Bir vali olarak, şehrin yetkili ilk ismi olarak, garibin, gurabanın, işsizin, açın, çaresizin kapını aşındırdığı, yardım istediği bir mevkide olacaksın ve canlı yayında arayıp umre isteyeceksin ve bundan hicap duymayacaksın!
Enteresan ve acı!
Valiciğim sen o şekilde gitme, bırak garibanın teki gitsin, işi, aşı, kimsesi olmayan kişi, il başkanının yardımıyla umre' ye gitsin.
Sen kendi imkanların ve yeşil pasaportunla aslanlar gibi git.
Bunu yapabilirsin! Ben sana güveniyorum!
CHP döneminde valiler partinin valisi olup, hebele hübele...
La o valilerin çoğu makam arabasını bir kere olsun eşine çocuğuna tahsis etmeyen valilerdi.
Babam devlet memuruydu. Komşumuz olan hırsız bir icra müdürü vardı. Aynı işte olmamalarına, yani kişisel bir problemleri olmamasına rağmen, sırf hırsız olduğu için babam buna selam bile vermezdi. Bir keresinde başka bir komşumuz hem icra müdürünü hem bizi yemeğe davet ettiğinde davet sahibini "sen beni bununla aynı sofraya oturacak adam mı sanıyorsun?" diye fena haşlayarak daveti reddetmişti.
O çok kötüledikleri eski Türkiye güllük gülistanlık değildi ama hiç değilse utanma, arlanma, namus, şeref hepten rafa kaldırılmamıştı henüz. Devlet memurlarının geçim koşulları şimdikinden çok daha kötüydü, sendikaların güçlü olduğu dönemlerden kalma hakları sebebiyle işçiler bile çok daha iyi kazanırdı ama yolsuzluk, hırsızlık büyük haysiyetsizlik sayılırdı.