insanı doyumsuz yapan müzik türü. şöyle ki; bir kere başlarsınız dinlemeye, sözler, sololar hoşunuza gider. sonra sağdan soldan veya bir arkadaşınızdan başka bir şarkı ve grup öğrenirsiniz. o da hoşunuza gider. giderek daha iyi soloları olan, daha anlamlı sözleri olan şarkıları grupları araştırırsınız. ruh haliniz uyarsa ve kafanız kaldırırsa metal'e doğru meyledersiniz. brutal vokaller, ağır sözler girer müzik yelpazenize. ama asla durmazsınız. kendi zevkinize uygun şarkıcıları, grupları, şarkıları durmaksızın ararsınız. yetinmez, yeni şeyler keşfetmek istersiniz. rock müziği ve dinleyenlerini her zaman genç yapan da bu içgüdü olsa gerek.
rock sadece bir müzik türü değildir aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. içinde sadece müziği barındırmaz bir felsefesi bir düşünce tarzı vardı. rock müzik öyle ot çekip, sağa sola saldırmak değildir. içinde bir asilik vardır ancak bu asilik sadece yanlış olan şeylere karşıdır. rock müzik her zaman kardeşlik için varolmuştur, faşizme ve ayrımcılığa karşıdır.(yine vardır böyle gruplar ama her şeyin olduğu gibi bu işin de istisnaları var.) yani rock müzik hayat tarzıdır, yaşam biçimidir. mesela bakınız, erkin koray, barış manço, cem karaca ve sayamadıklarım**
acılardan ve yoksulluklardan bahseden blues müzikten türetilmiş, 1950 lerin başında ortaya çıkmış müzik türüdür. bir çok alt türü vardır. ne yazık ki ülkemizde geliştiği pek söylenemez. hatta "ben rock dinliyorum" diyenlerin çoğu hangi alt türü dinlediğini bile bilmez. bu nedenle rock dinleyenlerin çoğu yabancı gruplara yönelirler bu da çevrelerinden "niye yabancı müzik dinliyorsun? " gibi eleştirel bir soruyla karşılaşmalarına sebep olur.
dinlemeyenin sozluk ortamlarinda cuzzamli gibi bakildigi muzik turu. simdi burda mal bir troll gibi serdar ortac varken neden rock dinleyeyim demek istemezdim ama rock muzigin her turlusu basimi agritmaktadir. hoyda bre cengaver floydianlar.