. ilginç olan hem bu kadar yakışıklı, hem bu kadar atletik, hem de bu kadar zengin olan bir adamın eşinin yurdum annesi kıvamında bir hanımefendi oluşu. öyle bir yetenekle, sıfır magazin, sıfır şımarıklık olunca insanda, dünyanın en büyüğü oluveriyorsun. nadal efendi de keçi gibi hoplaya zıplaya maçlara çıkmaya devam etsin. ayrıca bizim dönemimizde tenis oynaması ise büyük bir şans.
us open 2009 performansı pek de iç açıcı olmayan, buna rağmen yıllarca, belki de asırlarca akıllardan çıkmayacak efsanedir. an itibariyle, 2. turda simon greul ile oynuyor. ilk seti 6-3 kazandı, ikinci sette 4-3 geride.
gayet rahat topları tribünlere gönderebiliyor ve eski maçlarına oranla çok daha fazla basit hata yapıyor. file önünde fileye taktığı toplar, abanıp dışarı gönderdiği toplar, tribündekilere sabrivari toplar...
belki finale kadar yine çok rahat gider bu adam. ama şu oyununu oynarsa, bir andy murray, bir rafael nadal karşısında en fazla 1 set alır, o olur. baba olmanın verdiği geçici bir performans düşüklüğüdür diye umuyoruz. baba değilim ama bilirim uyutmazlar hehe. yapma federer.
insana psikolojik zararlar verebilen tenisçidir. baba olduğundan olsa gerek, bariz bir dikkatsizlik var kendisinde. lleyton hewitt maçında dengesini kaybedip yere düşmüş, bir süre o pozisyonda beklemiş, ayağa kalkmayı denememiş rakettir. ağlatır. n'oluyo sana?
us open 2009 da az önce finale çıkmış insan. gerçi insan derken çekiniyorum çünkü ikinci setin sonlarındaki oyunu ve maç sayısından önce bacak arasından aldığı sayı o an dünyada yerinde en son olunacak kişiyi sanırım djokovic yaptı.
insan olmadığını bugün aldığı o inanılmaz sayı ile tekrar kanıtlamıştır. izlemeye doyamıyorum resmen, nasıl bir sayıdır olm o ya?
bilenler bilir, jason kidd abimizin zamanında meadowlands civarında top koştururken yaptığı bir asistten sonra new jersey nets spikeri kendisine "jason kidd has eyes in the back of his head" demişti.
şimdi nets spikerinin affına sığınarak diyorum ki, "federer has eyes in the back of his.. back!(hani sırt manasına gelen)"
us open 2009 yarı final maçında aldığı bacak arası sayısıyla djokovic'i bile gülümseten efsane tenisçidir. Djokovic bu vuruş sonrası spikerin de deyimiyle '' kiminle oynuyorum ben ?! '' şeklinde bir surat ifadesine bürünmüştür. Federer us open 2009'un finalist tenisçisidir ve del potro'nun rakibi olmuştur.