pink floyd'a da yetişemedik. olmadı. hep bir umuttu benim içimde, bir gün beş efsaneyi sahnede canlı görebilmek, ihtimal verdiğim bir umuttu. ben senin gilmour'a gidip "hadi bir dünya turnesine çıkalım" deme ihtimalini sevdim; sense syd'e "hazırlan geliyorum" dedin.
yarattığın ve yaşattığın her şey için, tüylerimizi her zaman diken diken edebildiğin için, sen ölünce birbirine taziye mesajları gönderen arkadaşlarımla olan bağımın en kalın halatı olduğun için, the great gig in the sky için, echoes için, bana gecenin şu saatinde gidip cin almamı sağlayabilecek enerji verdiğin için teşekkürler.
70'lerin en yakışıklı rock müzisyeni: biliyorum ölmedin, tanrının müzik dinleyesi geldi.
"just you let me know
how do you feel?
how do you feel?"
güle güle.
edit:*
bu entry'yi girdikten hemen bir dakika sonra, 3000 küsür şarkının arasından, shuffle; dark side of the moon'u seçti. pink floyd zaten bu değil midir? .. süper oldu bence. neyse rich, tekrar güle güle. *
tanrının 2000'lerin genç kuşağına attığı en büyük kazık. düşünün ki neredeyse yarım yüzyıl önce kurulmuş bir grup; yaptıkları müzik bugün bile en çok dinlenenler arasında. ama biz bu adamların yeni albüm heyecanını yaşayamadık. yeri göğü sarsan konserlerine yetişemedik; anne ve babamızın anılarıyla, izlediğimiz belgesellerle yetindik sadece. yaptığımız tek şey rick wright ve diğer ilahlaştırdığımız müzisyenlerin ölümüne tanık olmak. haksızlık değil mi bu?
klasik bir laf ama 'ölmedi, kalbimizde yaşıyor' lafı bu adam ve bu adamı tanıyabilecek şanslı insanlar için sonsuza dek var olacaktır. Sade ama dominant katkıları ve büyük müzikal dehası sayesinde dark side of the moon ve bunun gibi birçok albüm ve bir grup efsane oldu. Saygıyla anıyoruz. *
(bkz: the great gig in the sky)
ölüm haberiyle birlikte şoka girdiğim efsane klavyeci. böyle bir entry yazdığıma bile inanamıyorum şuan. zaten syd'in ölümüyle birlikte pink floyd üyelerinin ölümsüz olduğu inancımı kaybetmiştim. ama sonuçta syd gruptan ayrılmıştı ve efsane albümlerin bir çoğunda çalmamıştı. richard wright öyle miydi? onsuz bir pink floyd düşünülemezdi. onlar ölmez zannediyordum çünkü onlar insan olamazlardı. ama ölmüş diyorlar. yok kardeşim ölmedi o ya. sadece o harikalar yarattığı klavyesini alıp yukarlarda bir yerde çalma kararı aldı o kadar. kimse de öldü falan demesin bana. bozuşuruz ona göre.
hayır çok garip ya. çünkü ben mutluydum, hastayım ve algım bulanık bu yüzden 2-3 gündür. yeni şeyler kurdum bilgisayarıma ve firefox'u açtım. başlangıç sayfam ekşi sözlük'dür ve ben açtığımda "rick wright(11)" gözüme "girdi". keşke fiziki olarak girseydi bir şeyler daha iyidi lan. rick yahu, rick! syd gittikten sonra, ben -kalan- 4'ünün ölebileceğinin farkındaydım ama şimdi mi yani? rick, allahsız, mutluydum diyorum lan sen ölmeden önce. cennete veya cehenneme ne kadar inanmıyorsam, gökyüzündeki o konsere de o kadar inanıyorum. şu gün yaptığım her şey burnumdan geldi vallahi. konserde tombul efes şişesi atarak intikamımı alırım ama rick. bilesin. görüşmek üzere.
pink floyd'da ön plana çıkmayı seçmemiş, fakat her şarkının arka planına inanılmaz güzellikte partisyonlar döşemiş dahi klavyeci.
hani careful with that axe eugene'de delicesine çaldıktan sonra birden durulurlar ve rick klavyeyle inanılmaz huzurlu bir partisyon girer ya, işte o huzuru bize yaşatan insan, rick wright, ölmüş bugün. ondan aldığımız o huzur kaçtı bugün, hüzün kapladı hepimizi. kendine iyi bak oralarda rick abi.