1719 tarihinde yazılan,daniel defoe'nin ıssız ada temalı romanı.ana karakter ve cuma'nın toplam 27 yıl süren varoluş maceralarını anlatır.robinson crusoe'nin adaya düşmesiyle başlar,barınacak bir yerler inşa etmesiyle devam eder.bana göre her çocuk okumalı çünkü hem anlatım güzeldir hem de konu,yalnız cuma'ya acımıştım ben.**
gemiyle yolculuk yaparken yakalandığı büyük fırtına sonucu ıssız bir adaya sürüklenen,ayıldığında kendini içi suyla dolmuş şişik karnıyla dünyada bir başına hisseden roman kahramanı.asla çocuk kitabı olarak sınıflandırılmaması gerek bir kitap."ıssız bir adada yanına alacağın 3 şey" sorusu tüm dünyanın bu kitabı okuması sonucu bir daha sorulmayacaktır çünkü eğer insan isterse ıssız bir adada kendine yetebilir ve kendi dünyasını yaratabilir.
küçükken okuduğum ,geçenlerde tekrar okuduğum, 100 temel eserden biri olan kitap.. fakat son okuduğumda robinson imana gelmiş, allaha dua ediyordu .. gozleri yasarıyordu arada .. (bkz: robinson da degisti)
kafalarda afrika yamyamlar ulkesiymis imaji olusturan, buram buram somurgecilik mantigi kokan, belki de afrikayi somurmeyi hak gosteren roman, hatta ilk roman orneklerinden. cocuklara okutacak kadar da masum degildir.
ömrümde okuduğum ilk roman olma özelliğine sahiptir. beni o kadar derinden etkilemiştir ki, elime kağıt kalemi alıp, "Issız Adada Tek Başına" isimli bir deneme yazma isteği duymuştum. her kırmızı kurdele sahibi birinci sınıf veletlerin okuması gerektiği inancındayım.
istiklal caddesinde tunele dogru ilerlerken sag tarafta bulunan inanilmaz kitapci. kitaplarin cogunu yurtdisindan getirmelerine ragmen yurtdisindaki satis fiyatini direk turk lirasina cevirerek satmalari kitap okuma konusunda tamamen tesvik edici bir unsur olarak gorulebilir.
gürcan yurt'un çizgiromanlarında, arkadaşı ve kölesi cuma'ya "ulan horozun taşşaa kadar aklın yok, atın yarrraaa kadar akıl veriyosun" şeklinde serzenişte bulunan, yüce insan.
bana öğretmiştir ki, "hepimiz robinsonuz" dünya denilen yuvarlak şey de bizim adalarımız. adamızda kim ne derse desin yalnız başımızayız. orayı sevmek ve yaşanılır bir yere çevirmek de bizim elimizde, tersi de. nihayetinde şükretmek de hayıflanmak da elimizde, yalnızlığımızda sızlanırken de şu türküyü söylemek elzemdir.
how i wish, how i wish you were here.
we're just two lost souls
swimming in a fish bowl,
year after year,
running over the same old ground.
what have we found?
the same old fears.
wish you were here.
taksimdeki çok şık kitapçılardan birisidir. her türlü kitabı bulabilceğiniz bir mekan. özellikle ilk katta yabancı dili geliştirmek isteyenler için bir sürü ingilizce kitap var, bir üst katıda da klasiklerle dolu. sahipleri yabancı asıllı ama çok samimi davranıyorlar, çok rahat şekilde kitapları inceleyebiliryorsunuz.