ındipendent gazetesi yazarı. şiddetli amerika ve israil karşıtlığıyla bilinmekte. usama bin ladin le ropartaj yapabilmiş ender batılı gazetecilerdendir. en takdir edilmesi gereken yanı, bağımsız vede sorgulayıcı olan tavrıdır. Londra patlamaları sonucu, kaleme aldığı makale ile batı'nın savas dayatmasının kendi topraklarında nasıl tezahur edeceğini çok guzel ozetlemiştir.
"iraktaki direnişle savaşırken, direnişin bizi vurmayacağını düşündüren ne acaba? usame bin ladin son video kasetlerinden birinde, bizim şehirlerimizi bombalarsanız, biz de sizinkileri bombalayacağız. demişti.
dedikleri gibi de yapıyorlar. tony blairin, george bushun teröre karşı savaşına ve iraka müdahalesine katılmaya karar vermesinden beri ingilterenin hedef olacağı çok aşikârdı. dedikleri gibi uyarılmıştık. g-8 zirvesi kasıtlı olarak seçildi, saldırı günü olarak seçildi. ve, blairin bize dün,sevdiğimiz şeylere zarar vermekte asla başarılı olamayacaklar. demesinde bir fayda yok. onlar bizim sevdiğimiz şeylere zarar vermeye çalışmıyor. onlar blairin iraktan, birleşik devletler ile müttefiklikten ve bushun ortadoğu politikalarına gösterdiği sadakatten çekilmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. ispanyollar busha verdikleri desteğin bedelini ödedi -ve ispanyanın müteakiben iraktan çekilmesi madrid bombalamalarıyla bu hedefleri amacına ulaştı. balide de avustralyalılar acı çekti. tony blairin dünkü bombalamaları barbarca olarak nitelemesi kolay -elbette öyleler- ancak 2003 yılında ingiliz-amerikan işgali altında irakta öldürülen sivillere, misket bombalarıyla paramparça olmuş çocuklara, amerikan kontrol noktalarında öldürülen sayısız masum insanlara ne demeli? onlar öldüğünde, bu savaş zayiatı biz öldüğümüzde barbarca terörizm.
irakta direnişçilere karşı savaşırken, onların bizi vurmayacağını düşündüren nedir acaba? bir şey kesin: eğer tony blair gerçekten irakta teröre karşı savaşın ingiltereyi daha etkin koruyacağına inanıyorsa, -buraya gelmelerine olanak sağlamak yerine onlarla orada savaşın- bushun sürekli savunduğu gibi bu argüman artık geçerli değil. dünyanın ingiltereye odaklandığı sırada bombalamaların g-8 zirvesiyle aynı zamana gelmesi çok dahiyane bir şey değil. bush ile blairin el sıkışacağı merkeze yakın bir yerde 30 dan fazla kişinin bombalarla katledilmesi çok sürpriz değil. g-8 zirvesi bombacılara hazırlanmaları için gerekli tüm zamanı verdi. dün gördüğümüz türde koordine edilmiş bir sistemle bombalı saldırıların planlanması aylarca almış olmalı -güvenli evler seçmek, patlayıcıları hazırlamak, hedefleri belirlemek, güvenliği sağlamak, bombacıları seçmek, zaman, dakika, iletişimi planlamak (uzaktan yönlendirilen mobil telefonlar). koordinasyonlu ve kompleks planlama-ve masum yaşamlara yönelik ayrım yapmayan saldırı-el kaidenin stilini yansıtıyor. ve şu gerçeği ifade edelim ki, g-8in başlangıcı, böylesine önemli, böylesine kanlı bir gün, güvenlik servislerimizin başarısızlığını ortaya koydu. irakta kitle imha silahı yokken var olduğunu iddia eden aynı istihbarat uzmanları ne yazık ki plan aşaması aylarca süren ve londralıları öldüren bu hain planı ortaya çıkarmada başarısız oldu.
trenler, uçaklar, otobüsler, araçlar, metrolar... ulaşım, el-kaidenin karanlık sanat bilimi olmuş görünüyor. hiç kimse her gün seyahat eden 3 milyon londralıları arayamaz. kimse her turisti durduramaz. bazıları eurostarın el-kaidenin hedefi olacağını düşündü- emin olun bunu düşünmüşlerdir ancak ortak otobüsler ve metrolar varken neden başka hedefe yönelsinler ki? ve gelelim, bu kâbusu uzun zamandır bekleyen ingilterenin müslümanlarına. şimdi her bir müslüman ;olağan şüpheli, kahverengi gözlü her kadın ya da erkek, sakallı erkek, başörtülü kadın, tesbihli genç ve ırkçı muameleye maruz kaldığını söyleyen genç kız. 11 eylül yaşandığında abd hava sahasını kapattığı için uçağım irlandaya geri dönmüştü. ben ve uçak personeli herhangi şüpheli bir yolcu bulmak için nasıl da uçak kabinlerinde gezmiştik ve ben bir düzine şüpheli bulmuştum, elbette kahverengi gözlü, uzun tesbihli tamamen masum insanlardı. ve emin olun, birkaç saniye içinde dostane, liberal ve hoş robert,usame bin ladine bir anti arap ırkçısına dönüştü. ingiliz müslümanlarını müslüman olmayan ingilizlerden bölmek (hıristiyanlar diye isimlendirmeyelim) ırkçılığı cesaretlendirecektir. ancak sorun burada. ingilterenin düşmanlarının sevdiğimiz şeyleri yok etmesini engelliyormuş gibi yapmak ırkçılığı teşvik eder. abd başkanlık seçimlerinden önce bin ladin sormuştu: neden isveçe saldırmıyoruz? şanslı isveç; ne bir usame bin ladini var ne de bir tony blairi.
arap halkı sempatizanı, israil ve amerika karşıtı eleştirel yazar. son yıllarda türkiye eskisi kadar israil yandaşı olmadığı için türkiye'ye de daha ılımlı. önceden kürtler ve ermeniler hakkındaki yazılarında çok sert eleştiriler getirmişliği vardır türkiye'ye ama artık o konulara pek girmiyor. başarılı bir gazeteci olduğu aşikar da olsa fazlasıyla "taraf" olması yazılarında objektif bir bakış açısının hiçbir zaman olamamasına yol açıyor. ya siyah ya beyaz diyip grilere yer vermeyen tecrübeli gazeteci ve the independent'ın orta doğu editörü.
ingiltere deki indipendent gazetesi yazarı türkiye de star gazetesinde yazmakta. önemli bir yazardır. sıkı bir amerika ve israil karşıtı ortadoğuyu çok iyi bilmekte ingilterenin üsnü mahalli si denilebilir. ladin lede röportaj yapmıştı. örnek alınacak bir gazeteci.