Hüseyin Nihal Atsız'ın "Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın." sözlerini hatırlatan kelimedir.
daha 16 yaşındayken ceremesini bu dünyada ödediğim şey.
bir gün camide namaz kılarken, imamın yavaş kılmasına mütevellitnafile kılmaya kalkmıştım. yanımda ki yaşlı amca böyle gururla bakmıştı bana. bende içimden geçirmiştim; şimdi ki gençler falan diye...derken t-shirtimin kolunun altından kocaman bir helikopter böceği içeriye girdi. anında namazımı bozdum haliyle.
düşünün benim gibi birinin bile başına geliyorsa riya...lağğnn. *
ihlas, gerek beden ile, gerek mal ile yapılan farz veya nafile bütün ibadetleri, Allah rızası için yapmaktır. Mal, mevki, saygı, şöhret, menfaat kazanmak için yapılan ibadette ihlas olmaz, riya olur.
nankör köpeklik.*
ama öyle efem... kedi nankör olur derler yalan. kedi anca zıçar, bide tırmalar, köpek? köpek öyle mi? ham yapar adamı, ham! önce gel bobi, bit bobi.. emrinizde gibi. yalar kıçınızı bile sever gibi... sonra... sonra.. ham işte. uzak durun!
riyanın tanımı
a) sözlük anlamı: riya, iş, söz ve davranışlarda gösterişe yer verme; bir iyiliği veya bir ameli allah'ın rızasını kazanmak niyetiyle değil, insanların beğenisi için yapmaktır. böyle bir davranışta bulunan kimseye, riyakâr veya mürâî denir.
b) terim anlamı: ünlü mutasavvıflardan haris el-muhasibî riyayı şöyle tarif etmektedir: riya, kulun allah'a itaat ederken kullara yaranmak istemesidir. başka bir ifadeyle riya, itaat ederken allah'tan başkasına gönül vermektir. öyleyse riya, allah'a itaat etmiş gözüküyorken, aslında amacı allah'ın kullarının arzularını, beğenilerini kendinde toplamaya çalışmaktır.
gazalî'ye göre riyanın dört derecesi vardır: birincisi, riyanın en ağır olanıdır. riya ile yaptığı ibadette hiç sevap niyeti yoktur. insanların yanında abdestsiz bile namaz kıldığı halde, yalnız kaldığı zaman hiç kılmayan kimse gibi. bu namaz sırf insanlara gösteriş içindir, hiçbir hayrı yoktur.
ikincisi, ibadeti gösteriş için yapar. fakat allah'ın rızasını da niyet eder. ancak bu niyet zayıftır. yalnız kaldığında bu ibadeti yapmayacaktır. sevaba niyet etmese de gösteriş için bunu yapacaktır.
üçüncüsü, gösteriş ve sevap tarafları eşit olmaktır. eğer riyanın yanında bir de sevap veya sevabın yanında bir de riya niyeti olmasa, bu ameli yapmayacaktır. ikisinin eşit olarak bulunmasıyla bu ameli yapmıştır. kişi, bu amelinden zarar görmese de fayda da görmez.
dördüncüsü de, ibadeti insanların duymuş olmasından dolayı daha da gayrete gelip takviye etmesi, artırmasıdır. böyle birisi, kimse duymasa da ibadetini yapacaktır. dolayısıyla ibadeti sırf riya maksadıyla yapmadığı için yaptığı ibadetten fayda görebilir. http://askinerdemlisi.blogcu.com/
maun suresi 3,4, ve 5 ayetlerinde konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmuştur;Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki Onlar namazlarını ciddiye almazlar onlar gösteriş yapanlardır...