hrant'ın geniş hoşgörü haznesinden yararlandığını düşündüğüm/gözlemlediğim agos'un kral bir yazarıdır.
konuşmalarında, ifadelerinde, olayları betimleyişindeki güzellik dikkat çekicidir. özgün ve içinde bulunduğu durumun getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen ümitvar bir yaklaşımı vardır.
program sunucusu ; "bu kadar olumsuzluğa, sıkıntıya, yaşanmışlığa ve muhtelif zamanlarda yaşanmaya devam eden kara lekeleri göz önüne alırsak, hiç yeter artık gideceğim bu diyardan demedin mi?onca şeye bakıldığında kendini bu topraklara ait hissettirenler nelerdir" diye sorunca, içtenlikle cevaplar...
-geride bıraktığımız tüm cirkinliklere, tüm baskılara rağmen türk arkadaşların, en ez benim kadar yanlışlıklara karşı çıkan, haksızlıklarla mücade eden ve yeri geldiğinde ben de ileride giden hiç tanımadığım dostlarımın olması kendimi buraya ait hissetmemi sağlıyor. zaman zaman çok mu iyimserim, enayilik mi yapıyorum diye düşündüğümde oluyor ama içimdeki her şeyin daha güzeli daha çoğulcu, demokratik ve hoşgörülü olacağına dair his beni olumlu düşünmeye sevk ediyor...
gönülden gönüle giden o görünmez yolun varlığına beni inandırmış insandır. selam ederim kucak dolusu...
kendisinin can dündar'la ilgili harika bir yazısı var:
--spoiler--
iyi niyetinden, samimiyetinden asla şüphe etmeyeceğimiz Can Dündar bile "Hepimiz Etmeniyiz!" sloganının ardından yükselen ırkçı tepkilere göğüs germek için yazdığı yazısında, Ermenilerin bu ülkenin insanları olduğunu okurlarına hatırlatmak için soruyor "istanbul'un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberiniz var mı? Çanakkale'de Mustafa Kemal'in yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musunuz? Atatürk'ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydunuz?" (Milliyet, 30 Ocak). Bağdat Caddesi'nde "Hepimiz Ogün'üz" yazılı tişört giymiş bir gencin boy gösterdiği, stadyumlarda "kafamıza sıksanız Ermeniyiz demeyiz!" yazılı pankartların açıldığı, beyaz bereli gençlerin gövde gösterisi yaptığı bir ortamda ne kadar sorunlu bir bellek tazeleme alıştırması... Tehlikeli de. Zira farkında olmadan, üzerinde yaşadığı ülke için kanını akıtmayanın, kahramanlık yapmayanın, tam sadakat göstermeyenin dışlanmasının, hainlikle suçlanmasının meşru olduğu bir anlam dünyasına atıfta bulunuyor, şiddeti, kıyıcılığı yüceltiyor.
Yiğitliğe, kahramanlığa, cesarete ne zaman övgü düzülse, William Saroyan'ın satırları düşüyor hatırıma:
"En iyi insanlar ödleklerdir. En ilginç, en kibar, en has ve suç işleme ihtimali en az olanlar gene onlardır. Asla bir banka soymayı düşünmezler. Akıllarından bir suikast düzenlemek gibi bir şey geçmez. (...) Ödlekler iyidirler, ilginçtirler, kibardırlar; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar..." (Ödlekler Cesurdur, çev. Ohannes Kılıçdağı, istanbul: Araş, 2001.)
--spoiler--
bu gece katıldığı ermeni tehciri tartışmasını suriye ulusal savunma kuvvetlerinin onursal lideri ali kayalı da izledi. ali kayalı da kim oluyor diye merak edenler buyursun: