uludağ üniversitesi kültür müdürlüğü sekreteriydi rıdvan abi. neden rıdvan abi diye açıldı başlık derseniz soyadını pek kimse bilmezdi. öğrenci kulüplerinin rıdvan abisiydi, elinden hiç düşürmediği sigarası ile her türlü bilgisayar, internet, fotokopi vs işimizi görürürdü usanmadan. hiç evlenmemiş rıdvan abi, annesi ile yaşamış yıllarca. annesi ölünce yıkılmış, ölürsem yanına gömün beni demişti. günlerden bir gün odasına girdim yine, abi dedim nasılsın, iyi değilim coffee üşüyorum dedi. son günlerde sürekli titriyordu, mayıs ayı gelmişti rıdvan abi kazakla oturuyor, arada güneşe çıkıp ısınmaya çalışıyordu. içim üşüyor sanki, bir türlü ısınamıyorum, çok başka bir şey bu diyordu.. abi dedim tıp fakültesi hemen şurası git bi görün. gidecem gidecem dedi. sigara yaktım. bir tane de ona tuttum. bıraktım artık içmiyorum dedi. şaşırdım. bende söndüreyim o zaman abi dedim, yok yok iç sen dedi. canı çekiyordu belliydi. basiretim mi bağlandı nedir söndürmedim. öksürmeye başladı. üşüme geldi yine, öldürecen lan beni söndür hadi dedi bu defa gülerek. kötüydü belliydi ama yine de neşeliydi. film istedi benden akşamları iyi oluyor vakit geçiriyorum dedi. tamam abi dedim ayarlarız. bir sigaralık muhabbetimiz bitti. abi dedim akşam görüşürüz ben bursa'ya iniyorum. görüşürüz dedi. bursaya gittik kız arkadaşımla. bir kaç saatlik bir işimiz vardı. hallettik döndük. bilgisayar odasına gittim kapı kapalı. nerde rıdvan abi dedim arkadaşıma. rıdvan abi öldü dedi. siktir lan dedim. vallahi öldü dedi. taşşak geçme dedim. öldü dedi. iki saat önce muhabbet ettik dedim. o yine öldü dedi. benden on dakka sonra titremesi iyice artıp kendini kötü hissedince hastaneye gideyim artık demiş. okulun içindeki tıp fakültesine gitmiş. gider gitmez yığılmış oracıkta, son nefesini vermiş. soyadını hatırlamıyorum, zaten kimse de pek bilmezdi, rıdvan abiydi. maltepe'den sararmış fırça bıyıkları vardı, dal gibi inceydi. öldü annesini yanına gömdüler. görüşürüz dedik bir daha görüşemedik.