hakiki bir müslüman, samimi bir mü'min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir.
tarihçe-i hayat | sekizinci kısım : ısparta hayatı | 566.
nar ağacı, safi bir şarabı hazine-i rahmetten alıp meyvesine yedirir, kendisi çamurlu ve bulanık bir suya kanaat eder.
lem'alar | on yedinci lem'a | 128.
"kadere iman eden, kederden emin olur" kudsi düsturunu kendine rehbet et. hevesli akılsız çocuklar gibi muvakkat*, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinden koşma.
tarihçe-i hayat | altıncı kısım - emirdağ hayatı | 433.
--spoiler--
Bismillâh, her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime islâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcûdâtın lisan-ı haliyle vird-i zebânıdır
--spoiler--
(bkz: birinci söz)
'Sen şuna buna niçin sataştın?' diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. içinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, imanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler! Dar görüşler!
Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsür senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harblerde, bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.
Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. izzet ve şehamet-i islâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men eder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım. Beni zindana atar, yahut idam sehpasına götürür.. hiç ehemmiyeti yoktur. -Nitekim öyle oldu- Bunların hepsini gördüm. Birkaç dakika daha o hunhar kumandanın kalbi, vicdanı zulümkârlığa dayanabilseydi Said bugün asılmış ve mâsumlar zümresine iltihak etmiş olacaktı.
işte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti. Cemiyetin îmanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. (Tarihçe-i Hayat - 629)
kitabın yazarının gelişmiş tiyatral yeteneği dolasıyla kitabı okuyup öpüp başına koyan daha sonrada kuran'ı kerim'in üstüne koyan şahışların gerçekleştirdiği eylemdir.
o kitabı okuduktan sonra müslümanlıkta level atlamış sayarlar kendilerini.
-namaz dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekatda islamınkantarası yani köprüsüdür.demek birisi dini, diğeri asayişi
muhafaza eden ilahi iki esastır. (işaret'ül i'caz)