deprem olur, sel olur, yangın olur, savaş kaos kargaşa kriz olur diye "ölsek bile millete yük olmayalım" diyerek kefen mezar ölüm masrafı olarak; her zaman insanlık tarihinde hangi şartlarda olursa olsun değerini her zaman her yerde koruyan tek geçerli para-değer-satınalma aracı olan altını biraz evde tutardı.
örn: şu an ki değerler üzerinden 150-200 gram altın (60-100 bin lira arası) adeta yangında ilk kurtarılacak eşya gibi, deprem çantası gibi, hemen alıp çıkılacak kolaylıkta el altında olurdu.
bu davranışı altında yatan, belki de bu ülkeye babam gelirken; romanya'dan gemilere bir canlı hayvan ticareti yapar gibi doldurulup yollanmaları, romanya'da kalan mal mülk satışına-devrine-kiraya izin verilmemesi, gemilere bindirilirken tüm paraları ziynet eşyalarına el koymaları ama babamın annesi (nenem) tumanına diktiği kesede bir avuç altını getirmeyi başarması bunda etkendir.
babam benden akıllıydı.
babam bu ülkeyi yöneten bir yönetici olsaydı, üniversite eğitimini ekonomi işletme almadığı da düşünülürse, bu konularda cahil olduğu için 1999 dan bu yana son 22 yılda 4 trilyon doları vergi özelleştirme borçlanma vb kalemler ile toplamış olsaydı kesinlikle böyle felaketler için altın alıp bu felaketler için kaynak olarak tutardı.
dediğim gibi, babamın alanı ekonomi değil. rahmetli bu konuda cahildi.
felaketlerde kullanmak için kaynak-fon oluşturmak, bu fonu yatırım araçlarında kullanmak, fonun reel değerini artırmak, gelir kazanmak, işletmek işinden anlamazdı.
asıl sorun tartışmanız gereken valinin arabası veya özel uçaklar saraylar değil.
devlet denen en büyük toplumsal organizasyonun ortaya çıkardığı iktidar yapısında bunlar olağan şeyler.
sokak röportajında telefonunu çıkar diyen zihniyeti biliyorsunuz.
ekonominin iyi olduğu, paranın çok olduğu, işsizlik geçim zorluğu olmadığını ispat için "ağlama lan senin elinde binlerce liralık telefon var, hala para yok diye ağlıyorsun" diyen birileri var.
sizlerde bu insanlar gibi valinin arabası var, özel uçak yazlık kışlık çalışma ofisi vb saraylar var, lüks araçlar var muhabbetini eleştirdiğiniz insanların bu seviyesinde yapmayın.
son seller orman yangını üzerinden konuya yaklaşırsak ve kastamonu'da ki sel felaketinin nedeni 400 metre genişliğinde dere yatağının kenarına ev yapılıp dere yatağı 15 metreye düşürülürse; türkiye'de sorun yetkili olanın bilgisi yetersiz, bilgili olanın yetkisinin yetersiz olması.
üstelik bir sorun yanlış varsa ve bu sorun devamlı istikrarlı şekilde devam ediyorsa burada suçlu hükümetler değil, bu yanlışa izin veren bu yanlışın sürmesini oyları ile destekleyen halk suçlu.
ben evimin kolonlarını kesip, depreme uygun olmayan bina yapıp, buna izin veren tapu veren idareyi de seçip başa getiriyor ve buna neden izin veriyorsun diye sormuyor, aksine; buna izin vermesi için de oy atıyorsam suçlu belediye mi, iktidar mı?
asıl suçlu halk.
halk olmasaydı o suçlanan idare olmazdı, bu felaketler yaşanmazdı.
AKP bir organize suç örgütüdür
Devlete çöktüler, halkın parasını insafsızca yiyorlar. Kim ne der diye bir kaygıları, bir çekinceleri hiç yok.
Zira bunları destekleyenler ahalimizin en yoz, en ahlaksız kesimi ve maalesef sayıları çok fazla.
Not: eksileyen yavşak devlet memurlarının altında holding patronu araçlarının ne aradığını yazsa da öğrensek. Devletin malı deniz, yemeyen domuz mu diyorsun?
işin acı tarafı da bu sözleri söyleyen itirafları yapan devleti yönetenler.
Yorum yapmaya gerek yok.
Tâbi ki felaketler için yardımda bulunulacaktır.
Bu yardım kampanyasına karşı çıkmak ve bölücü hain teröristler Türkiye'yi küçük düşürmek için help diyen, devleti aciz göstermek için yardım çığlığı atanlar gibi olup, onlar gibi 128 milyar dolar nerede, özel uçak filoları, lüks araçlar vs de demeyeceğiz.
Neyse, sözlükte entry girip sözlük yazarlarına anlasın amacıyla lafın tamamını yazmaya gerek yok.
Lafın tamamını anlasın diye yazmak, sözlük yazarlarına özürlüler gibi davranmaktır.
novemdesilyon çuval verginin boktan işlere harcandığının göstergesidir. kul köle edebiyatının had safhada olduğu bir ülkede kimse kendi bokunda kulaç atmaktan kurtulamaz. net.