+ Girişte beleş kola içildi.
+ Memeye doyuldu.
+ "Festivale kadar dövme yaptırayım da karı kaldırayım"cı bebeler ellerinde kremlerle tespit edildi.
+ Memeye tekrar doyuldu.
+ Like Me noktalarında saat şeklindeki zımbırtı akbil misali okutulup Facebookda şov yapıldı.
+ "Memeler katran karası memeler" adlı şarkı söylendi.
bu yıl rayban ve iphone4 sponsorluğunda gerçekleştirilen bir rock n coke'un daha sonuna geldik. baştan söyleyeyim 2 gün boyunca yandık, kavrulduk, kendimizi hortumların altına zor attık, kolaya doyduk (2 günde 4 litre falan içtim sanırım) ve en önemlisi deliler gibi eğ-len-dik.
benim için bu yıl rock'n coke'un en iyi performansı skunk anasie'nınkidir. belirtmekte fayda var; kendisinin müziğini daha önce hiç dinlemişliğim falan da yoktur. athena'nın müthiş travis'e kadar performansından sonra arkadaşlarla sağda solda, alternatif sahnelerde falan takılırız, ana sahneye pek uğramayız diye düşünürken bir anda sahnede deli gibi bağıran çok ilginç kostümlü bir kadın gördüm.. gelin 2-3 dakika takılalım derken baktım ki 1 buçuk saat boyunca deli gibi bağırmış, eğlenmiş, dans etmişiz.
festivalden gözüme çarpan diğer küçük notlara gelecek olursak:
*yiyecek içecek fiyatları beklediğim kadar pahalı değildi.
* bikinili kızlar ve üstsüz erkekler kendimi yazlıkta hissetmemi sağladı. : )
* kıyafet olayını abartmayanlar da yok değildi hani.. bazı kızlara "yuh artık, o kadar da değil." dediğimi hatırlıyorum.
* "why does it always rain one me" de alandaki herkesin yüksek sesle şarkıya eşlik etmesi tüylerimi ürpertti, çok güzeldi : )
* hee bi de! travis'in neden u2'ya laf soktuğunu anlayabilen biri var mı, orası gürültüde kaynadı: ("... that's why we are never going to be u2 and it's a good thing" gibi bir şey dedi sanırım.)
not: son olarak "LikeMe" standları çok iyi düşünülmüş bir detaydı ;) nedeni malum işte * ahahaha!
skunk anansie öncesi az ıslanayım da serinleyeyim skin'i de önden dinlerim diye önlere ilerlediğimde nerden geldiğini anlamadığım çılgınlar çılgını bir su kaynağı tarafından tepeden tırnağa yıkanmam ve gözlerimi açıp etrafımda genişçe bir halka oluşturmuş bana gülerek bakan insanları görmem, konser esnasında da aramıza atlayan skin kişisinin omzuma basmaya çalışmasıyla aey emen ben istemem başkasının omzuna bas diye geri çekilmem*** ama en nihayetinde kadın kendini üstümüze bıraktığında pek çok insanın altında kalmam,
motörhead sahneden indiği esnada önümdeki "abiler"in "bundan sonra da limp bizkit dinlenir miymiş baa hadi gidelim" diyip beni hayretlere düşürerek en öne geçmeme sebep olmaları..
buraya kadar tamam. burdan sonrasını sadece fred durst'a yazıyorum.
----- özel -----
sevgili fred
limp bizkit sahnedeyken: varlığından sıkıldığım, festival alanında adeta beleş dağıtılıyormuş hissiyatı yaratan kovboy şapkasını *içimi darlamasın diye yaslandığım demirlerin üzerinden sarkıtmış kendi halimde konserinizi dinliyordum.
ani bir kararla aramıza inme eylemine giriştin. önce bir sola gidip iki üç kendini ellettikten sonra sağa, yani benim bulunduğum tarafa doğru geldin..
"ulan" dedim "herkes elliyor, ben de iki elleyim de sonra fred durst'ı da ellemedim demem" düşüncesiyle tam önümden geçerken ellerimi uzattım.. yani tamam sen şurda profesyonel adamsın o göz temasını anlarım ama ben o kadar yakın bir ilişkimiz olcağını düşünmemiştim. sadece kollarını elleyeyim mıncıklayım demiştim.
o davranışımın anlamı "hadi gel, yaslandığım demirlere çık, boynuma astığım şapkamın ipine bas ki bacagından 5cm'den fazla uzaklaşamayayım, hareket özgürlüğümü* kısıtla, önden güvenlik görevlileri arkadan hayranların bana girsin ve sen oldugun yerde şarkı söyle." demek değildi.. gel gör ki gözlerim tam olarak bunu demiş.
ama o soldaki* en kocaman güvenlik görevlisinin suratımı senin bacağından ayırmak için kafamı yukarı doğru kaldırmasıyla karşılaştığım manzara.. fred.. gerçekten unutamayacağım bir anı armağan ettin bana. kamyon farı görmüş sincap ifadem ve kocaman gözlerimle kafamı yavaşça eğdim, soluma dönüp "ağğbi adam iç çamaşırı giymemiş yağğ" diye böğürdüm. "ne? hayır? zeytinyagli.. bunu kimseye anlatmıyoruz? tamam mı?" cevabını aldıktan sonra sağımda "elime dokundueeaah ehaaağa elim benim elimee dokeaanduğuu eheağa" diye carlayan kıza "az önce kafam şortuna girdi. adamın çükünü gördüm. çamaşır giymiyormuş da." dedim ve bir daha kızın sesini duymadım. tamam, o kızın konserin geri kalanı boyunca tek kelime etmemesi güzeldi. ama bebişim hem bol şort giyiyorsun hem iç çamaşırı giymiyorsun..
ayrıca hadi ben şapkanı istemedim sen neden vermiyorsun? ha bir de adeta şapkanın altında yaşlandıgını gizliyormuşsun maşallahın var**
neyse bu arada canlı olarak dinlemesi en keyifli olan şarkı da jump around'dı. hayır yani o da zaten house of pain'in şarkısı. şarkı esnasında yaptırdığın bıdıya gelince aynı şeyi bir süre önce ülkemizde lamb of god'ın vokali dinleyicisine yaptırtmayı denediğinde pek bir mikine takan olmamıştı ama sen..
son olarak aşırı memnuniyetsizmiş gibi görünüyorum dimi. halbuki çılgınlar gibi eğlendim. çükünü gördüğümü de herkese anlatıyorum artık kusura bakmayacaksın.
bak bunu saymıyorum yine beklerim. öpüyorum canısı.
gayet güzel geçen festivaldi , bi de bu kadar uzak olmasa keşke.tuvaletleri hatırlamak bile istemiyorum.
ilhan Erşahin çok iyiydi , tekrar begenimi kazandı.
Friendly Fires ne yazık ki o sıcagın kurbanı olup pek ilgi göremedi.
Athena ortamı baya hazırladı.
Skin kulaklarımızın pasını sildi .
Paolo Nutini için o inanılmaz cığlık atıp kendinden geçen kızlar dışında her şey güzeldi .Ama insanlar Travis beklediği için sabırsızlardı. New shoes duymadan gitmek benim için kötü olurdu .
Travis için anlatılmaz yaşanır diyorum. çok sempatiklerdi . gözlerimi doldurdular , mest oldum , duygusal anlar yaşadım derken ;
Moby , resmen döktürdü ! Disco Lies dan tutun Why does my heart feel so bad , Natural blues derken orda da bi bakmışız gümbür gümbür costuruyor Moby.
Özet olarak gayet tatmin ediciydi . ( tabiki tuvalet dışında )