dünyanın en masum katili, cinayet işlediği için suçlanamayan. son parasını bir dula verecek, bir fahişeye aşık olacak kadar da iyi biri. kıvırcık siyah saçlı, boylu poslu, yakışıklı bir rus.
işlediği cinayetten sonra bir insanı öldürdüğü için değil bunu yapmaya hakkı olup olmadığını sorgulayarak bunalıma giren genç katil. dostoyevskinin "übermensch" idir kendisi.
en kült roman karekterlerinden. bu kadar etkileyici olmasının nedeni, dostoyevski'nin kendi yaşamından birçok izler taşımasıdır. dostoyevski de sara hastasıdır gerçek yaşamında. dostoyevski de o şehirde,gençliğinde yoksul bir yaşam sürmüş,tahtakurulu otellerde sürünmüştür yıllarca.
dostoyevski'nin usta kalemiyle psikolojik olarak betimlediği sefalet içinde yaşayan genç roman karakteridir. suç ve ceza yı okuyan her kişide iz bırakması muhtemeldir.
herkesin kendisini bulduğu karakterdir. suç ve ceza'yı 21 yaşınızda okumanız halinde bu ihtimale daha da yaklaşırsınız. hem böylelikle 23'ünüze geldiğinizde "budala"yı okuma hakkına sahip olur bu sefer pren mişkin'e dönersiniz. ama ibn'i beydaba'nın dediği gibi okkur, anlar lakin hayatınıza aksettiremezsiniz siz ikinci çeşit okuyucular.
tam kaybolduğu sırada insanlığa tekrar "vicdan" kelimesini hatırlatan kahraman. dikkat edin, romanın "ceza" kısmı (sürgün) kahraman için pek dert edilmemişyir. kendi iç muhasabesi sebebiyle işlediği "suç" un asıl "ceza"sı da budur.
--spoiler--
dostoyevski romanın sonunu herkesin istediği biçimde bitirerek bir nevi "toplumsal mesaj" kaygısı gütmüştür.
raskolnikov'u tanımlamak gerekirse hakikatli bir delikanlı dememiz yeterlidir. suç ve ceza arasında sıkışıp kalmış nev-i şahsına münhasır efendi mahallemizin abisidir.
edebiyat öğretmenimi aşırı etkileyen karakter.
efendim bir edebiyat dersinde hocamın aklına geldi ve dersi bırakıp suç ve cezadan bahsetmeye başladı ve: 'ben bu kitabı okuduktan sonra bir ay boyunca yolda düzgün yürüyemez oldum, hep tedirgin yürüdüm ya önüme baltalı bir adam çıkıp baltayı bana saplarsa diye' dedi.
ama haklı olduğunuda söylemek gerekir, dostoyevski nin mükemmel anlatışı ve raskolnikovun bu kadar gerçekçi oluşundan dolayı.
dostoyevski'nin en çok ete kemiğe bürünmüş roman karakteridir. hayatım boyunca okuduğum romanlar arasında pek çok karaktere hayranlık duydum, pek çoğunun yerine kendimi koydum, pek çoğunu sevdim ve pek çoğundan tiksindim. ama raskolnikov öyle bir karakter ki, eminim herkes onda kendinden bir parça bulmuştur ve herkes romanı okurken bir yandan sinir olsa da, tiksinse de, içten içe bu psikopatı sevmektedir.
raskolnikov, daha yüksek bir amaca hizmet eden bir cinayetin kabul edilebilir olduğuna inanır. tefeciyi öldürerek hem dünyayı bir pislikten kurtaracağına hem de kendisini büyük bir dertten kurtaracağına olan inancıda bundan kaynaklanır. biraz üstünde düşününce çokta mantıksız değil aslında. hangimiz bize zorluklar çıkartan insanları bir an olsun öldürmeyi düşünmedik ki? tabi düşünmek farklı eyleme geçirmek farklı bir şey ancak yine de insanoğlunun doğası aslında raskolnikov'a çok uzak olmadığını basit bir örneğidir bu.