Romanın başkahramanıdır. Devamlı bir geçim kaynağı olmayan, Petesburg Üniversitesi’ndeki hukuk tahsilini de yarıda bırakan bir kişidir. Kendisini herkesten üstün görür. Aynı zamanda cömert, fazla heyecanlı, hisli, içinde çatışmalar yaşayan bir kişidir.
insanların hayatını jan valjan ile birlikte en çok ve en rahat etkileyebilecek roman karakterleridir. jan valjan sefiller kitabının kahramınıdır, raskolnikov ise suç ve ceza'nın.
'daha ulvi amaçlar uğruna insanların ölmesi kabul edilir birşey midir' problemini kendine dert edinmiş karakterdir. okuduğu bir makale üzerine böyle bir sorgulamaya itilir raskolnikov. okuduğuda nietzsche'den başka bişey değildir aslında. dostoyevski bu karakter üzerinden nietzsche'nin felsefesiyle ve bu felsefenin temel direği olan 'tanrı öldü' önermesiyle hesaplaşır.
üniversite öğrencisinin o dönemlerde de süründüğünün kanıtı. adam yeri geliyor 3 gün aç kalıyor, içim parçalandı be. çarlık rusyasında kredi yurtlar kurumu ne arar?
suç ve cezanın hisli katili olur kendisi, bide yardımcı kahraman vardır o da raskolnikovun baltasıdır. ne hoş ikili.
*sen yabancı değilsin sözlük, laf aramızda romanı okuduğum dönem kapı aralanıp içeri raskolnikov girecek diye tatlı bi telaşa kapılmışlığım olmuştu hey gidi günler heeey.
dostoyevski'nin en çok ete kemiğe bürünmüş roman karakteridir. hayatım boyunca okuduğum romanlar arasında pek çok karaktere hayranlık duydum, pek çoğunun yerine kendimi koydum, pek çoğunu sevdim ve pek çoğundan tiksindim. ama raskolnikov öyle bir karakter ki, eminim herkes onda kendinden bir parça bulmuştur ve herkes romanı okurken bir yandan sinir olsa da, tiksinse de, içten içe bu psikopatı sevmektedir.
raskolnikov, daha yüksek bir amaca hizmet eden bir cinayetin kabul edilebilir olduğuna inanır. tefeciyi öldürerek hem dünyayı bir pislikten kurtaracağına hem de kendisini büyük bir dertten kurtaracağına olan inancıda bundan kaynaklanır. biraz üstünde düşününce çokta mantıksız değil aslında. hangimiz bize zorluklar çıkartan insanları bir an olsun öldürmeyi düşünmedik ki? tabi düşünmek farklı eyleme geçirmek farklı bir şey ancak yine de insanoğlunun doğası aslında raskolnikov'a çok uzak olmadığını basit bir örneğidir bu.
edebiyat öğretmenimi aşırı etkileyen karakter.
efendim bir edebiyat dersinde hocamın aklına geldi ve dersi bırakıp suç ve cezadan bahsetmeye başladı ve: 'ben bu kitabı okuduktan sonra bir ay boyunca yolda düzgün yürüyemez oldum, hep tedirgin yürüdüm ya önüme baltalı bir adam çıkıp baltayı bana saplarsa diye' dedi.
ama haklı olduğunuda söylemek gerekir, dostoyevski nin mükemmel anlatışı ve raskolnikovun bu kadar gerçekçi oluşundan dolayı.
raskolnikov'u tanımlamak gerekirse hakikatli bir delikanlı dememiz yeterlidir. suç ve ceza arasında sıkışıp kalmış nev-i şahsına münhasır efendi mahallemizin abisidir.
tam kaybolduğu sırada insanlığa tekrar "vicdan" kelimesini hatırlatan kahraman. dikkat edin, romanın "ceza" kısmı (sürgün) kahraman için pek dert edilmemişyir. kendi iç muhasabesi sebebiyle işlediği "suç" un asıl "ceza"sı da budur.
--spoiler--
dostoyevski romanın sonunu herkesin istediği biçimde bitirerek bir nevi "toplumsal mesaj" kaygısı gütmüştür.