biri gerçek enstrumanlardan yapılırken, diğeri de elektronik müzik türüdür. kıyas yapılamayacak kadar birbirlerine uzaklar.
ama illaha da kıyas yapılacaksa, ben seçimimi pop'tan yana yapacağım. rock güzeldir, dinleyene saygım var, ancak tek düze ve hep aynı enstrumanlar kullanılıyor be abi. pop bu sebeple avantajlı, çünkü elektronik müziğin bir sınırı yok. rock gibi 1-2 enstrumana bağlı kalmadan, sayısız çeşitlilikte sesler kullanılıp ortaya şaheser çıkartılabiliyor. ha bu arada;
elektronik müzik'e tapıyorum. ama pop dinlemem. sadece elektronik müzik türü olduğu için onu seçtim.
rock, caz, blues, klasik, rap, a capella, r&b, pop küreselleşen bir dünya ve müzik denince akla gelen türler bunlar.
basit bir aramada-araştırmada önünüze çıkan bu müzik türleri sanıldığı gibi salt iyi-güzel olduğundan değil de birer enformasyon (infermation) sonucu olduğunu yok saymamalısınız.
global ölçekte tüketim araçlarını (iletişim bilişim moda kültür) elinde tutan-yönlendiren toplumlar adeta kültür endropisi (Exact definition of information and digital application) ile tüketimi-tüketim araçlarını biçimlendirerek toplumlara isteyerek veya istemeyerek kültürlerini yayıyor.
arz-talep dengesinin oluşmasını-şekillenmesini belirleyen güç senin ne istediğine ve senin ne olduğuna karar veriyor. senin bunun farkında olman-olmaman tamamen önemsiz.
örn: bir telefon aldığında senin konuşma dilin değişiyor. sadece dil de değil, yazım, anlatım, imla, ifade vb tüm değerlerin iyi veya kötü yönde değişiyor. iletişim de kullandığın araç telefon bilgisaray da bir emoji veya veya yazılımın getirdiği kısıtlama, zaman vs yüzünden yaptığın kısaltmalar dilini değiştiriyor.
bu kadar derin kültür geçişlerinde müzik etkilenmez olur mu?
reklamcılığın altın kuralı (aynı zaman da pazarlamanın da) bir ürünü tanıtmak amaç değildir. hele ki o ürünün içeriği, kullanım kolaylığı, gerekliliği, yazar-fayda-fiyat vs asla reklamcılıkta amaç değildir.
en başarılı ve en iyi reklamcı insanların o ürüne ihtiyaç duyacağını hissettiren reklamcıdır.
bu açıdan bakarsanız tüketim araçlarını elinde tutan toplumlar diğer toplumların folklorik gerçekleri doğrultusunda oluşmuş belli bir kalıp şekil tarz ile süregelen kalıplarının dışında bir müziği yeni yetişen ve tüketim alışkanlığı değişen nesle daha kolay aktarabilmekte.
örn: rock müzik globalleşen dünya içinde değişime karşı direnenlere tepki olarak yeni nesillerce daha kolay benimsenmiştir.
pop müzik ise tüm müzik türlerinin içinde sırıtmadan sergileneceği biraz ondan biraz bundan dadaist bir yaklaşımla ortaya çıkmıştır ki; pop müzik-disco kültürü zaten doğası gereği lokal-folklorik müziğe kültüre uyumu ile dünya çapında kendine yer etmiştir.
konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok.
müzik, insanın duygularını ifade etme aracından başka bir şey değildir. böyle kalabalık hesaplara aklımız yetmez. dilini anlamasam bile veya bir kelime cümle müzik içinde söz olarak bulunmasa bile benim o an ki duygularıma tercüman olan, beni hüzünlü sevinçli iyi kötü hissettiren vb müziği türü ne olursa olsun dinlerim.
müzik dinlemek veya herhangi bir müzik türünü sevmeniz dinlemeniz sizin kalitenizi belirlemez. eğer çıkıp ben şu tür müziği dinliyorum, sen şu tür dinliyorsun diyerek kendinizin kaliteli olduğunu söylüyorsanız o müzik türü sizin kaliteli olduğunuzu belirler-belirlemez; bu tartışılır ama tartışılmayacak olan senin cahil veya embesil olmandır.
müzik bir kalite ölçeği değildir. hele ki müzik sadece zevk, beğeni, eğlence vb aracı hiç değildir. müzik dinlediğinizde beyninize bir inhibitör gibi (dengeleyici, geri kazanım) etki eder. adeta beyinde metilfenidat alımında (fenetilamin grubu) etkiyi (dopamin ve noradrenalin alımı) gösterir.
bu açıdan bakarsak müzik bir kalite kriteri değil de nörolojik bir tanım aracıdır. örn: dinlediğin müziğe bakıp sana "kalitelisin" diyemem ama "abi seviyorsan git konuş bence" diyebilirim.
unutmadan, bodrum'dan tatil sonrası dönüş yolunda buharkent'te (aydın) bir arkadaşım vardı onun yanına uğramıştım. pamukkale'ye (denizli) 15-20 km yakınında. hem pamukkale ziyareti yapmış arkadaşın yanında 1 hafta kalmıştım.
arkadaşın (aslında babasının) burkent de çiftlikleri vardı. pamukkale ziyaretinden artan 4 günümüzü çiftliklerinde geçirmiş at, tarktör, atv ile gezmiş, eğlence alem yapmıştık.
çiftliklerinde 5.000 tavuk ve 20 inek 20 tane koyun 2 tane at vardı. tavukların olduğu kümeste devamlı (gündüz) rock müzik çalıyordu. kümese değil de gençlik yıllarımda balık pazarı içinde devamlı takıldığım karavan rock cafeye girmiş gibi hissediyordum. ineklerin koyunların olduğu ağılda klasik (piano keman ağırlıklı) müzik çalıyordu. entry uzamasın diyerek et süt yumurta üretiminin artmasında müziğin hayvanlar üzerinde etkileri için yapılmış araştırmalara girmeyeceğim ki üstelik ağıl-kümes besiciliği yapanlar hayvanların seslere karşı tepkimesini azaltmak için seslere aşina olması huzursuz olmaması vb malum.
yok yani düşünüyorum da...
bazen ara sıra ruh halime göre esengül veya ferdi tayfur şarkıları (arabesk) dinliyorum. arkadaşların çiftliğinde olan koyun inek tavuklar benden daha mı kaliteli oluyor?
müzik kalitenizi değil ruh halinizi belli eder. bunun için cahilce saçmalayınız.