--Alıntı--
aklı ve hesabı kendine rehber edinen, kendi nefsini ön plânda tutan, dünyada işlediği amellerin karşılığında âhirette cenneti gözleyen, bu yönden bakıldığında menfaatçi ve şekilperest, dünya menfaatleri yüzünden dindar geçinen, fırsat buldukça günah işlemekten çekinmeyen dindar kıyafetine bürünmüş münafık bir anlayışı temsil eder.
--Alıntı--
(Tanıdık gelmemesi mümkün değil, özellikle son yıllarda etrafımızı saran bir karakter.)
--Alıntı--
şekil kaygılarından uzak, hoşgörü ve müsamaha sahibi, ne dine ne de dünyaya sırt çeviren, «Allah affedicidir, elbette beni de bağışlayacaktır.» şeklinde düşünen, dış görünüşüne bakınca dinin emir ve yasaklarına aldırış etmeyen bir sapık ve günahkâr; fakat içinden dinin getirdiği yolda olan ve emirlerine uyan, yasaklarını işlemekten sakınan bir anlayışı temsil eder.
--Alıntı--
Zahid dini şeklen yaşarken, rind dini ruhen yaşamaktadır. zahid'in gözleri Kur'an okumaktan kör olurken, rind ise şekil olarak aykırı durduğu halde ruhen allah'a adamıştır kendisini.
Eserden alıntı da yapalım:
Hem sabah akşam meyhaneden çıkmıyorsun hem de dine imana davet edenleri yanından kovuyorsun. Beni korkutuyorsun! Sana selam vermenin bile haram olduğunu düşünmeye başladım dedi Zahid.
"Gördüğünden korkmak, görmediğinden korkmaktan daha büyük korkaklıktır. Gerçek korkunun ne olduğunu bilsen korkmaya korkarsın" diye yanıtladı Rind.
Sen görmediğinden çok gördüğünden korkmakla, Allah'tan çok korkulacak putlara inanır olmuşsun zahir, şirktir, tövbe istiğfar gerekir! davetinde bulundu Zahid.
Rind gülümsedi: Hep kördün ama Allah'ı görünmez sanarak şirke düştüğünü göremeyecek kadar ilerlemiş körlüğün
Benim günden güne körleştiğim doğrudur ama sebebini yanlış teşhis etmektesin; gece gündüz Kuran-ı Kerim sayfalarına akıttığımdan günden günden azalmaktadır gözümün nuru! dedi zahid.
O nasıl Kuran okumaktır ki okurken nurlanacak yerde, nurun üstüne nur akıtabileceğini sanarak böbürlenirsin? diye manalı manalı baktı Rind.
Zekan benden kıvrak ve ben de haddi aşmışım farkında olmayarak kabul! Ama benden daha kalın gözlüklerinle bana akıl vermektesin! diye diklendi Zahid!
Hem Allah'ı ararken körleşmekle övünüyor hem Allah'ın nuruna gark olanların körlüğüne şaşırıyorsun! diye Zahid'i süzdü Rind.
Zahid kahkahayla güldü: Ne kadar şaşırırsam şaşırayım, senin gibi seccadeyi şarapla yıkayacak kadar şaşırmam!
Rind acı acı gülümsedi: Şarapla seccadeyi yıkayabilmen için önce içip kendinden geçmen gerekir Zahit. Kıyas kıyas üstüne kıyas yaparak
Şeytan'a yaklaştığın için her cümlene kendini sokarsın. Ben diyebildiğin sürece O'nun uzağına düştüğünü ne zaman fark edeceksin?