bir boş bakınız olarak boynu bükük durmasına gönlüm razı olmadı.
zira, metalika'nın en castıs for ol kasedini (evet albüm değil, kaset!) iliklerinde hissetmiş her ortaokullu terli bıyık kurdu bu hayali. kimse kendini kandırmasın bugün beyaz gömleğinin üstüne o kravatı taktı diye!
bu hayalin hemen ardından hava gitarıyla çalınan mükemmel sololar gelir; artık o hayali kalabalık çıldırmıştır, kanepeye doğru yapılacak bir stagediving için can atmaktadır.
sokakta mp3 çalarınız kulağınızda, çalan şarkı eşliğinde havalara girmiş bir halde salına salına, karizmanın doruklarında sokaklarda yürürken, hatta o gazla kendi hayal gücünüzle klibinizi çekerken hayal ettiğiniz şeydir. böyle aman bir havalar, bir tavırlar, bir hayaller, "ben özgürüm" bakışları. o an hayat çok daha güzeldir işte, hiçbir dert yoktur. kafanıza kuş sıçsa klibinizin bir parçası olacaktır, o kadar da kaptırmışsınızdır kendinizi rock yıldızı rolüne. bunun dışardan bakan biri için ne kadar gerizekalıca olduğunun da gayet iyi farkında olsanız bile, o anlık hayalin ve müziğin verdiği haz hiçbir şeye değişilmez. eşşek kadar olsanız bile.
genelde yolda yürüdüğünüzde mp3 dinlerken ya da otobüste giderken aklınıza gelir. herhangi bir enstrüman çalan ya da herhangi bir grupta kısa ya da uzun vadede vokal yapmış vs. gibi insanların, idollerini dinlerken sahneye idolleri yerine kendilerinin geçmesi durumudur.
ha bi de evde müziği sonuna kadar açıp badminton raketinden gitar yaptıktan sonra saç fırçasını da mikrofon yerine kullanıp air guitarın allahını yapanlar var ki ben onlara bi şey demiyorum benjamin.
yoktur bu hayalin üstüne. uyuşturucu gibidir, uyku gibidir, doğal çakır keyifliktir bu, dünyadan uzaklaşır insan. dalar kişi bunun içine, sonra daha da derine. sonunda sahne ve ışıklar, heyt be..
--spoiler--
Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız.
Bir amacımız ya da yerimiz yok...
Ne büyük savaşı yaşadık; ne de büyük buhranı...
Bizim savaşımız ruhani bir savaş...
En büyük buhranlarımız, hayatlarımız!
Televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık.
Ama olmayacağız... Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz.
Ve o yüzden, çok çok kızgınız!
--spoiler--
o degil de ben bir rock yildizi ile evlenecegimin saglam hayalini kuruyordum. soyle ki, yas 12 falan, agir derecede bon jovi hastasiyim. boyle efil efil saclari ruyalarimda her gece. neyse, diyodum ki icimden, ben buyuyup 25 yasina gelince o coktan karta kacmis, kimsenin yuzune bakmadigi bir ihtiyar olacak. e ben de dogal olarak!!! cok yikilan feci guzel bisey olacagim.* hayatlarımızdaki bu gelişmeden dolayı ciddi anlamda bir sansimiz olacagini dusunuyordum. iyisiyle kötüsüyle geldik 2008'e. yaş çoktaaan 25'i geçti, bon jovi hala 20'lik tas hatunlarla beraber. benimse, bırak bon jovi'yi bizim sidikli emre aydın'la falan bile bi vukuatım olmadı. sen söyle sözlük, hayat mı çok acımasız yoksa ben mi çok karamsarım/şanssızım/çirkinim/beceriksizim.