okumuşluğum ve pek bir şey anlamamışlığım vardır. okuyanların ekserisi de hiç birşey anlamaz. ucundan bir şeyler yakalayabilenler ise okudukça zamanla akıl olarak anlamayıp, ruhuna sirayet ettiğini söyler fakat bana göre mevzu tamamen traştır. Bir ara bir grup bu risalelerin günümüz türkçesi ile yayınlamıştı da, yine kendi içerisindeki grupların itirazı yüzünden pek tutmadılar. kendileri anlamadıkları gibi başkalarının da anlamamasını istiyorlar. tasavvuf merakınız varsa kültür olması için belki okunabilir, telakki etmek için ise çekilecek çile okunacak kitap değildir. eski türkçe ile yazılmış bir çok metni okuyup anlayabiliyor iken bunu anlayamamış olmam sebebi ile kasti bir şekilde anlaşılmaz bir şekilde yazıldığını düşünüyorum.
Sekizinci söz (aslandan korkup uçuruma atlayıp ağaç köküne tutunup da o ağacın kökünü farelerin kemirdiği adamın hikayesi) tüm motifleriyle kelile ve dimne’den çalıntıdır.
Yani Nurculuk dediğiniz mezhep, tarikat tüm öğretileriyle brahmanizmin kötü bir taklidinden başka birşey değildir.
Lan hadi ben inançsızım umrumda değil, ama siz bu kitapları okumakla ayan beyan inancınızı zedeliyorsunuz!
--spoiler--
Bolca eski kelime barındıran fantastik fikir ve hiksyelerin yazılı olduğu kitaptır. Çomarlar iki eski kelimeyi görünce bir şey zannediyor deli saçması şeyi. padişah tımarhaneye kapatmış bu adamı.
--spoiler--
Doğudaki eğitimsizlik sebebiyle istanbula padişahla görüşüp doğuda medrese açtırmak suretiyle gelip, padişahla görüşemeden padişahın emrindeki paşaların sürgüne göndermesi, aralarından bir paşanın da sürgünden kurtarıp burada tutma amacıyla burada kalsın diyerek burada toptaşı tımarhanesine yatırmış ve o dönem sadece onunla ilgilenen doktorunun bile “ Eğer saidte zerre kadar delilik eseri varsa, dünyada akıllı adam yoktur.” demesine sebep olmuştur. Mabadtan uydurma bilgilerle açıklama yapılmaması önemle rica olunur.