bana çok garip gelen yarışma. öyle ki nasıl tanımlayacağımı bile bilemedim.
bazen bu ülkenin insanıyla dalga geçildiğini düşünüyorum, ve ne yazık ki artık saçma sapan şeylerin çok olağan ve mantıklı olarak görülmeye başlandığını da düşünüyorum.
şimdi öncelikle şunu bir belirteyim, bence formatı güzel bir yarışma. jürilerin tekelinde olmaması çok mantıklı. eğer herhangi bir müdahale yapmıyorlarsa, oylama yöntemi gayet adil görünüyor. her bölümünü izleyen biri olarak, şu ana kadar çoğunlukla hak edenin %70 barajını geçtiğini, hak etmeyenin de geçmediğini gördüm ama bazı haksızlıkların döndüğü de aşikar ve ben ne yazık ki onlara ''istisna'' deyip geçemeyeceğim.
mesela geçen hafta bir kız titanic'in çok meşhur şarkısı my heart will go on'u söyledi. ancak bir insan öyle kült bir şarkıyı bu kadar batırabilirdi bence... kötü konuşmak istemesem de kızın yaptığı tamamen batırmaktı. ancak jürilerin hepsi şaşırtıcı bir şekilde orantısızca destekledi, kimi şahane bir sesin var dedi kimi böyle bilindik bir şarkının altından çok iyi kalktın gibi yorumlar yaptı.
ben de biliyorum heyecan, tedirginlik sese yansır ancak herkesin heyecanlı olduğunu düşündüğümüzde bence heyecanına rağmen iyi söyleyebilenin öne çıkmasına dikkat edilmeli. ama maalesef her zaman adil olamıyor insanlar.
mesela her hafta gerçekten sesinin tonu, şarkı seçimi, söylediği notaları çok iyi olan bir kişi mutlaka eleniyor. dikkat ediyorum buna, hakikaten her hafta mutlaka öyle biri eleniyor. şaşıyorum doğrusu. bunu iyi sesi kötü sesi ayırt edebilen, yıllarca müzikle uğraşmış biri olarak söylüyorum.
her neyse,
bir de dikkatimi çeken şu nokta var, jüriler. gerçekten işin dalga boyutu onlar gibi geliyor bana. hani trollemek için birilerini bir yerlere çıkarıp reyting amacı gütmek gibi. fuat güner yıllardır dinlediğim şarkılarıyla beni büyüten m.f.ö.nün çok yetenekli, müziğe yıllarını vermiş üyelerinden biri. birçok insan sinir olsa da yorumlarının %95'i tam isabetli yorumlar. müzikalite açısından tam tatmin edici, bazen moral bozucu olsa da açıklayıcı yorumlar yapan ve bence koltuğunu en çok hak eden jüri üyesi.
gülben ergen çok hoş bir kişilik. konuşmasını, insanları kırmamayı, aksine motive etmeyi, gönül almayı çok iyi biliyor. bence yarışmada sırf bu açıdan takdir edilesi bir konumu var. ancak kendisi hem şarkıcı, hem model, hem oyuncu, hem sunucu hem hem hem... bizim ülkede medyatik birçok ismin yaptığı iş listesi böyle kabarık. ben böyle ünlülere bokolog diyorum açıkçası, tamamen televizyon yüzü olmuş ancak hiçbir işine-sektöre damgasını vuramamış isimler... dikkat ederseniz kötü bir şarkıcı, kötü bir oyuncu, kötü bir sunucu ya da kötü bir model demiyorum; ''olmasa da olur'' diyorum ve konuşma kabiliyeti dışında jüri koltuğunda oturmasını çok anlamsız buluyorum. kaldı ki son zamanlarda ülkede evladı olan tek anaymış gibi tavır sergilemesini; yarışmacı olan çocuklarını desteklemek için gelen annelere ''sizin şu kadar evladınız olsaydı böyle gelmezdiniz'' deyip kadıncağızın tatlı tatlı ''gelirdim tabi ki'' cevabına şakayla karışık ama harfiyen ''siz öyle sanın'' diyen halini çok itici bulmaya başladığımı eklemeliyim. ha bazen bu ebeveynlerle konuşup kaynaşıp sevgi yumağı olmayı da ihmal etmiyor. candan mı, yani içten mi? öyle görünüyor, evet. ama garip işte.
demet akalınçok ünlü bir pop şarkıcısı. alanında iyi mi bence iyi. hiç dinlemiyor, sevmiyor olsam da büyük kitlelere hitap ettiği ve albümlerinin çok sattığı doğru. sonuçta kimsenin zevki onu iyi ya da kötü yapmıyor; iyiyse iyidir, değilse değildir. ancak şöyle bir şey var, yapıcı ve açıklayıcı konuşmayı kesinlikle bilmediğini düşünüyorum. dikkat ediyorum, birini beğendiğinde ya da beğenmediğinde sürekli açıklama zorluğu yaşıyor. mesela ''beni tatmin etmedi, ondan basmadım'', ''düğünümde çalan şarkıyı söyledi direkt bastım, diğerlerine de bastırdım'', ''ayy niye basmadık hiç bilmiyorum'', ''konuşmaya dalmışız''... Bunlar nedir ya? insanlar oraya bir hayali gerçekleştirmeye geliyor, hayatlarını etkileyecek bir anı yaşamak için maddi manevi fedakarlık yapıyorlar. ama jürilerden böyle cevaplar alıyorlar, özellikle de hiç şaşmadan hep ama hep demet akalın'dan bu cevapları duyuyorlar. hani bir laf var ya bilmek iyi bir öğretmen olmaya yetmez diye, hah işte burada anlatmaya çalıştığımda bu. bildiğini düşündüğüm, kendi alanında onca başarıya imza atmış insanın bence jüri koltuğuna ''açıklayıcı'' yorumlar yapmayı bilerek oturması gerekiyor. yarışmacıları bir cümleyle de olsa beğendikleri ve beğenmedikleri noktalar konusunda uyarıp onlara somut sebepler borçlular bence. ayrıca şarkı bilgisi çok yetersiz. bu, performanslar sırasında bile kendini belli ediyor ki yorumlarda zaten kendisi de ''kim söylüyor bilmiyorum ama'' tarzında konuşuyor.
mustafa sandal yine çok ünlü bir pop şarkıcısı ve sağlam bir müzik bilgisi olan aranjör. 80lerin sonu ve 90lı yıllarda doğanları şarkılarıyla büyütmüş isim desem haksız sayılmam bence. jürilikte de o ses türkiye'den dolayı tecrübeli bir isim. en beğendiğim özelliği bir performansı beğendiğindeki tavrı, kendinden geçişi, mimikleri... yani resmen yaşıyor dinlediği şarkıyı. bu yüzden bile yerini hak ettiği aşikar. en anlam veremediğim özelliği ise beğenmediği performanslara bazen hiç yorum yapamaması. demet akalın gibi açıklama yoksunu değil elbette, bazen çok kritik önerilerde bulunup öğretici olabilir, ama yine bazen somut sebep veremediğini düşünüyorum. ''aynen arkadaşlarıma katılıyorum'', ''beğenmedim'', ''hissedemedim'', ''olmadı, kötü değildi ama olmadı'' gibi şeyler söylemeleri ''her zaman'' doğru değil bence. an gelir ''beğenmedim'' dersin, hissedemezsin, basmaya elin varmamıştır, olabilir ama her başınız sıkıştığında da ''beğenmedim'' demeyin. şurada, burada eksiğin var deyin; şunu düzelt deyin. gelen kendi deneyiminden ziyade bir şeyler de öğrenerek gitsin. bu tabi sırf mustafa sandal'a söylediğim bir şey değil, tüm yarışmalar için tüm jüriler için geçerli.
öykü serter başarılı bir sunucu. bu tarz benim ya da adı her neyse, o programda rastladığımda kavgaları kızıştıran, insanların birbirini yemelerine müsade eden ve son dakikaya kadar hiç müdahale etmeyen tavrı hiç hoşuma gitmemişti ama o da emir kuluysa yapacak bir şey yok tabi. giydiği şeyleri nedense pek beğenmesem de bu yarışmadaki sunuculuğunu, yapıcı ve dostane tavrını çok beğeniyorum. bu yüzden de konumunu çok hak ettiğini düşünüyorum.
not: ciddi ciddi izleyip ciddi ciddi paragraflarca yorum yapıyorum, evet. çünkü zaten haftanın 2-3 günü akşamları açtığım televizyonda aşk dizilerine rastlamaktan içim şişmişken acunmedya'nın kimsenin yapamadığını yapıp böyle programları türkiye'ye uyarlamasını görmezden gelemeyeceğim. acun ılıcalı'yı sevmesem de, her şeyini eleştirsem de güzel formatı olan programlarını izliyorum, formatını beğenmediğimi de jürisi, sunucusu o'su bu'su kim olursa olsun izlemiyorum bu kadar basit. keşke her kanal aşk dizisi çekmeyip biraz dram, korku, komedi gibi türlere yönelse de ben de çareyi yabancı dizilerde ya da acunmedya'da bulmasam.
1. oy verenin fotoğrafının göründüğü söyleniyor ama o uygulamaya fotoğraf yüklenmiyor, nasıl fotoğrafları görünüyor. facebook'tan çekiyor diyelim, facebook'ta herkes kafasının fotoğrafını mı profil fotosu yapmış? al sana yalanı bulduk.
2. ünlü olmak için sakso çeken, abi baba parasıyla albüm yapıp şarkıcı olan kart sesli ve ses namına hiç bir şeyi olmayan pazarcı şarkıcılar ile, efsane grup mfö'nun elemanı fuat'ı bir tutan mal yazarları da gördük.
3. o ses türkiye'deki seslerin 2 tık altındaki yarışmacıların katıldığı yarışmadır. sanki yoldan toplamış getirmişler bazılarını, nasıl eleme lan bu.
Oy verenler sırf fotoğrafları çıksın diye oy vermiyorsa ben de bir şey bilmiyorum. Adamın sesi duyulmamış, başlıyorlar oy vermeye. Dış görünüşlerinden ses analizi yapıyorlarsa bilemem elbet.
Bir ses yarışması.
baş ağrısı yapan program. şimdi iki tane eleman var. türkü çığırıyorlar. sanırım iki ses olduğundan çok kötü duyuluyor. canlı yapmayın siz bu programı. olmamış.
sahne mavi ağırlıklıysa o program izlenmez. türkiye'de bu böyle en azından. sarı, turuncu ve kırmızı renklerine özen göstermeleri gerekiyor*, işin içine güldürü katmaları gerekiyor.* ve jüride tek sağlam isim gülben ergen. diğer iki isim izleyiciye hitap etmiyor.
baştan sonra yanlış jüri tercihiyle dibe vuracağı belliydi zaten. aslında konsept güzel, seyirciyi alabilirdi normalde. ama bu tip yarışmalarda olayı jüri götürür. acun bu defa sınıfta kaldı.
ilk bölümlere nazaran sesler daha iyi. Şu an yarışan azeri yarışmacı ikinci bir elnur vakası yaşatacak zannımca.
izlemesi giderek zevkli hale gelen yarışma.