Hakkında çok uzun entry yazılması gereken bir " geç romantik" alman bestecisi. Ancak bunu eskiden olsa yapardım, şimdi nasılsa kimse okumaz, porno dergisinde de Van gogh tablosu analiz etmeye de gerek yok, di mi?!;;))
Şu kadarını söyleyeyim, müzikten çok tiyatral müziği ön plana çıkarır. Çok uzun soluklu temalar kullanır. iyi bir orkestrasyoncudur.
Kullandığı tematik eski efsanelerdir.
Otto von Bismarck ' ın almanya 'yı tek bir ülke yapması fikri onu büyülemiştir.
Gerçek bir alman milliyetcisidir Wagner. Bu yüzden müziği nazi nsdap' sinin bayraktar müziği olmuş, çok da güzel manipüle etmişlerdir.
Günde 5 bin insanı gaz odasına gönderirken hoparlörden Wagner çalmışlardır, Auschwitz birkenau ' da...
Aslen çok güzel ve derin bir müzik olmasına rağmen " notaları kanlı" zehirli bir müziktir. Ama gel gör ki " tristan und isolde" mesela, çok güzel ve çok derindir. Ama bu müzik öyle iğrençliklerle yanyana getirilmiştir ki, insan vay be ne güzelmiş, dediği için kendinden utanır...
Ama karşı arguman da yanlış değildir. Bu müziği naziler çaldığı için intikamı müzikten almak da haksızlıktır... Naziler müzikten ne anlar?!...
Wagner hiçbir zaman, yahudileri kes, savaşa giriş 68 milyon kişi ölsün, dememiştir ki!!...
Karanlık bir yönü olduğu için biz bu sözlükte wagner dinleyin, demeyiz. Ama dinlerseniz tristan und isolde 'yi tavsiye edebiliriz.
“denilebilir ki dinin yapay hâle geldiği yerde, dinin çekirdeğini kurtarmak sanata düşer; dinin çekirdeği ise dünyanın faniliğinin bilinmesinde ve bu fikirden, dünyadan özgürleşme buyruğunu delillendirmede…”
Nietzsche, schopenhauer felsefesinin wagner'e büyük katkılar sağladığını söyler. Ancak Wagner'in, Schopenhauer' un eserlerine karşı duyduğu hayranlık ne yazık ki tek taraflıdır. buna rağmen "lanet olsun içimdeki Schopenhauer sevgisine" demesini bilmiş ve karamsar filozofu takdir etmekten kendini alamamıştır
birçok düşünürün hayranı olduğu alman besteci.
wagner dinlerken hiçbir şey yapamazsınız. ya oturup sadece dinleyeceksiniz ya da başınız ağrıyacaktır.
ilk başta bana öyle zor geliyordu ki dinlemesi, şimdiyse aklımı boşaltmama yarıyor.
Richard Wagner, Alman bestecisidir (1813-1883). Leipzig'de doğan Wagner, daha çocukluk yıllarında kendini tiyatronun büyüsüne kaptırdı. Felsefe ve müzik öğrenimini birlikte sürdürdükten sonra başarısız birer deneme olan ilk operalarını yazdı. Almanya'da orkestra yöneticiliği ni yaptı. ilk başarısını Dresden'de, Rienzi operasıyla kazandı. 1849'da devrimci harekete katıldığı için Almanya'dan kaçmak zorunda kalan besteci önce Zürich'te, sonra Venedik'te yaşadı.
rahatlamak için, çocuğa dinletmek için, sükse yapmak için klasik müzik dinleyenlere adeta tepki olarak doğmuş mükemmel bestecidir. eserlerini dinlerken bir oraya bir buraya savruluyormuş gibi hissedersiniz. solosunu çok sevdiğiniz bir metal eserinin içinde nasıl ''vay abi ya!'' demeye bile fırsat bulmadan kayboluyorsanız, wagner'in sonsuzmuş gibi duran, böyle olduğu halde bitmesini hiç istemeyeceğiniz eserlerinde de aynı duyguya kapılırsınız.
yalnızca kendi dönemine ait olmayan ender insanlardandır wagner ve böyle yetenekli insanların ego sahibi olması da hiç şüphesiz kaçınılmazdır. yeteneklerinin, orkestraya eşlik ederken kendilerinden geçişlerinin, notaları kaleme alırken ya da piyanonun başındayken aslında orada olmayışlarının bünye üzerinde bıraktığı etki nasıl kaçınılmazsa onların bıyık altından güldüren, hoşa giden egoları da öyledir. ve wagner, ne kadar yasaklansa da, döneminin vazgeçilmezlerinden ve ''ne seninle ne de sensiz.''lerindendi.
ayrıca gesamtkunstwerk adı verilen ''birleşik sanat eseri'' kavramını müzik dünyasına kazandıran adamdır. bir kavramı kabul edilmiş çerçevelere dahil ettirmenin ne kadar zor olduğunu düşünecek olursak, ki dönemin en baba meşguliyetlerinden biri olan müzikten bahsediyoruz, wagner'in çıkardığı işler takdire şayandır.
belki de böyle ''yasaklanmış'' ve tabiri caizse biraz ''underground'' kalmış olması onu çok sevenlere ve sevecek olanlara yaradı. *
sevdirir.
Wagner, bazı erken dönem çalışmalarını saymazsak, geçmişteki diğer Alman bestecilerin tersine operadan başka bir türde eserler yazmadı. Bunun yanı sıra, opera, Wagnerin yapıtlarının anlamlarını tam olarak karşılamayan bir terimdir. Kendi düşüncesine göre eserlerinin müzikal drama ya da Tristanda olduğu gibi müzik için bir olay örgüsü olarak nitelendirilebilir.
Wagner, sadece müzik estetiğinin güzelliğinden ve müzik formunun öneminden çok, kendisinin de The Art-Work of the Future* (Geleceğin sanat yapıtı) makalesinde bahsettiği interdisipliner veya birleşik bir sanat anlayışının ve estetiğinin getirdiği total work of art* kavramını ve düşüncesini benimsemiştir. Bunun paralelinde, önemli eserlerinin librettolarını kendi yazmış, sahne ve dekor planlarını kendi belirlemiştir. Ona göre Beethoven enstrümantal müziği gidebileceği yere kadar götürmüştür. Bu yüzden müzik hem kendisini hem de sözü aynı önemde içermeliydi.
Bu fikrin ve operalarının muhtemel kaynağı müzikle ilgilenmeden önceki ilgi alanları olan edebiyat, felsefe ve tiyatrodur.
Eserlerinde kullandığı, karakter ve kişilerin kimlikleri ve simgeleri olarak algılamamızı, eser içerinde bir anı hatırlatmayı sağlayan leitmotif Wagnerin önemli müzikal düşüncelerindendir.
Kendinden sonraki bestecileri de etkilemiş olan Wagner, müzik diline getirdiği en önemli yeniliklerden olan tonalite bağlarının koparılmasına, daha sonra serial müziğe** yol açan kromatizme öncülük etmiştir.
toplama kamplarındaki elemanlara hoparlörlerden dinletilen müziklerin çoğunun sahibi, dünyanın en büyük bestekarlarından biri, pagan germen ırkçısı. ya da düz bakış açısına göre almanya'nın ozan arif'i. bakış açısı sizin.
herhangi bir parçasını dinlerken kendinize "sesi aç, duyamıyorum ki!" dersiniz, biraz sonra hareketlenme başlar ve "sesi kıs, komşu kızacak." moduna dönersiniz.
"ilk metalci" şeklinde bir yoruma rast gelmiştim, çok iyi bir teşhis valla.
die walküre bestesi başa alınıp alınıp tekrar dinlenir. bu adam öyle bir besteci ki her parçası sizi kaos a sürükler. siyasetle adı sık sık geçer ama bu onun kimliğini gölgelememeli. çünkü bu adam gelmiş geçmiş en büyük besteciler arasındadır.
ölmek üzereyken duasına, "tanrı'ya, mozart'a ve beethoven'e inanıyorum" diye başlamış olan besteci. ayrıca, operalarını iyi bilmek için felsefe öğrenmek gerekir.
22 Mayıs 1813'de Leipzig'de doğdu. Dokuz kardeşin sonuncusu. Dresden'de Kreuzschule'de okudu. 1827'den sonra Leipzig'de felsefe derslerine devam etti ve ilk yapıtlarını burada verdi. 1829'da Leipzig'de Beethoven'in "Fidelio"sunu seyredince müziğe karşı ilgisi arttı. 1836'da Magdeburg'da oyuncu Minna Planer ile evlendi. 1839'da Paris'te "Rienzi" ve "Uçan Hollandalı" operalarını besteledi. 1849'da Dresden ayaklanmasının bastırılması üzerine isviçre'ye kaçarak Zürih'e yerleşti. Burada bir yandan "Sanat ve Devrim", "Geleceğin Sanat Yapıtı", "Opera ve Tiyatro" gibi yapıtlarını kaleme aldı. 1859'da Venedik'te "Tristan ve Isolde" operasını tamamladı. Franz Lizst'in kızı Cosima ile 1870'de Lüzern'de evlendiler: 1872 yılında kesin olarak Bayreuth'a yerleşti. 1882'de son operası "Parsifal"in galasından bir kaç ay sonra ailesiyle kışı geçirmek üzere Venedik'e gitti. 13 Şubat 1883'te bir felsefe incelemesi üzerine çalıştığı sırada kalp krizinden öldü.
özellikle eski nordik sagalardan esinlenerek bestelediği der ring des nibelungen isimli, 4 ayrı operadan oluşan çalışması tek kelimeyle hayvanidir. ölmeden önce bir kere dinlenmeli, veya eğer mümkünse(ki teknoloji gelişti. mümkündür) izlenmelidir.
die walküre'nin 3. perdesinin başında çalan ve hayvani derecede gaz olan ride of the valkyries, bugün herkes tarafından bilinen bir başyapıttır.
götterdamerung ise özellikle ikinci dünya savaşı'nın sonlarında naziler arasında bir parola haline gelmişti. tıpkı operadaki gibi mükemmel bir finalle ve büyük bir mucizeyle savaşı kazanacaklarına inanıyorlardı.
ancak kendisinin bugün en popüler eseri, rönesans dönemi nürnberg'de müzisyenler topluluğunun etrafında dönen olayları anlattığı Die Meistersinger von Nürnberg operasıdır.
wagner'in ırkçı fikirlerinin temeli Arthur de Gobineau'nun insan ırklarının eşitsizliği üzerine bir makale isimli kitabına dayanır. anti semitik fikirleri yüzünden mendelssohn ve meyerbeer gibi yahudi meslektaşlarına çatmışlığı vardır. yahudiliklerinden dolayı sığ ve yapay müzik yaptıklarını yazmışlığı vardır.
özellikle adolf hitler döneminde nasyonal sosyalizm ile özdeşleşmiştir. toplama kamplarında hoparlörlerden yahudilere wagner dinletilirdi. avrupa'da nazi yanlısı tüm kurum ve kuruluşta olduğu gibi, o yıllarda cumhuriyet gazetesi'nin koridorlarında da wagner'in müziği duyuluyordu.
hakkında yapılan bir sürü abartılı iddialara rağmen, gelmiş geçmiş en büyük bestekarlardan biri olmayı sonuna kadar hakeden büyük bir insandır.
Hitlerin Alman toplumunu militarize etmek için kullandığı müzisyen. Dinledikçe kendimi Orgeneral sandığım bir walküre'si var. Bir efsane gibi sözlükten sözlüğe yayılan bilgi der ki: Wagner yahudi bir bestekarın eserini çaldıktan sonra kullandığı eldiveni çöpe atmış. Sanırım Hitler'de hayranlık uyandıran yönü bu olmuştur. Wagner'in yapamadığını Hitler yapmıştır.