roberto carlos'un tercümanı sayesinde fenerbahçe'nin madara olduğu törendir. şöyle ki, roberto carlos'un "fenerbahçe ile şampiyonlar ligi kupasını kaldırmak isterim" ifadesini "fenerbahçe ile uefa kupasını kaldırmak isterim" şeklinde çevirmiştir.
herhalde içinden birkaç saniyeliğine "oha lan o kadar da uçulur mu" diye geçirdi arkadaş, sonra da milleti kendine güldürmemek için uzak olsa da nispeten daha imkan dahilinde bir hedefe gerileyip o şekilde çevirdi...
fenerbahcenin ve başkanın ne kadar ezik bir yapıda olduğunu kelimelerle anlatmaya gerek yok bu fotoğrafı gördükten sonra bir takımın ve başkanının ne kadar alçalabileceği hususunda bir fikir edinilebilir sanırım. http://www.netgazete.com/Images/News/712693_2.gif
Not: napıyorsun kardeşim öyle adam kolunu kaldırmaktan aciz mi ki sen kolunu tutuyorsun adamın. aman sıkı tut kaçmasın.Adamın elini tutar kaldırırsın. o ne öyle pazularını sıkar gibi...
an itibariyle haber kanallarından yayınlanan törendir.bu arada istatistikler mini etek gibiymiş ama yukarıdakiler hafiften şalvarı andırıyo.bahsi geçen oyuncu son sezon 6 maç oynamışmış.zaten onlara da son 5 dakikada girmiştir dimi?arkadaş hangi oyuncuyu izliyo,hangisinden bahsediyo anlayamadım ama roberto carlos,son sezonda real madridle 22 maça çıkmış,1850 dakika ilk 11 de,26 dakika sonradan oyuna girerek oynamıştır.3 gol atmış 18 asist yapmıştır bu moruk.şu mini etek misali istatistikleri sağdan soldan değil de,burdan alalım isterseniz:
yukarıda çemkirilen (bkz: #1788035) entrydeki üslubu da anlamak kolay değil."saçmalama","bi tarafımla gülüyorum","zeka rakımı yüksek" gibi ifadeleri normal bi yazarın kullanabilmesi için bazı şeylerin içine dokunmuş olması gerekir.ilk entry mde tarafsızlığımı elimden geldikçe korumaya çalıştım ve eleştirdiğim tek şey,roberto carlos transferinin bir güruh tarafından şuursuzca küçümsenmesiydi.ama dediğim gibi birilerinin içine fena oturmuş olacak ki tükürüklerini saça saça entry ler yazmaya başlamışlar.sen iste ya da isteme,istersen görmezden gel,roberto carlos yeryüzünde en çok tanınan 4-5 futbolcudan biridir.hatta yukarıdaki fanatik üslupla şöylede diyebiliririz,roberto carlos,şahsın tuttuğu takımdan daha fazla tanınmaktadır.bu sebepten dolayı şöyle diyaloglar yaşanacaktır muhtemelen;
-abi roberto carlos transfer olmuş
+hadi yaa.nereye?
-walla abi fenerbahce mi ne öyle bi takım almış.
+oha olm nerenin takımıymış o?
-ya türkiye diye bi ülke war ya ortadoğuda,ordanmış işte.
roberto carlos un ülke tanıtımına yapacağı katkıyı görmek için çok fazla bi zekaya gerek yok,ama görmezden gelmek için baya bi kasması gerekiyo insanın.
roberto carlos'un her hareketine başlık açılacak sanırım. bir fenerbahçeli olarak acaba imzalamamış mı bir bakayım sözlükte vardır dedim. roberto carlos'un fenerbahçe'ye transferi başlığında incelenir diye düşünürken bir de baktım ki sol framede imza töreni.
önümüzdeki senenin fenerbahçe ile ilgili başlıklarını hayal ediyorum da
(bkz: 13 ağustos 2007 fenerbahçe sivas maçı) hemen altında
(bkz: Roberto carlos un oynadığı sivas maçı)
dünyanın en üst düzey liginde,yüzyılın takımında* 11 yıldır istikrarından en ufak bir taviz bile vermeden oynayan,en zorlu tempoları kendini kasmadan -ki kendisi bir sol bektir- kaldırabilen,dünya futbolunda sembol olmuş,adını monaco burjuvalarından zimbabwe li palelere kadar herkesin bildiği bir oyuncuya layık olan bir imza törenidir.
bu futbolcuya moruk diyenleri anlamakta zorluk çekiyorum,tek açıklaması düşünsel fonksiyonları zayıflatan fanatizm olabilir bence.zaten chelsea,arsenal,milan da moruk olduğu için,forma sattırıp stat doldurabilmek için peşinden koştular carlosun. santiago barnebeuda 80000 kişinin selamladığı,madrid basınının büyük kayıp olarak nitelendirdiği futbolcu da bir moruktu.
şimdiden konuşmak yersiz,isteyen istediği kadar yazsın,kusursuz bir ayar verebilmesi imkansız.kendini bilmez morukçulara en büyük ayarı,gelip sarı-lacivert formayı giydiğinde,maçına çıktığında ve roberto carlos gibi oynadığında kendisi verecektir.
ayrıca bu kıskançlığın boyutları artık hayal edilemez seviyeye ulaşmış durumda. galatasaray uefa ve süper kupayı kazandığında iflah olmaz bir fenerbahçeli olarak göğsüm kabarmıştı.aynı şekilde lincolnun transferi konuşulduğunda, ricardinho,marcelinho türkiye ye geldiğinde aynı şekilde türk futbolu adına sevindim. kıskançlık da vardı şimdi allah var yukarıda ama,bu kıskançlık hiçbir zaman ülkem adına duyduğum gururdan daha büyük olmadı.olayın sadece türk futbolu açısından değil,ülke tanıtımı,turizm gelirleri,dünya çapındaki yanlış bilinen imajımızı değiştirme yönünde atılan bir adım olarak da değerlendirilmesi gerekir.ha ama sen türk futbolunun dünyada bir yere gelmesini istemiyosan,dünya üzerinde türkiye yi şalvarla dolaşan develerle gezen insanlar ülkesi olarak bilen kişilerin olmasından hazzediyosan,galatasarayın avrupa başarılarına da dil çıkarır,hagiye,taffarele, popescuya,carewe,ailtona,marcelinhoya,ortegaya,pierre van hooijdonka, anelkaya,alexe,kezmana bok atmakla kendini heba eder,roberto carlos a da moruk dersin.bu düşüncelere sebep,fanatizm ya da kıskançlık ya da her neyse,mantığımızı ele geçirmesin...
karl heinz feldkamp transferi dolayısı ile yurt genelinde ve kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'ndeki temsilciliklerimizdeki huzurevlerinde bir benzerini görmek istediğimiz törendir.
dünyanın birçok yerinde görebileceğimiz törenlerden bir tanesidir zira futbol artık sadece futbol değildir, şovdur, eğlencedir ve bilinsinki sarı lacivert çubuklu forma carlos'a çok yakışacaktır.
19 haziran 2007'de şükrü saraçoğlu stadı'nda sahanın ortasına platform koyularak gerçekleştirilecek, tüm fenerbahçe taraftarının davet edildiği, bir nevi görgüsüzlük olarak addedebileceğimiz, tüm dünyanın bize gülmesine neden olacak imza töreni.